MIPIM hakkında değerlendirmelerde bulunan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Aziz Torun, fuarın gayrimenkul sektörü için taşıdığı öneme dikkat çekti. Torun, Türkiye'de bugüne kadar gayrimenkul sektöründeki gelişmelerin yeterli olmadığını belirterek, ''Bunun da bir takım nedenleri var. Çünkü Türkiye'de sermaye birikimleri yeterli değildi. Kredi imkanları sınırlıydı. Bu nedenle gayrimenkule ayrılacak kaynak sınırlıydı. Gayrimenkul sektöründe Türkiye'nin gelişmesine eş bir gelişim sağlanmadı. Ancak son 10 yılda kredi faizlerinin düşmesi ve gayrimenkule uzun vadeli kredi imkanlarının sağlanmasıyla gayrimenkul de çok önemli bir gelişim ve dinamizmin yakalandığını görüyoruz. Proje geliştirme anlamında daha uluslararası ve daha yüksek standartlarda proje yapılmaya başlandı. Bu da yabancıların da gayrimenkule ilgi duymasını sağladı'' diye konuştu.
Fuarda proje geliştiricilerin dünyadaki trendleri yakından görme fırsatı bulduğunu, uluslararası yatırımcılar ve sektörün diğer oyuncularının Türkiye'nin gayrimenkul sektörününde ciddi yol aldığını gördüğünü belirten Torun, ''Burası çok önemli, bu arenada Türkiye'nin de olması gerekiyor. Türkiye'nin böyle bir platformda kendini tanıtması çok büyük bir fırsat, zira yatırımcıların hepsinin Türkiye'ye gelme şansı bulmuyor. Bu nedenle Türkiye'nin bu fuarlara katılması gerekiyor'' dedi.
"Kongre ve fuarcılık ayrı şeyler, bir derneğin yapacağı iş değil"
''Türkiye'nin neden uluslararası bir gayrimenkul fuarı yok'' diyen Torun, gayrimenkul konferansları yaptıklarını ama fuarın çok daha geniş bir organizasyon olduğunu, bu organizasyonları yapacak profesyonel kuruluşların olması gerektiğini belirterek, şöyle dedi:
''Bu bir derneğin yapacağı iş değil. Kongre ve fuarcılık ayrı bir iş. Belki Türkiye'deki profesyonel fuarcılık şirketlerine destek verilerek biz de uluslararası bir gayrimenkul fuarı yapabiliriz. Türkiye daha yeni bu alanlara giriyor. Çünkü Türkiye'deki gayrimenkul geliştiricileri olarak yap sattan yap tutculuğa yeni geçtik. Önümüzdeki yıllarda mutlaka bunlar da olacaktır.''
Fuarı, katılımcı açısından değerlendiren Torun, ''Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın fuara gelmesi, yabancı yatırımcıya seslenmesi Türk gayrimenkul sektörü için çok önemliydi. Yabancı yatırımcı gerçekten Türkiye'ye büyük ilgi gösteriyor'' dedi. Torun, Türkiye'nin gayrimenkul sektöründe çok hızlı büyüdüğünü dile getirerek, Türkiye'ye özellikle alışveriş merkezleriyle yabancı yatırımcı geldiğini, bundan sonra bu ilginin ofis binaları, lojistik merkezleri, sağlık binaları ve oteller şeklinde devam edeceğini kaydetti.
Daha iyisini yapmak gibi bir iyimserlikle yola devam edilmesi gerektiğine vurgu yapan Torun, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mütekabiliyet, yabancı yatırımcıyı çekmek için büyük önem taşıyor. Türkiye'de daire alan biri elbette kalış süresinin daha uzun olmasını istiyor. Mütekabiliyetle birlikte böyle bir endişesi olamayacak. Oturma izni alması çevre ülkelerdeki insanlar için de bir güvence olacak. Ayrıca ev alan yabancılar perakende sektörü başta olamak üzere ekonominin canlanmasına da katkı sağlayacak. Türkiye lokasyonu itibariyle yabancıların gelip uzun süre kalabilecek bir konuma sahip. Sınır illerimiz, ticari nedenlere çok sık ziyaret ediliyor. Böyle olunca insanlar 'buralarda bir evim olsun' diyecek ve yatırım yapacak. Bu da ülke geneline yayılacak ve uluslararası standartlarda yabancıların alacağı şekilde gayrimenkul yapımı hız kazanacak.''
"Yabancıya mülk satışı da bir ihracat kalemi"
Torun, yabancıya mülk satışının taşı toprağı ülke sınırları içinde olan bir ürünü satarak döviz girdisi sağlamak anlamına geldiğini belirterek, bunun da çok önemli ihracat kalemini teşkil ettiğini kaydetti.
''Kentsel dönüşüm bir süreç ve kolay bir iş değil''
Aziz Torun, kentsel dönüşüm konusuna da değinerek, ''Bu hadi deyince olacak bir şey değil. Bu bir süreç ve kolay da bir iş değil. Burada mülk sahibi ve yatırımcı var. Onları biraraya getirmek ortak menfaatte birleştirmek kolay olmuyor. Bu nedenle bir kamu otoritesinin yani bir belediye, TOKİ veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bir hakem rolü oynaması lazım. Bir de konut sahipleri daha fazla alma hırsıyla güvenli olmayan kişilerle işbirliği yaparsa, ilerde mağdur da olabilir. Onun için bir işin kabul edilebilecek bir fiyatı var onları iyi oturtmak gerekiyor. Böylece hem süreç hızlı bir şekilde büyür hem de bugün şikayet ettiğimiz sağlıksız binalardan kurtulmuş oluruz.''
Türkiye'de yapılaşmanın dikey, Avrupa'da ise yatay şekilde oluşmasına değinen Torun, Türkiye'de yatırımcıların proje geliştirdiği şehirlerin çok kalabalıklığından arsanın çok kıymetli olduğunu belirterek, daha uzak bölgelere ulaşım ve alt yapıyı götürmeden şehirleşmenin oralara uzanmasının beklenmeyeceğini kaydetti. Torun, Türkiye'de merkeziyetçi bir kabul olduğunu ifade ederek, ''Bunu daha yaygın bir alana götürmek için önce alt yapı ve ulaşımın gitmesi lazım. Bu da kolay değil. O zaman mevcut olan merkeze yakın olan alanlarda projeler geliştiriyoruz. Arsa maliyetleri yüksek olduğu için daha fazla yeşil alan kalması için dikey binalar yapılıyor'' şeklinde konuştu.
''Yabancıların talebine göre yeni projeler geliştireceğiz''
Torun, GYODER olarak, 2013'ü yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye çekme yılı olarak ilan ettiklerini hatırlatarak, ''Yabancıların tercih ettiği bölgeler ve şehirler var. Onların talebine göre yeni projeler geliştireceğiz. Bu mevut konutların hemen satılacağı anlamına da gelmesin. Bu bir talep doğuracak. Bu talebe göre bir arz oluşturulacak Ege, Akdeniz ve İstanbul gibi yerlerde... Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle yabancıların çok ilgi gösterdiği bir ülke'' dedi.
Sektör açısından 2013'ün 2012'den daha iyi olacağını vurgulayan Torun, ''Bunun gerekçesi ise banka faizlerinin düşmüş olması. KDV muafiyeti olan binaların şuan satışta olmaları. Mütekabiliyet yasası ile yabancılardan bir talebin gelmesi. Bu faktörler dikkate alındığında 2013'ün inşaat sektörüne olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz'' şeklinde konuştu.