UIA İstanbul 2005-25 Yıllık Özlem “Rüzgâr Gibi Geçti”



UIA Uluslararası Mimarlar Birliğinin 22’inci kongresini eğer deyiş yerinde ise “yüzümüzün akı ile” gerçekleştirdik. Mimarlar Odası’nın MYK Merkez Yönetim Kurulu’nun güveniyle 2002 Şubat ayında Bilim Kurulu Başkanlığını, daha sonra da hem Bilim Kurulu, hem de Kongre Başkanlığını Haziran 2004 tarihine değin yürüttüm. O tarihten sonra Bilim Kurulu Başkanlığını Doğan Kuban’a devredip yalnız Kongre Başkanlığını üstlendim. Bu sorumluluğu bana güvenerek veren iki dönem Mimarlar Odası MYK’larına teşekkür ediyorum.

Bütün bu çalışmalarda işin en yoğun ve karmaşık olan kesimini önce Gürel Tüzün, sonra büyük bir kendini adamışlıkla Fatih Söyler, Kongre Genel Sekreterliği göreviyle yürüttüler. Şefik Onat derin deneyimi ile parasal ve yönetsel işleri çoğumuzu hayran bırakan bir ayrıntıda gerçekleştirdi. Mimarlar Odası Uluslararası İlişkilerinden Aydan Erim ve Çiğdem Türkoğlu hazırlıkların hemen her kesiminde bitmeyen bir enerjiyle var oldular. Organizasyon Komitesi’nde Necip Mutlu da olumlu katkılarıyla Kurul ile Oda arasındaki ilişkiyi sürdürdü. Organizasyon Komitesi Sekreterliğini Sena Altundağ, dört yıldan daha uzun bir süre, bütün dünyanın başvurduğu ilk kişi haline gelerek, büyük bir özveriyle sürdürdü. Kongre bürosunda, özellikle son altı ayda yoğunlaşan işlerin altından kalkabilmemiz; sevgili personelimiz Gül, Zeynep, Duygu, Şakir ve Muzaffer ile mümkün oldu.

Kongre Yapılanması
Kongre yapılanmasını burada birkaç kez sunduğumuz için, yinelemeye gerek yok. Genelinde çoksesli, çoğulcu bir mozaik içinde “Mimarlık ve Kentler”i tartıştık. Kongre’nin ana amacı kamuoyuna çevredeki işlevsizlik, çirkinlik ve kötü yapılaşmanın mimarlık mesleğinden yararlanılmamasından kaynaklandığını anlatmaktı. Yönetici ve işverenlere de doğru karar vermek ve nitelikli çevreler yaratmak için mimarlara güvenmelerini ve onlardan yararlanmalarını salık vermekti.

Özellikle basın ve tele-medyada bu konu yeterince işlendi.

Ana Konuşmacılar
İstanbul 2005’te ana amacımız mimarlık mesleğini ve en son gelişmeleri kent bağlamında en yetkin kişilerin katılımıyla taçlandırmaktı. Bilim Kurulu çalışmaları sonucu listemizde akla gelen hemen herkes vardı. Yalnız ilke olarak Türkiye’de iş yapan ya da yapmaya çabalayan şöhretleri çağırmamak benimsendi. Çünkü, Kongre’nin başka amaçları destekliyor görünmesini sakıncalı buluyorduk. Böylece bir dizi şöhreti çağırmadık. Bize işlerinin yoğunluğu nedeniyle söz veremeyeceğini belirtip gelemeyeceğini bildiren Renzo Piano ve Richard Rogers oldu. Sonradan Fumihiko Maki ve Rem Koolhaas nedenler bildirip gelemediler. Hans Hollein sağlık nedeniyle hastaneden özürlerini iletti. Dominique Perrault bizim çağırdığımız bir mimar değildi. Kendisi gönüllü olarak Kongre Başkanı’na Barselona’daki Avrupa Birliği Mimarlık Ödülleri töreninde, gelmek istediğini ve o günlerde İstanbul’da olacağını söylemişti. Onu da listemize kattık ama gelmedi. Son günlerde benzeri davranışı başka yerlerde de sergilediğini izleyip, bu tutumu kendi öznel tarihine kaydettik.

Gelen 27 ana konuşmacıdan benzer mimarlık tutumu izlemeyenleri eşzamanlı programlayıp, ilgi çakışmasını önledik. Başta Zaha Hadid, Mario Botta, Tadao Ando, Odile Decq, Robert Venturi ve Peter Eisenman olmak üzere önceden adları YAPI dergisinde birçok kez yayımlanan “Ana Konuşmacılar” Kongre’yi bir mimarlık şölenine dönüştürdüler.

Böyle bir ortam ve etkinliği ne Türkiye yaşamıştı, ne de UIA kongreleri. Bir inanılmazı hem de parasal kaynağın büyük bir kesimini bütçe dışından karşılayıp bir rekoru daha kırdık.

Bildiriler Bilim Kurulu
Bilim Kurulu Köksal Anadol, İlgi Yüce Aşkın, Harun Batırbaygil, Doğan Hasol ve Hasan Şener’e ek olarak UIA’nın her bölgesinden bir üyeden oluşuyordu. Kurul, nitelikli tartışmaların olduğu geliştirici, yaratıcı, işi sahiplenen ve bütün konuları ileri götürücü bir yapıdaydı. Onlarla çalışmak bambaşka bir devinim olmuştu.

Bilim Kurulu çalışmaları Berlin’de ilan ettiğimiz, rahmetli Raci Bademli’nin önceki yıllarda Platform toplantılarında önerdiği, “Pazaryeri” kavramı üzerine kurulmuştu.

Berlin’in katılımı dışlayan ve uluslararasılık yerine yerel bürokrasiye pirim veren davranışını unutmamıştık ve bu da başarısızlığın önemli etmenlerinden biriydi. O nedenle biz bildiri ve katılımı reddetmek yerine önerilerin doğasına uygun sunuş biçimleri önermeyi yeğledik.

Sonunda 800’den çok başvurunun 558’i katılımlarını Kongre’ye sunma olanağı buldu. Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda, kişiler ve gruplar iletilerini; afiş (202), söyleşi odası (24), tematik guruplar (12), çalışma grupları (11), Bauhaus ve Global Stüdyo gibi özel programlar (16) ve serbest kürsü (3) ile CD, VCD yada DVD gibi gösterilerle (26) sundular. Bilim Kurulu’nun ayıkladığı 264 bildiri “Ana Konuşmalar”la çakışmayacak bir biçimde planlandı.

Bu planlama “Ana Konuşmalar”la herkesi bir araya getiren, sonra teknik toplantılara ve sergilere yönlendiren Vadi’de bir hareket ve katılım dalgalanması yarattı.

Sunulan bildiriler yer yer bilimsel bulguların ve araştırmaların, bazen de belirli konulara yönelik düşüncelerin sunulması ve tartışılması yönündeydi.

Bu konuda da bir UIA rekoru kırıldı.

Bilimsel Programın hazırlanmasında olağanüstü düşünce, emek, ayrıntılı çalışma ve alınteri için Aydan Balamir şükranla anılmalıdır. Gerçekten de 2004 yılında Bilim Kurulu Sekreterliği görevinden ayrılmasından sonra Bilimsel Programın en ufak ayrıntısına değin değiştirilmeden uygulanması, onun ayrılışına değin yapılan çalışmalara saygı olarak anılmaya değer. Balamir’den görevi devralan Bilim Kurulu Sekreteri Barış Onay ve Bilim Kurulu Üyesi Deniz İncedayı, olağanüstü kişilikleri ve özenli-nitelikli çalışmaları ile sürekliliği korudular ve özverili kişilikleriyle bu etkinliğin kurumsal bir eylem olduğunun bilincinde kilit kişiler olarak hayranlık uyandırdılar.

Sergiler
Sergiler, kentle ve halkla bütünleşen en yoğun etkinlik biçimiydi. Yeterince mali kaynağı olmayan sergiler için İstanbul’da onlarca galeri, mekânlarını ücretsiz verdi. Gelen 105 başvuruyu nitelik ve nicelik bağlamında değerlendirip hepsinin gerçekleşmesini altı ay gibi kısa bir zaman süresince sağlayan Meriç Öner, belki de bir “imkânsız”ı gerçekleştirdi.

Sergiler arasında Aya İrini’deki “Campo Baeza, Işığın Mimarlığı”, Tophane’deki “Avrupa Birliği Ödülleri” İspanyolların, “Olası Gelecek” İtalyanların, Mali Müşavirler Galerisi’ndeki “Genç Yetenekler” Fransızların, Taksim Belediye Galerisi’ndeki “Japonya’da Çağdaş Mimarlık” da Japonların katkısıyla gerçekleşti. Mimarlar Odası da Darphane’de yer alan “Yeni Sanat” sergisi ile bu nitelikli sunuşlara katıldı.

Paralel Kültürel ve Siyasal Etkinlikler
İstanbul 2005’te, kapsamı mimarlığı içeren ama onu kent ve yaşam bağlamında değerlendiren sivil toplum kuruluşlarına da yer verildi. Kongre Vadisi’ndeki Habitat Parkı salt bu etkinliklere ayrıldı. Bunlara ek onlarca müzik, dans ve kültürel etkinliğin planlamasını Handan San programladı, denetledi ve gerçekleştirdi. Bu etkinlikler ilgi grupları ve kentler ile Kongre’nin bütünleşmesi için en yoğun etkinliklerdi.

Sergiler ve Paralel Kültürel ve Siyasal Etkinlikler, Bilimsel Program’dan bağımsız bir katalog olarak yayımlandı. Bu da UIA tarihinde Kongreye nitelik ve derinlik kazandıran yepyeni bir başvuru noktası olarak anılacaktır.

Öğrenci Yarışması

Bilim Kurulu’nun konusunu saptadığı ve “düşün babası” Köksal Anadol’un olduğu “Aşırı - Extreme” öğrenci yarışması büyük ilgi uyandırdı 4000’i aşkın öğrenciden, 2100 başvuru sonucu 1100 proje geldi. Projeler UIA tarafından belirlenen Jürice değerlendirildi. Yarışmayı Kongre adına Aydan Erim büyük bir özveri ile çok sayıdaki projenin adil bir biçimde değerlendirilmesini yönetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yarışma çalışmaları ve sergilemesi için Tepebaşı Tüyap’ı verdi. Dolayısıyla ciddi olan mekân sorunu çözüldü.

1996 Barselona UIA Kongresi Öğrenci Yarışması’nda 36 Ödül vardı. 2005 İstanbul 28 Ödül’de kaldı. Her nekadar bütün öteki yarışmaları geçti ise de, Barselona’nın rekorunu geçemedi.

Kongre Vadisi Tasarımı
Kongre Başkanlığı Kongre Vadisi tasarımını doğrudan son yıllarda saygınlık kazanmış genç mimarlarla birlikte çalışarak elde etme yanlısı idi. Bu konuda da uzun süren iki toplantı yapıldı.
Mimarlar Odası böylesine önemli bir işin gerçekleşmesinde bütün meslektaşların söz sahibi olması gereğini ve projenin ulusal bir yarışma yoluyla edinilmesini istedi. Bu haklı ve yerinde bir uyarıydı. Uzun ve masraflı bir süreç olmasına karşın bu isteğe uyduk ve Mimarlar Odası Yönetmelikleri çerçevesinde, Oda’nın “işveren” olduğu bir ortamda yarışmaya çıktık. Kültür Bakanı da yarışmanın ödüllerini vermeyi üstlendi.

Bağımsız Jüri’nin seçtiği proje Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilecekti. Belediyenin bu proje için hazırlıklarını İmar Komisyonu’ndan Ulvi Günpınar büyük bir özveri ile yaptı. Kazanan projenin bir konum planı olmaması, bu projenin ön-finansmanını olumsuz etkiledi. Proje sahibinin görülmemiş bir ücret istemesi ve uzlaşmaya yanaşmamasına bir de kule vinçlerin güvenlik sorunu eklenince konu açmaza girdi. Bu arada Mimarlar Odası Başkanı’nın kişisel görüşlerini şubelerle dertleşme biçimde yayımlaması, olayı mimarlık kamuoyu gündemine taşıdı. Bu tartışmalar hem kongre hazırlıklarını yaraladı, hem de gereksiz zaman yitirilmesine neden oldu.

İBB’nin durum ne olursa olsun Kongre Vadisi’nin hazırlanması için desteğini sürdüreceğine verdiği güvence ile çalışmalar hiç aksamadan sürdü. Vadi tasarımı ve uygulaması işleri Aynur Özen’in koordinatörlüğünde, Fatih Söyler ve ressam Feyyaz Yaman’la oluşan ekibin olağanüstü özverili çalışmaları ile gerçekleşti.

Grafik Tasarım ve Kimlik
Grafik tasarım ve kimliğe öncelikle bir “UIA 2005Istanbul Grand Bazaar of Architect-ureS” için bir logo edinmekle başladık. Açtığımız sanal ortamdaki yarışmayı Arkitera yönetti ve uyguladı. 300.000’in üzerinde giriş ile 1400 kayıt, bize 800 öneri getirdi. Bu yarışmanın işlerini Çiğdem Türkoğlu, Aydan Balamir’in de katkıları ile yönetti ve uyguladı. Seçilen logo bütün ortamlarda beğenildi.

İzleyen dönemlerdeki grafik tasarımları Nilgün Kara Babacan gerçekleştirdi. Seçilen martı simgesi Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun “Bir İstanbul Masalı” ile nerede ise bire bir örtüşüyordu:
İstanbul denince aklıma bir martı gelir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık, yarısı kuş
İstanbul denince aklıma bir masal gelir
“Bir varmış, bir yokmuş”

Katılım
Kongre hazırlıkları boyunca uluslararası bir bilinçle Dünya’da 1.3 milyon mimarın her birine eş uzaklıkta durduk. Kimseye özel çağrı yapmadık. Bunun Türkiye ortamında alınganlıklar yarattığını biliyoruz. Ama alınanların, uluslararası ortamın kurallarını yeniden düşünmeleri gerek.
Kongre’ye katılım Barselona’yı aratmayacak düzeyde ve yoğundu. Sayısal olarak 6000’e yakın kayıtlı katılım olsa da katılımın bu rakamın çok üzerinde olduğu bir gerçek. Kayıt dışı sızmalar oldu. Bu sızmaları kayıt ücretinin 400 ve 200 ABD doları olduğu bir ortamda bir tür armağan olarak görmek gerek.

Katılanların % 33’ü öğrencilerdi. Bunun Kongre’de yarattığı devinim ötesinde 15-20 yıl sonrasının mimarlığına bir yatırım olarak görmeliyiz. Türkiye’den de katılım % 25’i aşmıştı. Bunların çoğunun akademisyenler ve öğrenciler olması, eğitimin doğrudan sahiplerinin kaygılandığını ve ilgilendiğini göstermekte. Bu da kıvanç verici bir durum.

Mimarlık uygulamasının asal oyuncularının çok azı oradaydı. Onlar da gerçekten öğrenmek isteminde olan, kaygılı ve ilgili olanlardı. Anlaşılan ötekiler, Kongreye katılmayanlar, Dünya mimarlığında kendilerinin nerede durduğunu dergilerden ve yapacakları yurtdışı ziyaretlerinden öğrenmeyi yeğlediler. Bu durum, niye hâlâ uluslararası üne kavuşmuş bir mimarımızın olmamasının nedeninin, hâlâ “kendi kendine konuşan bir meslek grubu olduğumuz”un belgesi oldu.
Gelmeyen, izlemeyen mimarlarımız eminiz olağanüstü bir fırsatı kaçırdıklarını anlamışlardır. Bizim yaşam dilimimizde böyle bir etkinlik bir daha olmayacak.

Basın Yayın

Bütün basın yayın ve iletişim işlerini Aslı Öymen, yardımcısı Pınar Dağdeviren ile birlikte yönetti. NTV ve CNNTürk Kongre’nin medya sponsorlarıydı. Oğuz Haksever ve Şirin Payzın tematik yayınları ile büyük destek oldular. Haksever’in günde üç-dört kez Kongre Vadisi’nden canlı yayını ve bilgi dolu içerikli yönetimi, her şeyi derinliğine sorgulayabilen birikimi ile konuya büyük bir etkinlik kazandırdı.

Doğan Hızlan’ın CNNTürk’teki “Karalama Defteri”nde mimarlığa, Kongreye özellikle yayınlar bağlamında yer vermesi ve bu konuları gazetesindeki köşesinde de işlemesi önemli desteklerimizden biri oldu. Bekir Coşkun, Şelale Kadak, Pakize Suda, Gila Benmayor… ve daha nice yazar, köşelerinde Kongre’ye yer verdiler.

Bir gün içinde en çok söz edilen konu olarak Ajans Press’in değerlendirmesi ile bizi bir başka rekora daha kavuşturdu.

Yapamadıklarımız
Yapamadıklarımızın arasında bütün katılanlara kayıt sırasında bir yerel telefon çipi verilmesi ve böylece her katılımcıya anında ve doğrudan erişip onları yönlendirmek bulunuyordu. Bu projemizi götürdüğümüz Avea ve Turkcell, ne yazık ki önerimizle ilgilenmediler. Böylece Kongre’de bir başka ilki yapamadık. Ama bence onların yitirdiği uluslararası görünüm ve kazanç şansı daha acıklı. İlk kez cep telefonlu Kongre Türkiye’de yapılabilirdi. Yazık oldu..

Benzeri bir biçimde, sponsor bulamadığımız için bütün Kongre Vadisi’ni kablosuz internet ağına sokamadık. Böylece bir başka biçimde özlediğimiz, katılımcılarla anında ve kişisel iletişimi kuramadık. Bu da bir ilk olabilirdi. Olamadı.

Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin uzun bir süredir üzerinde çalıştığı dört ciltlik İstanbul Mimarlık Rehberi Kongre’ye yetiştirilemedi. Bu da önemli bir kayıp oldu. Çünkü katılanları mimarlık ortamına meslek bilinci ile yönlendireceğimiz yerde, bize ait olmayan başka rehberlere tutsak olduk ve sorunlar yaşadık.

Teşekkürler

Bütün bu süreç içinde Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı olarak 1999 Pekin Kongresi’nde çağrı yapmıştı. İzleyen Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer gelişmeleri yakından izledi ve Kongre açılışına bir ileti ile katıldı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu törene katılarak, yıllardır verdiği desteği somutlaştırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılış törenine katılıp bir konuşma yaparak konuyu ülke gündemine taşıdı.

1999’da Kültür Bakanı Erkan Mumcu da Kongre bütçesine sağladığı parasal destekle işimizi en başında kolaylaştırdı.

İstanbul Valisi Muammer Güler ve yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı bütün süreç boyunca destek oldular ve Vilayet olanaklarını olabildiğince cömert bir biçimde sundular.

İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş hem Başkan, hem de “mimar” kimliği ile geri ödenemeyecek denli büyük yardımlar yaparak, Belediye olanaklarını seferber ederek bu kongrenin başarısında en büyük payı aldı. İBB görevlileri Raif İnan, Ulvi Günpınar, Kortan Çelikbilek, Hayrettin Vural ve daha niceleri bizlerle birlikte, canla başla çalıştılar…

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Faruk Karadoğan ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Cengiz Giritlioğlu, Taşkışla ve yurtlar olanakları ile mekânsal sorunlarımızı çözüp bizi desteklediler.
Hepsine teşekkürlerimiz sonsuz.


Yapı Dergisi, 285