Başbakan, Kars’taki anıta “ucube”
demesinin “nedenleri”ni açıklayınca düşündüm; büyüklerimizin “Her şerde bir
hayır vardır” sözü acaba doğru mu çıkıyor? Öyle ya, mimarlıkta ve şehircilikte
ömrümüzü verdiğimiz; bundan ötürü sayısız “rantçı” düşman kazandığımız; koruma
kurullarında görevden alındığımız; ödünsüz savunduğumuz için hep “sakıncalı”
görüldüğümüz en temel ilkelerimizden birini, Katar’daki basın toplantısında
söylemesin mi?
“Tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin
vermeyiz.”
Günlerdir tartışılan “ucubedir, yıkın” emrinin
gerekçeleri arasında bunu da duyduğumdan beri gözümün önüne “tarihi eserleri
gölgeleyen” sayısız yeni yapı geliyor; üstelik bazıları da Başbakan’ın desteği
ve övgüleriyle gerçekleşiyor… Katar’da açıkladığı gerekçesinde gerçekten
samimiyse, kültürel mirasımızı kurtarmakla kalmayacak; yıllardır özlemimiz olan
“tarihi eserlerin gölgelendiği inşaatlara izin verilmeyen” bir hükümet
politikasına da kavuşacağız…
Sulukule’de
soykırım
Peki, “nedir o Başbakan’ın da desteklediği ‘tarih’i
gölgeleyen uygulamalar” derseniz; en ünlüleri elbette ki İstanbul’un “Sulukule”
ile “Tarlabaşı” semtlerinde yaşanan dram… Sulukule’nin Romanları, bin yıllık
semtlerinden “evleri başlarına yıkılarak” çıkartıldılar. Adını Bizans döneminde
kente “su”yun girdiği “kule”li kapıdan alan surlar ise, TOKİ’nin “boşaltılan
Sulukule arazisi(!)”nde inşa ettiği “satılık lüks daireler”in gölgesinde
kaldı.
Başbakan yine Kars’taki anıt için diyor ki: “Koruma kurulunun da
yıkım kararı var”… Sulukule’de ise insanlık dışı bir sözde “kentsel yenileme”
operasyonu sırasında, koruma kurulunun “yıkılmasın” dediği eski ahşap evler bile
yok edildi... Şimdi çoğunluğunu “iktidar yanlısı” zenginlerin oluşturduğu yeni
sakinleri, “Bizans surlarına bitişik imar alanı”! içindeki sözde “çağdaş” konut
sitelerinde bilmem ki hangi “vicdan”la yaşayacaklar...
Tarlabaşı
katliamı
Tarlabaşı’nda ise henüz inşaatlar başlamadı ama
uygulanacak proje, “tarih”i gölgelemek bir yana, yok ediyor… Beyoğlu’ndaki en
zarif ama en bakımsız kültür mirasını oluşturan eski konutlar, restore edilerek
yaşatılmak yerine, “sahiplerinin elinden alınarak” AVM, otel ve rezidans amaçlı
“rant blokları”na dönüştürülüyor.
Bu “kültür katliamı”nı gerçekleştirecek
firmanın da Başbakan’a yakınlığı herkesin dilinde... Projeye göre eski evlerin
sadece cepheleri “tiyatro dekoru” gibi kalacak, iç mekânları yıkılarak,
üzerlerine yeni katlar eklenecek ve hatta altlarında da bilmem kaç kat bodrum
yapılarak, “kentsel dönüşüm” adına “rant rekorları”nın kırıldığı mekânlar elde
edilecek. Tarlabaşı sakinleri böylesi bir adaletsizliğe karşı çoktan dava
açtılar, ama “paraya dayanamayan” kimi komşularının, evlerini o malum firmaya
satmalarına da engel olamıyorlar...
Beyoğlu’nun AKP’li belediye yönetimi
ise “hemşerileri”nin değil, kentin tarihsel merkezini ele geçirmeye çalışan
firmanın yanında yer alarak “burası çok güzelleşecek” söyleminden öteye bir şey
diyemiyor...
Evet... Bütün bunlar Başbakan’ın Kars ziyaretinden önce
gerçekleşen uygunsuzluklar. Ama artık Katar’da verdiği söz var: “Tarihi eseri
gölgeleyecek bir inşaata izin vermeyiz.”
Şapkayı havaya şimdi mi
fırlatalım, yoksa bekleyip gördükten sonra mı?