53. Vendedik Bienali, bu sene
‘Dünyalar Yapmak’ adlı başlığıyla kapılarını izleyicilere
açtı. 3 Hazirandan - 7 Haziran’a kadar davetlilere ve gazetecilere, yazarlara,
koleksiyoner ve galericilere açılan Bienal, bugünden itibaren halka açılıyor.
Uluslararası Çagdaş Sanat Bienalleri’nin en eskisi ve
idialılarından biri kabul edilen Venedik Bienali bu sene
özellikle ulus-aşırı oluşumlara yer vererek, geleceğe doğru açılmak istiyor.
Bienal küratörü Daniel Birnbaum’un deyişiyle
‘dünayasallaşma sonrasında yeni dünyalar yapmak’ olarak
adlandırılan bu Bienalin en dikkat çekici yaklaşımı ulus-devlet
pavyonlarının ötesine geçmek. Mesela, Alman pavyonunun İngiliz bir
sanatçı olan Liam Gillick gibi kavramsal ağırlığı yüksek bir
sanatçı tarafından temsil edilmesi bu bakımdan 53. Bienal’in yeni açılımları
arasında.
Uzun zamandan beri ulus-aşırılıktan söz edilmekteydi. Ulusların eskidiğinden
ve küreselleşme adındaki dünyanın yeni bir dünyasallaşmaya açıldığını yıllardan
beri sosyal alanda olduğu kadar sanatlarda da takip etmekte ve
gerçekleştirmekteydik. Bu anlamda bir yenilik omasa da bu durumun bir teyidi
olarak gerçekleşen bu bienalde yine de ulusal pavyonlar var olmaya devam ediyor,
ama yeni itifaklar meydana çıkmakta. Türk Pavyonunda da en görünür haliyle 3
ciltlik kitap-katalogda ulusaşırılık kendisini göstermekte. Jalal
Toufic, William Chittick, November
Paytner, Mounira Al Solh ve Remco de
Blaaij gibi isimlerin katkıları bunun bir göstergesi olarak
okunabilir.
Atlamalar (Lapses) adı Türk pavyonunda genç bir enerji
olarak karşımıza çıkan Başak Şenova’nın çok yerinde bir
seçimiyle Ahmet Öğüt ve Banu Cennetoğlu’nun
çalışmaları sergileniyor. Banu Cennetoğlu yıllardan beri sanatçı kitapları ve
kataloglar oluşturan çalışmalarıyla tandığımız bir sanatçı. Sergide
Cennetoglu’nun bir ürün kataloğu olarak tasarladığı ‘Katalog
2009’ adlı çalışması yer alıyor. Çalışmayı yerleştirdiği masanın
üzerindeki ‘katalog’lar, izleyicinin bakışlarına hazır bir şekilde bekliyor.
İzleyiciyi, kataloglara bakmaya ve de hoşlandığı resimleri Venedik Bienali
boyunca şiparis kağıtlarına işaretleyip edinerek, sergiye interaktif bir şekilde
dahil olmaya çağırıyor. Kompozisyon, operasyon, tedbir, rol, renk,
gösteriş, aşk, istila, varsayım, ayar, nöbet, yedek, pazarlık, gezinti, marifet
gibi dizileri işaretleyecek izleyici, fotoğrafları internetden indirebiliyor.
Sahip olma, temellük etme, armağan etme gibi bir takım kavramlarla birlikte
düşüneceğimiz bu yaklaşım katalog kavramını daha geniş bir yaklaşıma sokuyor.
Kataloge etmek, dizinlemek, düzenlemek, imgeleri birbiri ardından diziler
halinde sıralamak ve de atlanmış imgeleri hatırlatmak. Bu aynı zamanda,
Ahmet Öğüt’ün de gerçekleştirdiği ‘İnfilak Etmiş
Kentler’ adlı yerleştirmesinin bize hatırlattıkları. Unuttuğumuz veya
unutamadığımız ama aklımızda kalan hoteller, binalar, arabalar (Madımak Oteli,
Belfast’daki Europa Hoteli, Mostar Köprüsü, Tikrit Müzesi, Hayfa Maxime
Restaurant, Bogota’daki Clun El Nogal, Gazze’deki İslam Üniversitesi,
Susurluk kamyonu, Şemdinli arabası vb.) atlatılmış politik manevralar hep
birlikte yanyana bir ‘dünya umutulmuşlar şehrini’ meydana
getiriyor. Herbirini keserek, katederek ilerleyen ve ilerlerken de kendi
etrafında dönüp duran bir tren zamanın ileriye doğru gitmektense bölünmelerle
işlediğini bize anımsatıyor. Her bir geçmiş zaman şimdiki zamanı bölmekte ve de
her bir şimdiki zaman gelecek zamanı kendi içinde saklarken aynı zamanda ileriye
doğru giderken yerinde saymakta. Ahmet Öğüt’ün maketlerindeki şehir Türkiye’de
ve dünyanın daha birçok yerinde işlenmiş cinayetlerin, terörizm hareketlerinin,
halklarının çektikleri acıların atlatılarak unutturulmaya çalışıldığı dünyamızın
bir suretini sunmakta. Binalar sanki ilk yapılmış halleriyle yerleştirmede
mevcut durmaktalar; isterse artık bazı binalar mevcut olmasın, yine de maketler
onların dimdik belleklerde kaldığını bize göstermekte.
Sanatçılar ve küratör, bu bienalde işlerini yapmakla kalmayıp aynı zamanda
çalışmaya geldikleri bu Venedik şehrinin Arsenale bölümünde kendi pavyon
binalarını inşa edilmesi için de katkıda bulundular. Beklemek ve inşa
etmek arasındaki atlamalar bize daha çok politik bir görünümü sunmakta. Bu
pavyonun içinde izleyicilere söz konusu atlamalarla, izleyecek bir belleği
yakalatmak, düşündürmek ve yeniden düşünmek için bir fırsat veriyor.
Pistoletto kırdı geçirdi
Ünlü İtalyan sanatçı Michelangelo Pistoletto, Bienal’in
uluslararası sergisindeki ‘Yirmi İki Eksi İki’ adlı işinde, tahta balyozla
aynaları kırdığı bir performansa da yer verdi.