İnşaat boyaları tüketimi kişi başına 6 kiloda kaldı.
Nedeni, yapı koruma bilincinin eksikliği. Bugün Kültür Başkenti
İstanbul'a eleştirel gözle bakarsanız, mevcut binaların yarısından fazlasının
boya özürlü olduğunu görürsünüz.
Oysa
'nano' nitelikli olanından özel katkılı boyalara kadar onlarca çeşit
var. Gelişmiş teknolojiyle üretim yapanların sayısı iki elin parmaklarını
geçmiyor. Sayıları 700'ü bulan geleneksel imalatçılar ise teknolojik yeniliklere
uzak işletmeler halinde! Fiyat bazında rekabet etmeye çalışıyorlar. Başbakan'ın
parmak bastığı gibi, kimi yerde kayıtdışılık ve haksız kazanç da var.
Bu
da gösteriyor ki tüketici boyayı önemsemiyor. Boyanın kısa sürede kabarıp
dökülmesi dert değil. Yeter ki en ucuzu olsun!
Firmalar
dışa açılıyor
İnşaat boyalarının toplam boya tüketimi içindeki
yeri yüzde 60'ın üzerinde. İnşaat canlandıkça boya tüketimi de artıyor. Gelişmiş
teknoloji inşaat boyalarıyla sınırlı değil. Oto boyaları, mobilya, ahşap, tekne
boyaları dikkate alındığında bu işin entegre bir faaliyet olduğu ortaya çıkıyor.
Yaşar Holding Boya Grubu BaşkanıAhmet
Yiğitbaşı'ndan dinledim: Türkiye'deki büyük markaların gelişmiş
teknolojisi Avrupa'dan ileride. Örneğin DYO markası inşaat
boyalarındaki 55 yıllık birikimini sürekli yurtdışına da taşımış. Mısır, Rusya
ve Romanya'daki şirketlerinin yanı sıra 2 dev şirketle yurtiçinde ciddi pazar
payına sahip. 2010 yılında 400 milyon dolarlık ihracat beklentisi var. Bu bir
bakıma boya teknolojisinin geldiği yeri gösteriyor. Bir süre ‘Boya
Sanayicileri Derneği'nin (BOSAD) başkanlığını da yapan
Ahmet Yiğitbaşı, boya endüstrisinin geleceğinden çok ümitli. Yakın gelecekte
Türkiye'nin boyada Avrupa ve Ortadoğu'nun teknolojik üssü olacağını söylüyor.
Olumlu havadan aldığım cesaretle ben de kendi çapımda araştırma yaptım.
Gerçekten de DYO gibi gelişmiş teknolojilerle çalışan boya markaları sayesinde
Türkiye, en başta Ortaasya, Ortadoğu ve Doğu Avrupa'yı ele geçirecek gibi
görünüyor. Irak ve ‘körfez' ülkeleri başlı başına pazar haline gelmek üzere!
Krize rağmen 2009 yılında Türkiye'nin boya ihracatı 428 milyon dolara ulaşmış.
Geçmiş yılların trend analizi yapıldığında beklenti bu yıl en az 700 milyon
dolar.
Gelişmeler iyi fakat teknolojik birikime göre yetersiz. 2008
yılında dünyadaki 67.8 milyar dolarlık ithalatın yüzde 28'ini Almanya, Çin,
Fransa, ABD gerçekleştirilmiş. Bu pastadan önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye
mutlaka pay almak zorunda.
Boya herkesin
işi
Peki, dünyada boya pazarı bu kadar hareketliyken yurtiçinde
boya tüketimi neden artmıyor? Yunanistan bizim iki katımız! Almanya 15, Fransa
17 kiloda! Amerika ise 25 kilolara koşuyor!
İşin sırrı şurada: Dış
cephelerde ustaların hakkını vermekle beraber, iç cephede en önemli tüketim
‘DIY' uygulamasından geçiyor! Yani Batı'daki ifadesiyle
‘Do It Yourself' (Kendin Yap) uygulaması!
Örneğin 1960
yılına kadar kişi başına en fazla 3 kilo boya tüketen Japonya'da kadınlar
fırçayı eline alınca tüketim artmış. Slogan, 'biraz hobi, biraz
dinlence!' Bugün Japonya'da boya tüketimi 20 kiloyu geçiyor.
Boyaya duyulan ihtiyaç, yüzeyle duvarla tanışmaktan geçiyor. Boyadığınız
yer bir anlamda sizin eseriniz oluyor! Ne zaman çatladı, döküldü kontrol
ediyorsunuz! Eğitim şart. Bilgi ise kaliteli olanı seçmek demek!
İlginçtir, DYO'nun reklam arşivinde 1968 yılında yapılmış bir basın
kampanyasına rastladım. Kurgu tamamen kadını hedef alıyor. Elinde rulo bir ev
kadını gülerek poz vermiş! Mesaj şöyle: "Boya işi herkesin gözünde büyür. Oysa
bilhassa tatil günleri için çok güzel bir meşgale ve eğlencedir. Boş
vakitlerinde yapacak işi olmayan hanımlar diledikleri eşyayı veya sathı
kolaylıkla boyayabilirler!"
Türkiye'de büyük firmalar birlikte hareket
eder ve ev kadınının eline fırçayı tekrar verebilirlerse boya tüketimi artar,
sokağa da evin içine de kadının eli değmiş olur!
Ve son bir not:
Amerika'da boya reklamlarının neredeyse tamamı 'Do It Yourself'
üzerine. Örneğin 'Dutch Boy' isimli firma 'kendin
yap' figürünü yıllardır titizlikle yaşatıyor. 1930'dan bu yana
reklamlarda aileden bir çocuk her yeri boyayıp duruyor!
Not Defteri "Kolaylığı anlatmak ve bu yolda
ısrar etmek yeni tüketiciler yaratmak demektir!" Theodore
Levitt