İstanbul'un son kırk yıllık tarihi ile otomobillerin ulaşımının (üstelik
toplu taşım için de değil) öncelikle hedeflenmesinin sorunları çözmediği, misli
ile arttırdığı artık kanıtlanmış olduğu için; arabaların değil insanların
ulaşımının hedeflenmediği hiçbir "çözümün" çözüm olamayacağı artık açık olmasına
karşın İstanbul Boğazına ısrarla üçüncü bir köprü yapılması
fikri mucizevidir.
Yapılan tüm köprülerin, otomobiller için açılan tüm tünellerin,
viyadüklerin, yoncaların, üst geçişlerin ve tüm diğer "mecralar"ın sonuç olarak
bir kente, kentsel mekana bağlandığını veri almaksızın, huninin ağzı ne kadar
geniş olursa olsun diğer ucundaki sıkışıklığın sıvının akışını, akışın hızını
belirleyeceğini ilkokul çağındaki çocuklardan öğrenmeksizin geniş otoyollarla
ulaşım çilesine çözüm bulacağı iddiası önemli bir medeni cesaret örneğidir.
İstanbul'un su havzaları ile ilgili sıkıntılar artık halının altına
süpürülemez duruma gelmiş olmasına, su havzalarında ilçe belediyesi üstüne ilçe
belediyesi kurulmasına, İstanbul'un su sorununu Istıranca dağları, Melen Çayı
gibi pek çok ekosisteme müdahale edilerek "çözülmeye" çalışılmasına ve taşıma
suyla (değirmenin dönmeyecek) sorunun çözülemeyecek olmasının yüz yıllardır
bilinmesine, "kuzeyin" bu açıdan da çok önemli olmasına karşın köprü sayısını
üçe çıkarma ısrarı bizlerin aklının ermediği bir hikmete işarettir; hürmet
gerekir.
Her bir otoyol hamlesinin kenti "plansız" bir şekilde kuzeye taşıdığı açık,
ormanların ise bu hamlelere dayanaksız olduğu anlaşılmışken son orman
alanlarının ateşle imtihanına cesaret etmek ancak akıllı bir tasarımın mahsulü
akılların özgüveni ile mümkün olabilir.
Çevre düzeninin etrafından dolaşıldı
Ancak en önemlisi ise şudur:
3194 Sayılı İmar Kanununun 5. maddesi çevre düzeni planlarını; "Ülke ve bölge
plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme
ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plandır" biçiminde
tanımlamaktadır.
Hukuka uygun bir çevre düzeni planının "düzenli ve sağlıklı bir yerleşmenin
sağlanması, yeşil alanların ve orman alanlarının gereksinimlerine uygun şekilde
düzenlenmesi, trafik ve ulaşımın hızlı ve aktif bir biçimde işlemesi, su
kaynaklarının korunması, tarihi ve kültürel değerlerin gelecek nesilleri
aktarılması, nüfusun dağılımı, sanayi tesislerinin ve tarım alanlarının ekonomik
ilke ve ölçütler doğrultusunda kurulması, eğitim, sağlık ve turizm gibi kuruluş
ve alanlarının düzenli bir biçimde paylaştırılması gibi temel hizmet ve
gereksinimlerin en verimli bir şekilde giderilmesi" gibi niteliklere sahip
olması gerektiği mahkemeler tarafından da çeşitli kararları ile
belirtilmiştir.
Diğer bir söyleyişle ".....belirtilen bu kadar önemli nitelik ve özellikler
için ilin ya da büyükşehir belediyesinin bir ucundan diğer ucuna planlamasının
yapılmış olması zorunludur. İşte bu düzenlemenin il bazında gerçekleştirilecek
1/100.000 ölçekli il çevre düzeni planı ile gerçekleştirilebileceği....
1/100.000 ölçekli il çevre düzeni planı ile bir şehre genel görünüm verilmekte,
şehrin yerleşim, trafik, ulaşım, yeşil, orman, sanayi, ticaret, tarım, tarihi
kültürel nitelik taşıyan alanlar açısından genel bir sistematik gerektiği ..."
hukuken de bir gerekliliktir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 16 Haziran 2010 tarihli
toplantısında ise, 1/100 000 ölçekli planın Plan Uygulama Hükümleri
üzerinde değişiklik yapılmış; oy çokluğu ile meclisin onayından geçen bu
değişiklikle, Plan Uygulama Hükümleri'nin "Plan'da ölçek sebebiyle gösterilmeyen
ulaşım sistemi projeleri, plan'ın bütünlüğüne ve ilkelerine uygun olarak alt
ölçekli plan çalışmalarında değerlendirilecektir." biçimindeki 8.4.9.1.
maddesinde yer alan "ölçek sebebiyle" ibaresi kaldırılmış, madde,
"8.4.9.1. Plan'da gösterilmeyen ulaşım sistemi projeleri, plan'ın bütünlüğüne ve
ilkelerine uygun olarak alt ölçekli plan çalışmalarında değerlendirilecektir"
biçimine getirilmiştir. Ayrıca yeni bir madde olarak da , "8.2.17. İlave Boğaz
Geçiş ve güzergahları alt ölçekli planlarda değerlendirilecektir" hükmü
eklenmiştir.
Plandaki hinlik
Dikkatinizi çekmek istediğim dahiyane buluş ise esasen budur:
Bir bütün olarak üçüncü köprü projesini her düzeyde reddeden, sakıncalarına
uzun uzun işaret eden bir çevre düzeni planının (ki o planın sakıncaları ise
bambaşkadır) notlarında yapılan bir değişiklik ve ekleme ile Üçüncü Köprünün
önündeki engellerin kaldırılmasını akıl etmek biz sıradan insanların
anlayabileceği türden bir iş değildir. Piyasanın hikmetinden pay almak, ona
inanmak gerekir.
Üçüncü Köprü hem hukuken hem de teknik olarak bir planlama mucizesidir.