Türkiye'de Kentliler Kentsel Dönüşüm'den Memnun Değil



NAI Gezici Çalıştayları'nın moderatörlüğünü üstlenen Doç. Dr. Çağatay Keskinok, Nilüfer Kent Konseyi Üyesi İkbal Polat, BM Habitat'tan kent plancısı-mimar José Chong, De Nijl Mimarlık’ın kurucu ortağı Endry van Velzen, Hollanda Altyapı ve Çevre Bakanlığı’ndan Bart Vink, konferansa konuşmacı olarak katıldılar.

NAI – Hollanda Mimarlık Enstitüsü’nün kısa bir tanıtımı ile başlayan oturum, gezici çalıştay koordinatörü Merve Bedir ve NAI’den Chris Luth’un moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumu açarken NAI Gezici Çalıştayları’na ilişkin kısa bilgi veren Luth, yılda 10 tane yaptıkları çalıştaylarda genel olarak hızlı kentleşen alanları tercih ettiklerini belirtirken Merve Bedir, bugün Türkiye’de tartışma konusu olan kentsel dönüşüm olgusunun Hollanda’da 1950’li yıllarda gündemde olduğuna, dolayısıyla da Türkiye’nin bu bağlamda Hollanda’nın deneyimlerinden yararlanma olanağı olduğuna dikkat çekti. Bedir Ankara, İstanbul, Bursa kentlerinde yürütülen çalıştay boyunca İstanbul Tarlabaşı’ndan Kuzey Ankara’ya birçok dönüşüm alanında mümkün olduğunca çok aktöre ulaşmaya çalıştıklarını belirtti.

Oturumun ilk konuşmasını yapan Bart Vink, Hollanda’dan gelen biri için Türkiye’de bulunmanın olağanüstü bir deneyim olduğunu belirterek söze başladı. Vink Hollanda’da kentsel dönüşüm deneyiminden yola çıkarak, ilk olarak 50’lerde kentsel büyümeyi denetlemek ve yasadışı konutları engellemek amacıyla yeni kentler inşa ettiklerini ancak daha sonra buralarda insanların mutlu olmadıklarını belirtti. Sonraki dönemde ise 60’lardan başlayarak kentin içindeki sağlıksız alanları dönüştürmeye başladıklarını ancak 80’lerde kendi kentsel çevrelerini giderek kaybeden insanların tepkisiyle karşılaştıklarını ekledi. Üçüncü olarak da bir dönem için çok yüksek binalar inşa ettiklerini ancak insanların daha sonra bunlardan da hiç memnun kalmadıklarını belirtti. Bütün bu hatalardan sonra, yapmaları gerekenin kentleri insanlarla “el ele” inşa etmek olduğu sonucuna vardıklarına dikkat çeken Vink, çalıştayda da Türkiye’de insanların olan bitenden pek haberinin olmadığını ve yapılanlardan da memnun kalmadıklarını net bir biçimde gördüklerini sözlerine ekledi.

Konu Başlıkları Burada Görünecek


Vink’in ardından söz alan Doç. Dr. Çağatay Keskinok ise dönüşüm ya da kentlerin gelişimi bağlamında belirtilen sorunların arkaplanında daha büyük ölçekte siyasi ve ekonomik olguların ve tercihlerin bulunduğuna dikkat çekti. İşaret edilen sorunlar konusunda diğer konuşmacılar ile aynı fikirde olduğunu ancak Hollanda ve Türkiye’nin küresel sistemde çok farklı konumlara sahip olduğunu belirten Keskinok, kentsel saçılma sorunundan yola çıkarak, A.B.’de bir taraftan sermaye dolaşımı serbestleşirken bir taraftan etkin bölgesel teşvik politikalarının yürütüldüğüne, Türkiye’de ise yeni neoliberal politikaların derinleştirdiği bölgesel eşitsizliklerin kent ölçeğine büyük nüfus hareketleri ve kentsel saçılma olarak yansıdığını belirtti. Planlama bağlamında ise yeni liberal politikaların, bir politika-plan-proje kopukluğuna yol açtığını sözlerine ekledi. İstanbul’dan örnek veren Keskinok, İstanbul’un şu an planlı alanlarının nüfus kapasitesinin 30 milyon olduğunu, planda öngörülen projeksiyonun 16 milyon olduğunu, nüfus projeksiyonunun ise 23 milyon olduğunu, aradaki spekülatif farklarınsa bu kopukluğun sonucu olduğuna dikkat çekti. Çözümün ise öncelikle politika-plan proje bütünlüğünü kurmakta olduğunu belirten Keskinok, Türkiye’de doğru uygulamalar yapmaktan alıkoyan siyasi ve ekonomik etkenler olduğunun altını çizdi.  

BM Habitat'tan kent plancısı-mimar José Chong ise “Kentsel Dönüşüm ve Ortaklıklar” adlı konuşmasında kente yapılacak müdahalelerin yaşaması bakımından karar sürecinde katılımın sağlanmasının önemine işaret etti. Bu doğrultuda özel sektör ya da devlet ile kurulacak ortaklıklardan söz eden Chong bu bağlamda, yerel ölçekte katılımcı bir bütçe hazırlama örneği olarak Türkiye ile ekonomik bakımdan benzerliklerinin de altını çizerek Breziya’daki Belo Horizonte kentindeki sürece ilişkin bilgi verdi. Belo Horizonte’deki uygulamanın kentlilerin, yaşadıkları kente yapılacak müdahalelere ve bütçenin kullanımına ilişkin söz sahibi olmalarına ve geleceği birlikte inşa etmelerine ilişkin iyi bir örnek olduğunu belirtti.

Chong’un ardından söz alan Nilüfer Kent Konseyi Üyesi İkbal Polat ise Gezici Çalıştaylar sırasındaki deneyimlerini özellikle Bursa üzerinden aktardığı konuşmasında Hollanda’daki deneyimlerle karşılaştırıldığında Türkiye’de göze çarpan “zaman” konusuna dikkat çekti. Çalıştaylar sırasında Hollanda’dan verilen bir kentsel dönüşüm süreci örneğinin ne kadar süre aldığı sorulduğunda aldıkları yanıtın 15 yıl olduğunu ancak, Türkiye’de bu süreçlerin kapalı bir biçimde belki 15 ay içinde tamamlandığını belirtti. Polat bu aceleciliğin Türkiye’de kentsel dönüşümün odağının insan-çevre mi, yoksa sermaye mi olduğunu sorgulattığına dikkat çekti.

Son olarak söz alan De Nijl Mimarlık’ın kurucu ortağı Endry van Velzen, Holland’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir toplu konut alanında gerçekleştirdikleri dönüşüm projesine ilişkin bilgi verdi. “Benim için dönüşüm projeleri basit anlamda kenti daha iyi yapmaktır” diyen Velzen, kentsel dönüşüm ve kamusal alan bağlamında, yaptıkları örnek projede kentsel dönüşümle nasıl fazladan kamusal alan yarattıkları anlattı.

Oturum moderatörlerin konuşmacılara yönelttiği sorularla birlikte son buldu.