Türkiye’de hava kirliliği kış aylarında artıyor. Yapılan araştırmalara göre 2023 Aralık ayında Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) limit değerlerinin 5.5 katına ulaşıldı. Yıllık ortalama ise DSÖ değerlerinin 4 katı. Türkiye’nin de içinde olduğu bazı ülkeler günün yüzde 50’sinden fazlasını DSÖ’nün değerlerini aşan PM2.5 maruziyetiyle geçirdi.
Evrensel’den Nisa Sude Demirel’in haberine göre; Türkiye’de hava kirliliğinin durumuna ilişkin konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, hava kirliliğini izleyen istasyonların nitelik bakımından yetersiz olduğuna da dikkat çekti.
DSÖ’ye göre hava kirliliği, dünya genelinde dakikada 13, yılda 7 milyondan fazla insanın ölümüne yol açıyor. Türkiye’de ise hava kirliliği ölüme yol açan riskler içinde 5. sırada. Yine DSÖ’nün verilerine göre akciğer hastalıklarının yüzde 43’ü, kalp hastalıklarının yüzde 25’i de hava kirliliğinden kaynaklanıyor. Sanılandan çok daha büyük problemlere sebep olan hava kirliliğinin temel iki görünümü PM2.5 ve PM10. DSÖ tarafından 2013’te kanserojen madde olarak ilan edilen PM2.5’in ölçüm verilerine göre Türkiye’de veri alımı sağlanan 91 istasyonun tamamında DSÖ’nün yıllık limit değeri aşılırken 91 istasyonun 28’inde ise AB yıllık limit değeri aşıldı.
Hava kirliliğinin erken ölümlere, riskli gruplarda felce dahi sebep olabildiğini anlatan Yavuz, endüstriyel kuruluşların çevresinde yaşayan yurttaşların daha fazla hava kirliliğine maruz kaldığının altını çizdi. Ancak hava kirliliğinin taşındığını ve onlarca kilometre öteyi dahi etkilediğini de hatırlatan Yavuz, hava kirliliğine yönelik politikalara ilişkin, “Bakanlık sanayi kuruluşlarını yakından izlediğini ifade ediyor. Ancak hava kirliliğine karşı önlemler alınması gerekir. Kent içindeki yeşil alanlardan kent planlamalarına, toplu taşımada yaşanan problemlere kadar planlanmalı.” diye konuştu.
Dünya nüfusunun yüzde 99’unun kirli hava soluduğunu ifade eden Yavuz, 2013’te Uluslararası Kanser Ajansının hava kirliliğini kansere sebep olduğunu, hepimizin kanserojen soluduğunu söyledi. Önlem alınmamasının nedenlerinden bahseden Yavuz, “Ekonomik tercihler insan sağlığının önüne geçiyor. Bunun da kapitalizmle doğrudan ilişkisi var.” dedi.
Santrallerin çevresi izlenmiyor!
Türkiye’de hava kalitesinin yeterince izlenmiyor oluşu hava kirliliğinin yeterince izlenmiyor olduğunu gösteriyor. Örneğin Temiz Hava Hakkının raporuna göre 2021’de 340 istasyonun yalnızca 165’inde ve yılın yüzde 90’ında PM10 ölçümü yapıldı, yeterli veri alma oranı yüzde 49’la sınırlı kaldı. Türkiye’de nüfusun yüzde 80’inin 25 km içinde bir hava izleme istasyonuna erişimi olmasına karşın en eski ve kirli 13 termik santralin 8’inin yakın çevresinde hava izleme istasyonu yok. Makina Mühendisleri Odasının enerji görünümü raporuna göre, çoğu hâlâ 2019 yılı sonu itibarıyla işletmeye almış olmaları gereken baca gazı filtre ve arıtma tesislerini tamamlamadı.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.