Yedikule Bostanları’nın sur içinde kalan kısmı bir park projesi uğruna 2013 yılında belediye tarafında molozla doldurulmuştu. Büyükşehir Belediyesi’nin projesi büyük çabalar sonucu iptal edildi ancak; halen nane, maydanoz, kıvırcık salata, marul, pırasa, kırmızı lahana, beyaz lahana, domates, biber, patlıcan gibi birçok ürün yetiştirilen bostanların geleceği tam bir muamma.
Küreği ile direndi
Kenti yönetenler yüzyıllardır İstanbul’un merkezinde, kentin yeşillik ve sebze ihtiyacını karşılayan bostanların surların bir parçası olduğunu göz ardı ediyor. Türkiye’de belediyecilik anlayışı kendi kültürel varlıklarını yok sayarak, üzerinden gelir elde edebilecekleri niteliksiz yeşil alanlar yaratmak üzerine işliyor.
Sözcü Gazetesi'nden Mehtap Ertürk'ün haberine göre, tüm bunlar akıllara Berlin’de yaşayan Osman Amca’nın hikayesi getiriyor. 1980’de ise Berlin’e gelen Yozgatlı Osman Kalın, Almanya’ya gecekondu kültürünü tanıtan Türk olarak tanınıyor. 1983 yılında, Doğu Almanya ile Batı Almanya arasındaki boş ve çöp dolu bir araziyi ekip dikmeye başlayan ardından da tahtadan bir gecekondu yapan Osman Kalın’ın, bu yerini kimse yıkmadı. Yıkmaya kalkışmadı, hatta bir de hak verdi. 1983 yılında, Doğu Alman sınır polisleri tarafından çalışmaları fark edilen ve durdurulmak istenen Osman Kalın, küreğiyle direndi. Polisler ise onu daha sonra rahat bıraktı. “Kreuzberg’in gecekondusu” ya da “Gerilla-Bahçesi” diye anılan yer, iki Almanya birleşince Freidrichshain-Kreuzberg’e geçti ama üzerindeki bu yapıyla birlikte.
Şu anda 91 yaşında olan Osman Amca, bostanını nasıl koruduğunu şu cümlelerle anlatıyor, “Küreği çektim, kovaladım 2 polisi. Onlar tüfek atıyorlar havaya ben kürekle onları kovaladım. Bir daha da gelmediler. Kilisenin papazı geldi, ‘Polisler sana teşekkür ediyor. Gelmeyecekler bir daha’ dediler. Ben de ‘Tabanca aldım gelirlerse onları kovalayacağım’ dedim. Bir daha da gelmediler.” “Burası önceden çöpten geçilmiyordu. Fakat biz kendi ellerimizle burayı güzelleştirdik” diyen Osman Kalın’ın komşusu Elmas Altun ise “Şimdi burada sebze yetiştiriyoruz. Osman Kalın ile aynı binada kalıyorduk. 20 yıldır kendisiyle tanışıyoruz. İkimiz el ele bahçe yaptık. Çevrenin güzelleşmesi sonrasında herkes bizi tebrik etti. Şeftali yetiştirmeye başladık. Gelen Almanlara ikram ettik ve Almanlar belki de şeftaliyi ilk kez bizim elimizden yediler” diyor.