Mersin Akkuyu ve Sinop'un ardından üçüncü nükleer santralın adresi
olarak İğneada'nın ismi öne çıkıyor.
Kırklareli
deniz kıyısına yakın olan İğneada'nın ismi daha önce
de nükleer santral için geçti ancak "soğuk savaş" koşullarında
askeri gerekçelerle santral yapımından vazgeçildi. Nükleer santral için hem
teknik hem de güvenlik açısından İğneada'nın koşullarının uygun olduğu ifade
ediliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), İğneada'da üç
gün süren bir çalışma yaptı. Ancak milli parklar ve turizm açısından İğneada'nın
doğal bir cennet olarak görülmesi nedeniyle buraya nükleer
santral kurma kararının kamuoyunda büyük tepki toplayabileceği de
belirtiliyor.
Akkuyu nükleer santralı için bu
yıl ilk kazma vurulacak. Diğer taraftan Sinop'ta
ikinci bir nükleer santral için ön hazırlıklara başlandı. Ancak hükümetin
projeksiyonunda üç ayrı bölgede nükleer santral kurulması yer
alıyor. Bu kapsamda üçüncü santral için yeni adresin neresi olacağı tartışmaları
da Sinop için Güney Kore ile imzalanan
işbirliği anlaşması sonrasında gündeme geldi.
Yetkililer, nükleer
santral için ilk çalışmaların yapıldığı 1960'lı yıllarda
Türkiye'de Akkuyu, Sinop ve İğneada olmak üzere 3 ayrı bölge belirlendiğini
belirterek o dönemde güvenlik endişelerinden dolayı Akkuyu'da karar kılındığını
ifade ettiler. Ancak bugün Türkiye açısından ülkenin Batı sınırında herhangi bir
sorun kalmaması nedeniyle İğneada'nın yeniden nükleer santral projelerine dahil
edilebileceğine dikkat çektiler.
İğneada uygun
bulundu
İğneada'nın bulunduğu bölgede deniz suyu
sıcaklığının da nükleer santral için uygun olduğunu vurgulayan
yetkililer, İstanbul, Bursa gibi ticari kentlere olan yakınlığı açısından da
elektrik üretimi ve bu kentleri besleme noktasında iyi bir lokasyon olacağını
kaydettiler. Yetkililer, Bulgaristan tarafında bulunan
nükleer santralınİğneada'ya olan uzaklığının
ise 400 kilometre olduğunu belirterek mevcut durumda yakın
sayılabilecek bir bölgede bir santralın zaten mevcut olduğunu ifade ettiler. Bu
nedenle İğneada'da nükleer santral kurulmasının komşu ülke Bulgaristan'ı
rahatsız etmeyeceği yorumunu yaptılar.
Sinopbölgesinin geçmişte Sovyetler Birliği döneminde nükleer santral
kurulması açısından daha riskli olduğunu anlatan uzmanlar,
bunun askeri taraftan alınan görüş yazılarında da vurgulandığını ifade ettiler.
Ancak bugüne gelindiğinde bu riskin de ortadan kalktığını ve Sinop'un
Akkuyu'ya göre daha avantajlı bir konuma geldiğini ifade ettiler.
Akkuyu bölgesindeki deniz suyu sıcaklığının elektrik üretim
kapasitesini düşürdüğüne dikkat çeken yetkililer, Sinop'a göre yüzde 3'lük bir
üretim kaybının yaşanacağını belirttiler. Uzmanlar, bunun bin MW'de 30 MW'lik
bir kayıp anlamına geldiğini ifade ederek Karadeniz'in teknik açıdan
nükleer santral kurulumuna daha uygun olduğunu ifade ettiler.
Hükümetin listesinde hangi yerler var
AK
Parti hükümeti döneminde nükleer santral ile ilgili ilk çalışmalar
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından 2004 yılında
başlatıldı. 2006 yılında ise Türkiye'de nükleer santral kurulabilecek bölgeler
teknik, jeolojik, dış politik birçok öğenin yer aldığı 43
parametre doğrultusunda belirlendi ve 8 ayrı bölge
ortaya kondu. Bu bölgeler arasında Sinop, Mersin-Akkuyu ve
Kırklareli-İğneada da yer alırken Beyşehir-Seydişehir (Konya),
Nallıhan-Beypazarı, Akçakoca-Ereğli, Kırıkkale-Nevşehir (Kızılırmak hattı)
ve Trakya (Tekirdağ-Edirne) da bu listede yer aldı.
TAEK, bu dönemde İğneada'da 2-3 gün süren bir çalışma da yaptı. İğneada, milli
parklar ve turizm açısından da ön planda bulunurken askeri bir bölgeye de ev
sahipliği yapıyor. Bu nedenle üçüncü bölge olarak İğneada'nın seçilmesi
durumunda özellikle çevrecilerin buna karşı çıkacağı belirtildi.