Türkiye'nin İlk Devlet Kütüphanesi 125 Yaşında



2.Abdülhamit'in özel bütçesinden ayrılan kaynakla Beyazıt Camisi'nin ahırında kurulan Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin 125. yaşı törenle kutlanacak. Kütüphanenin Müdür Vekili Süheyla Şentürk, Osmanlı döneminde kütüphanelerin daha çok vakıflar, padişah veya eşleri tarafından kurulduğunu belirterek, 1880’li yıllarda vakıfların elindeki kitapların dağıldığını gören yetkililerin, kitapları bir araya toplamak için kütüphane kurmaya karar verdiğini anlattı.

Kuruluşu ile yakından ilgilenen Sultan 2. Abdülhamit’in kütüphaneye özel bütçesinden para aktardığını kaydeden Şentürk, "milli kütüphane" olarak düşünülen Beyazıt Devlet Kütüphanesinin devlet eliyle kurulan ilk kütüphane olduğunu söyledi. Bina olarak Beyazıt Camisi’nin imaret kısmındaki ahırın seçildiğini ifade eden Şentürk, "Ahır onarıma başlanıldığında epey konuşmalar oluyor ’Ahırdan da kütüphane olur mu?’ diye. Onarıma 1882 yılında başlanıyor ve kütüphane 1884 yılında açılıyor" diye konuştu. Hiç kitabı bulunmayan kütüphanenin raflarına, açılışa gelenlerin getirdiği "naima tarihlerinin" konulduğunu belirten Şentürk, şu bilgileri aktardı:

"Kütüphane, saray mobilyası olan kadife koltuklar, cilalı masalar ve dolaplarla donatılmış. Bunu görenler hemen bağış yapmaya başlamış. Kütüphanenin üçüncü yılında kitap sayısı 4 bine ulaşmış. Ondan sonra da giderek kitap sayısı artmış. Bugün kütüphanede 600 bine yakın kitap var. Bunların 11 bin 120’si el yazması eserler, 27 bin 357’si harf inkılabı öncesi matbu, 70 bini yabancı dilde kitaplar, diğerleri de Türkçe kitaplar. Çok değerli el yazması kitaplarımız var. Bunlardan bazıları, 1850-1854 yılları arasında hazırlanan ve Osmanlı zamanında derlenen ilk yazma eserlerin toplu kataloğu olan ’Al-Asar al-Aliyye fi Hazain-al-Kütüb al-Osmaniyye’, 893 yılında yazılan ve Türkiye’de Kur’an-ı Kerimlerin haricinde en eski yazma kitap olarak bilinen ’Kitab al-Ma’şür min al-lügat’, serlevha, cetveller ve tezhiplerle süslü bir eser olan 1556 tarihli ’Abu’l-Fath al-Tabrizi’, Suudi Muhammed Amir Hasan’ın 1581 yılında yazdığı tezhipli ve minyatürlü ’Kitab-ı İklim-i Cedid’ adlı coğrafya kitabının dünyadaki beş nüshasından biri, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın 1756 tarihli ’Marifetname’ adlı eseri, Mevlana Celaleddin Rumi’nin 1609 tarihli ’Mesnevi’ adlı eseri."

"Bir dönem kitap koyacak yer kalmadı"

Şentürk, kütüphanenin yıllar içinde kitap sayısı arttıkça genişlediğini, 1948 ve 1953 yıllarında külliyenin diğer bölümlerinin de kütüphaneye tahsis edildiğini anlatarak, kütüphanede bir dönem kitapları koyacak yer kalmadığını ve kitapların depolarda tutulduğunu kaydetti. Kütüphanenin yanındaki, İstanbul’un işgal döneminde Fransız karakolu, daha sonra da sırasıyla eczacılık okulu ve dişçilik mektebi olarak kullanılan binanın, dönemin kütüphane Müdürü Muzaffer Gökman’ın üstün gayretiyle kütüphaneye kazandırıldığını anlatan Şentürk, yeni binanın da 1988 yılında hizmete açıldığını bildirdi. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdür Vekili Süheyla Şentürk, şöyle devam etti:

"Böylece modern sistemle döşenmiş ve modern imkanların sahip olduğu bir kütüphane olduk. Sonra pek yenilenemedik. Kütüphanenin bilgisayar sisteminin çökmesi ve ardından 1999 yılında meydana gelen Marmara depremi, okuyucu sayısını azalttı, okuyucuyu kütüphaneden kopardı. Depremden önce kütüphane önünde kuyruklar oluşurdu. Okuyucu sayısı, kaliteli imkanlar sunulduğu zaman artar. Şu anda okuyucu sayısı amaçladığımız kadar değil. Kütüphanenin yılda okuyucu sayısı 40-50 bin değil, 500 bin olmalı. Umarım 2010 yılı kütüphanemize uğur getirecek. Bizim okuyucumuzu İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) çekti. Çünkü okuyucu oraya gidince sıcak çayını içebiliyor, yemeğini yiyor."

"Kütüphaneler önemsenmiyor"

Kütüphanelerin Türkiye’de çok önemsenmediğine dikkati çeken Şentürk, depremden sonra kütüphanenin büyük okuma salonu ve gazete bölümünün kullanılamaz hale geldiğini söyledi. Şentürk, depremde, depoda bulunan 500 kitabın da yerle bir olduğunu ve bir süre kapalı kaldıklarını anlattı. Şentürk, depremin ardından sadece 2001 yılında kısmi bir onarım yapıldığını ifade ederek, bu yıl martta başlayan kapsamlı restorasyonun ve güçlendirmenin gelecek martta biteceğini bildirdi. Süheyla Şentürk, çalışmaların ardından restore edilen binada tarihi yapısına uygun olarak nadir eserlerin yer alacağını belirtti.

Herkesin kitabını kütüphaneye bağışlamak istediğini ifade eden Şentürk, kütüphanede personel yetersizliği nedeniyle gönüllü çalışanlar olduğunu, bunların görme engelliler için kitap okuduğunu ya da bağış eserlerin kaydını yaptığını anlattı. Yeterli ödenek verilmediğini ve personel sayısının da yeterli olmadığını belirten Şentürk, "30 kişi ile hizmet veriyoruz. Bu sayı iki katına çıkarsa hizmetimiz ona göre değişecek" dedi.

"El yazması eserler dijital ortama aktarıldı"

El yazması eserleri dijital ortama aktardıklarını bildiren Şentürk, "Şimdi onların kontrolleri yapılıyor. Önümüzdeki aylarda faaliyete geçecek. Bundan sonra kitaplar okuyucuya çıkmayacak. Yazma eserlere en büyük zararı elin teri veriyor. Bundan sonra okuyucu dijital ortamda bu eserlerden yararlanacak" diye konuştu. El yazması eserlerin kütüphanede şifreli kapıları bulunan çelik kapılı depolarda saklandığını belirten Şentürk, güvenlik açısından sorunları olmadığını ancak onarımı yapılan binanın daha güvenli olacağını söyledi. Süheyla Şentürk, "Türkiye’nin hazinesi" olarak tanımladığı kütüphanenin, bir an önce daha modern sistemlere ulaşması gerektiğini söyledi.

Tuluyhan Uğurlu konser verecek

Müdür Vekili Şentürk, kütüphanenin 125. kuruluş yıl dönümünün 18-19 ve 20 Kasımda düzenlenecek törenlerle kutlanacağını belirterek, kutlamalar kapsamında "Dünden bugüne Beyazıt Devlet Kütüphanesinin kültür hayatımıza ve kütüphaneciliğe katkıları", "Bugünden yarına Türk kütüphaneciliğinin Beyazıt Devlet Kütüphanesinden beklentileri" konulu paneller düzenleneceğini bildirdi. Şentürk, kutlamaların piyano virtüözü Tuluyhan Uğurlu’nun kütüphane bahçesinde "Beyazıt’ta Zaman" adlı albümü kapsamında vereceği konserle sona ereceğini söyledi.