İzmir'de eski bir tütün deposunda
düzenlenen 2. Çağdaş Sanatlar Trienali, çeşitli
ülkelerden 41 sanatçının farklı teknikleri uyguladığı eserlere
ev sahipliği yapıyor. Sergi yapımcısı Nemci Sönmez: ''Gösterilen ilgiden çok
memnunuz, açıkçası bu kadarını beklemiyordum” dedi. İzmir Büyükşehir
Belediyesi'nin bu etkinliğin ambleminde olmasını istemediğini belirten
Sönmez, logolarının etkinliğin ambleminde olmasını hak etmediklerini dile
getirdi.
İzmir'deki eski bir tütün deposunda açılan ‘Port İzmir 2010 - 2.
Çağdaş Sanatlar Trienali’nde, çeşitli ülkelerden 41 sanatçının farklı
tekniklerde gerçekleştirdiği yüzden fazla eser sanatseverlerle
buluştu.
Kentteki çağdaş sanat algısını zenginleştirmek amacıyla Fransız
Kültür Merkezi ile K2 Güncel Sanat Merkezi tarafından ilki 2007 yılında
düzenlenen sergi, bu yıl özgün mekan ve çarpıcı sanat eserleriyle ikinci kez
İzmirli sanatseverlerin karşısına çıktı.
İzmir'in yaratıcı potansiyeli ve
bu konudaki sessizliğine dikkat çekmek için ‘Sessizlik-Fırtına’ temasının
işlendiği serginin en çarpıcı özelliklerinden biri de etkinliğin 6 bin
metrekarelik alana sahip ‘Austro Türk Tütün Deposu’nda
gerçekleştirilmesi.
Serginin yapımcısı Necmi Sönmez, 6 aylık çalışma
sonucu buldukları binanın sergiye katılan sanatçılar tarafından çok
beğenildiğine dikkati çekerek, ''İçeriye girince çığlık atanlar dahi oldu''
dedi. Binanın bugüne kadar yıkılmamış olmasının büyük bir şans olduğunu dile
getiren Sönmez, mekanı büyük emek harcayarak baştan sona elden geçirdiklerini
anlattı.
Serginin açılacağı 27 Eylül'e kadar kimsenin böyle bir binada
sergi yapılacağına inanamadığını kaydeden Sönmez, sanatçıların sergi mekanının
özgün dokusuna çok iyi yanıtlar verdiğini vurgulayarak, farklı tekniklerle
yapılmış 100'e yakın eser ve performansın ortaya çıktığını
bildirdi.
Sergide, heykel, fotoğraf, enstalasyon, video gibi alanların
yanı sıra ‘ses heykeli’ gibi farklı tekniklerin de yer aldığını aktaran Sönmez,
İzmirli sanatseverlerin ilgisinden çok memnun olduğunu dile getirerek, şunları
kaydetti: ''Açılış inanılmaz kalabalıktı. Açıkçası bu kadarını
beklemiyordum. Sergiyi her gün 35-40 arası ziyaretçi geziyor. İzmir gibi çağdaş
sanat geleneğinin olmadığı, sergi mekanlarının fazla bulunmadığı bir yerde bu
kadar ilginin olması bize büyük güç veriyor. Özellikle üniversitelerde okuyan
arkadaşlar buraya geliyorlar. İki ya da üç kere gelenler çoğunlukta. Çünkü 6 bin
metrekareye yayılan bir alanın bir günde gezilmesi mümkün değil. Her gelen başka
birini getiriyor.''
İzmir'de ‘müthiş bir potansiyel’ bulunduğunu ve bu
sayede çağdaş sanatla tanışmamış kişilere ulaşma imkanı bulduklarını belirten
Necmi Sönmez, sözlerine şöyle devam etti: ''İzmir'in karakteristiği bence
tarihi yerleri veya iklimi değil. En büyük ihracat maddesi sanatçıları. Genç
sanatçılar okullarını bitirip ilk sergileri yaptıktan sonra buradan gitmek
zorunda kalıyor. Çünkü burada onları besleyecek funda toprağı yok. Bu tür
sergilerle burada kök salmaları için toprak yaratmaya çalışıyoruz.
Müzeler kurulursa, özel koleksiyoncular biraz daha cesaret ve özgüvenle
girişimlerde bulunursa, İzmir'in İstanbul ile yarışacak bir potansiyelinin
olduğunu düşünüyorum. Tuhaf olan bir şey var. İstanbul'daki sanatçılar da
İzmirli. 1990'lardan itibaren Türk Çağdaş Sanat ortamında gündemi belirleyen
sanatçıların yetiştiği bir kent olarak İzmir'in artık sessizlikten fırtınaya
dönüşümünü tamamlaması gerekiyor''.
Fotoğraf: Kenan Çimen
''İnsana yatırım yapın''
İzmir'in Doğu Akdeniz'in
merkezi olma iddiasının bulunduğuna ancak bu hedefin sadece tarih, doğa, sermaye
ve binayla yakalanamayacağına dikkati çeken Sönmez, insan faktörünün daha iyi
değerlendirilmesi ve kentteki 7 üniversitenin bir dönüşüme hizmet edebilmesi
için çaba gösterilmesi gerektiğini kaydetti.
İzmir'de idari kurumlar ve
sivil toplum kuruluşlarının insana yoğunlaşması gerektiğini kaydeden Sönmez,
sergi düzenlerken destek bulmayı umdukları İzmir Büyükşehir Belediyesinin
kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ifade ederek, ''Bu konuda sükut-u
hayale uğradık. Kişisel olarak ben Büyükşehir Belediyesi'nin bu etkinliğin
ambleminde olmasını istemedim çünkü bunu hak etmediler. Yine de amblem olarak
konuldu. Ben bunun karşısındaydım'' diye konuştu.
Sönmez, organizasyonun
hazırlık aşamasında belediyeden maddi katkı beklemediklerini sadece mekanın
temizlenmesi konusunda iş gücü ve araç desteği istediklerini hatırlatarak,
belediyenin bu talebe yanıt vermediğini iddia etti.
30 Kasım'a kadar
ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek trienal kapsamında ''İzmir'in
Karakteristikleri'' ana başlığı altında üç performans programı düzenleneceğini
bildiren Sönmez, ilki 12 Ekim'de yapılan performanslardan ikincisinin 26 Ekim,
üçüncüsünün ise 9 Kasım'da sergileneceğini sözlerine ekledi.
Austro Türk Tütün Deposu
Osmanlı döneminde
mezarlık alanıyken iş merkezi haline dönüştürülen bölgede, 1951 yılında
Avusturyalı tütün şirketi Austro Türk'ün kurduğu iki binadan oluşan depo,
şirketin kapanmasıyla 1994 yılında boşaltıldı.
Biri alışveriş merkezi
olan binalardan, denize bakan ve sergiye ev sahipliği yapan bölümü daha önce
otopark olarak kullanılmıştı. Zorlu Grubu tarafından satın alınan binaların iş
merkezi yapılması için bir süre sonra yıkılması bekleniyor.