Dünya Gazetesi'nden Didem Eryar Ünlü'nün haberine göre, Germanwatch ile Küresel İklim Ağı-Avrupa (Can Europe) tarafından hazırlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi dünyadan 300 iklim ve enerji uzmanın katılımı ile gerçekleşiyor. 10 yıldır yayımlanan endeks, toplam seragazı salımından, ülke politikalarına kadar çeşitli kıstaslara yer veriyor ve küresel ısınma konusunda farkındalığın artmasını hedefl iyor. Genel endekste dikkate alınan kriterler; CO2 seviyesi, C02 seviyesinde sağlanan iyileşme, yenilenebilir enerjiler, enerji verimliliği ve devlet politikaları olarak sıralanıyor.
İlk üç sıra hiçbir ülkeye verilmedi
Bu yıl yayımlanan Performans Endeksi’nin en dikkat çekici tarafı, ilk üç sıranın hiçbir ülkeye verilmemesi. Aslında Danimarka ve İsveç, küresel ısınma mücadelesinde gerekli olan tüm önlemleri hayata geçirmiş durumdalar, fakat endeksin hedefi, bu durumun kısa vadeli hava şartlarından değil; uzun vadeli politikalardan kaynaklandığını görmek. Dolayısıyla endeksteki ilk üç sıranın boş bırakılmasının nedeni, küresel ısınma ile mücadelede daha yapacak çok iş olduğunu hatırlatmak.
'Türkiye'nin ulusal stratejik planı yok' eleştirisi
Türkiye, endekste yer alan 58 ülke arasında 51. sırada yer alıyor. Yani küresel ısınma ile mücadele yönündeki çalışmaları “çok zayıf” olan ülkeler arasında. Raporda Türkiye’ye yönelik yorumlar şöyle: “Türkiye’nin ulusal iklim uzmanlarına göre, ülkenin küresel ısınmaya karşı ulusal stratejik planı yok. Fosil yakıt endüstrisi hızla yükselmeye devam ediyor ve en azından enerji sektöründe, yürürlükte olan politikaların büyük bir bölümü uygulanmıyor. Bunun sonucu olarak Türkiye genel tabloda 51. sırada yer alıyor.”
Küresel ısınma ile mücadelede “çok zayıf” notu alan ülkeler arasında, 47. sırada Tayland, 48. sırada Arjantin, 52. sırada Malezya, 53. sırada Japonya, 56. sırada Rusya, 57. sırada İran var. Endeksin son iki sırası ise Avustralya ve Suudi Arabistan’a ait.
Dördüncü sıradan başlayan endeksin başını Danimarka çekiyor. Yenilenebilir enerjiler ve CO2 azaltma projeleri konusunda önemli projeler gerçekleştiren Danimarka’yı, İsveç, İngiltere ve Portekiz izliyor. Fas, Avrupa Birliği’ne üye olmayıp, ilk onda yer alan tek ülke. Bu arada ilk 20’ye girmeye başaran bir diğer gelişen ekonomi ise Meksika.
Genel endekste, Mısır’ın; İspanya, Lüksemburg, Finlandiya, Avusturya gibi ülkeleri geride bıraktığını görüyoruz.
Kopenhag’dan Paris’e neler değişti?
Küresel ısınma ile mücadelede bölgeler arasında ciddi farklılıklar ortaya çıkıyor. Oysa çözüm için küresel anlamda ortak bir hedef belirlemek ve herkesin bu hedefe uyum sağlaması gerekiyor. 2015 yılında Paris’te düzenlenecek olan İklim Zirvesi’nde, tüm ülkeleri bir araya getirecek bir anlaşmanın imzalanması ümit ediliyor. Peki Kopenhag ve Paris arasında geçen beş sene içinde neler değişti? Bu değişim umutlu olmamız için yeterli mi?
• CO2 emisyonlarındaki artışta yavaşlama var. Emisyonların düşmesi, ekonomik büyümenin yavaşlaması anlamına gelmiyor.
• Emisyonların düşmesi enerji tüketiminin azalması anlamına da gelmiyor. Bu da yenilenebilir enerji kullanımının artığını işaret ediyor. Yenilenebilir enerjilerin son dönemde yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 15’e ulaşmış durumda.
• Küresel ısınmanın 2 derece sınırının altında kalması hedefleniyorsa, en kirli enerji kaynağı olarak değerlendirilen kömürün devre dışı bırakılması gerekiyor. Bazı politikacılar ve yatırımcılar bu durumun farkındalar ve Sanayi Devrimi’nden bu yana ilk kez, küresel kömür endüstrisi kendini savunma durumunda kalıyor. Çin ve ABD’de kömür karşıtı gelişmeler gündeme geliyor.