Tuzla Tersaneleri Ulaştırma Bakanlığı'na Bağlı Değil mi?
Ben 3 gündür gazete de okuyamıyorum, televizyon da seyredemiyorum. Kan, harekât, savaş, şehitler, gözyaşları...
Bu işin başka bir yolu, çözümü mutlaka vardır. İnsanların öldürülmesinin "haklı nedenleri" olamaz! Savaşlar, harekâtlar, başta silah tüccarları dahil, bu işin ticaretini yapanlara yarar.
Sabah gazeteye böyle bir ruh haliyle gelmişken, önümde bir yığın e - posta mesajı buldum. Hepsi de Tuzla tersaneleri ile ilgiliydi. Mesajları okurken, Tuzla'daki işçi cinayetlerinin de tıpkı savaşlar gibi, haklı hiçbir nedeni olamaz diye düşündüm.
Tam ben Tuzla mesajları içinde kaybolmuşken, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk aradı. Tuzla'da 12 - 13 eylül 2007'deki CHP araştırma heyetinde yer alan Öztürk, "Oradaki işçi ölümlerine, hâlâ Türk filmlerindeki işveren tiplemesi gözüyle bakılıyor; tersane sahipleri bütün suçu taşeronlara yükleyerek temize çıkıyor, ölen işçinin cesedine baret giydiriliyor, işçilerin ölüm raporları değiştiriliyor," diyerek içimi iyice kararttı.
Ulaştırma'dan tıs yok
Sorumluluk tabii ki taşerona iş veren tersane sahibinde. Pekiyi tersane sahiplerini denetleyecek olan kim?
Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Denizcilik Müsteşarlığı'nın internet sitesinde, Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürlüğü'nün bu bakanlığa bağlı olduğunu görüyoruz.
Ulaştırma Bakanlığı, 33 kişinin öldüğü hızlı tren kazası kadar olmasa da, tersanelerdeki işçi ölümlerinden de sorumlu. Ama pardon, hızlı tren kazasında da geçen ay sona eren mahkeme, sadece 2 makinisti suçlu bulmamış mıydı? Nasıl da unutmuşum!
Tuzla'daki işçi ölümlerini Almanya'dan içi yanarak izleyen okurum Süleyman Çomba, "Yıllardır Almanya'da çalışıyor ve yaşıyorum. 2 ülkeyi kıyaslama imkânım var. Tuzla'da olan olaylar, Avrupa'da herhangi bir ülkede olsaydı, herhalde öncelikle oradaki bütün tersaneler kapatılır, bir sürü önlem alınır, sorumlu kişilerden hesap sorulur, yapanın yaptığı yanına kâr kalmazdı," diyor.
Çelik'in yanı sıra Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a da hatırlatırım.
Cevap bekleyen sorular
Bu arada Ankara'dan yazan okurum Mehmet Öztürk'ün kafasına takılan soruların yanıtlarını da Sayın Yıldırım'dan öğrenmek isterim:
4.5 yıl Denizcilik Müsteşarı ve 2007 genel seçimleri öncesi Ulaştırma Bakanlığı görevi yapan, sektörün içinden yetişmiş, Denizcilik Fakültesi ve Hukuk Fakültesi diplomalı İsmet Yılmaz, yeni dönemde hangi gerekçeyle Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanmıştır?
Görevden alındıktan sonra emekli olan Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdür Yardımcısı Bekir Arslan, nasıl yasalara aykırı olarak derhal Gemi İnşa Sanayicileri Birliği GİSBİR'in Genel Sekreter Yardımcısı yapılmıştır?
Uzak yol gemi kaptanı dahil tüm gemi adamlarının özel kurslardan da yetişebileceği tezini şiddetle savunan, ancak YÖK ve Anayasa Mahkemesi engeline takılan Denizcilik Müsteşarlığı ve Deniz Ticaret Odaları gibi hâkim çevrelerin, Tuzla'ya pozitif yaklaşım gösterebileceği düşünülmekte midir?
İkisi de tersane sahibi, biri eski diğeri yeni AKP milletvekilleri Cengiz Kaptanoğlu ve Hasan Kemal Yardımcı'nın TBMM'de halef-selef Milli Savunma Komisyonu Başkanı olmaları tesadüf müdür?