Tanıl Küçük, Türk şirketlerinin küresel rekabet mücadelesinde önemli tecrübe ve birikim edindiğini ve küresel rekabet üstünlüğünün en önemli unsurları olan Ar-Ge ve inovasyonun sanayinin yerleşik kavramları arasına girdiğini dile getirdi. Bu olumlu gelişmelerin yanında Ar-Ge ve inovasyonda maalesef henüz arzu edilen noktaya gelinemediğini kaydeden Küçük, ''Yakın dönemde Ar-Ge destekleri konusunda çok olumlu gelişmeler olmakla birlikte Avrupa Birliği'nin son olarak şubat 2012'de yayımladığı Avrupa İnovasyon Değerlemesi Raporu'nda ülkemiz hala son sıralarda yer almakta. Ar-Ge harcamalarının GSYİH'ye oranını, 2013 yılına kadar yüzde 2'ye yükseltmeyi hedeflemiştik. Oysa, TÜİK verilerine göre, 2011 itibarıyla bu oran, yüzde 0,86 seviyelerinde. Bu da 2013'te yüzde 2 hedefini yakalamamızın çok zor hatta imkansız olduğu anlamına gelmekte'' değerlendirmesinde bulundu.
''Üretim kapasitesi artırılmalı, sanayi daha güçlü hale getirilmeli''
11. Sanayi Kongresi'nin temasının 'Bölgesel Üretim, Küresel Güç' olarak belirlenmesindeki amacı, merkeze Türkiye'yi koyan, entegre bir anlayışla, üretim ve dolayısıyla satış kapasitesini tüm bölgeye yaymak, üretim ağını genişletmek olarak açıklayan Küçük, Türkiye'nin taşımacılık, ulaşım ve lojistik merkez vizyonunun hayata geçebilmesi ve sürdürülebilir hale gelmesinin en önemli şartlarından birinin güçlü bir üretim ayağı olduğunu vurguladı. Küçük, ''Ekonomideki üstünlüğünü üretim gücünden alan Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek gibi hedeflerini gerçekleştirebilmek, işsizlik başta olmak üzere, ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek için yapması gereken, üretim kapasitesini daha da artırmak, sanayisini daha da güçlü hale getirmektir'' dedi.
Hal böyleyken rakamların Türkiye sanayisinin kan kaybettiğine işaret ettiğini dile getiren Küçük, ''Sanayimizin GSYİH'miz içinde cari fiyatlarla 1998 yılında yüzde 23,9 olan payı, 2011'de yüzde 16,2'ye geriledi. 2012 yılı 3. çeyrek büyüme verilerindeki oran ise yüzde 14,4'tür. İzleyebildiğimiz kadarıyla, sanayinin GSYİH içindeki payında bu düzeyde bir gerileme bize benzer ülkelerin hiçbirinde görülmemekte'' diye konuştu. Küçük, dünyada 1980'lerden bu yana imalat sanayi katma değerindeki payların değişimine bakıldığında ilginç veriler bulunduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:''Türkiye, 1980'de dünyada imalat sanayi katma değeri en yüksek 15 ekonomi arasında yer almıyor. İlk üçte ABD, Japonya ve Almanya var. 1990'a gelince Türkiye'yi dünyada imalat sanayi katma değeri en yüksek 15 ülke arasında 13. sırada görüyoruz. 2000 yılında ise Türkiye listenin sonuna, 15. sıraya geriliyor. 2010'da ise maalesef son sıradaki yerini de kaybederek liste dışı kalıyor. Bizde durum böyle iken, sanayileşme yoluna beraber çıktığımız Güney Kore'ye bakacak olursak, 1980'de Türkiye gibi Güney Kore de listede yok. Sonraki yıllarda biz listeden düşerken 1990'da 11. sırada olan Güney Kore, 2000'de 8'inci, 2010'da ise 7. sıraya yükseliyor. İmalat sanayi değeri en yüksek 15 ülke arasında 1980'de 7. sırada olan Çin, 2010'da 2. sıraya, 1980'de 15. sırada olan Hindistan ise 2010'da 10. sıraya yükselmişler.''
Küçük, Güney Kore'de Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payının 2000 yılı itibarıyla yüzde 2,30'a ulaştığını, 2010'da ise, yüzde 3,74 ile dünyanın en yüksek oranlarından birine sahip olduğuna dikkati çekti. Türkiye ekonomisindeki olumsuzluklardan birinin de iç tasarrufların yetersizliği olduğunu ifade eden Küçük, 2011'de Türkiye'de iç tasarrufların GSYİH'ye oranının yüzde 14,4 seviyesinde bulunduğu bilgisini verdi. Sanayinin en büyük sorunlarından birinin de uzun vadede ve uygun koşullarda finansman imkanından mahrumiyet olduğunu kaydeden Küçük, daha güçlü bir sanayi için bu sorunun çözülmesinin önemli olduğunu belirtti.
İSO olarak sanayi kuruluşlarının finansman sorununa çözüm üretilmesine katkıda bulunmanın arayışı içinde olduklarını anlatan Küçük, son dönemde sanayi kuruluşlarının sermaye piyasaları başta olmak üzere alternatif finansman imkanlarından yararlanabilmesini sağlamak adına bazı adımlar atıldığını ve İSO olarak, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile sanayi kuruluşlarında halka arzı teşvik edecek ve hızlandıracak ortak çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi.
''Tek başına özel sektörün çabası yeterli olamaz''
Hükümetin Ar-Ge destekleri konusundaki gayretleri ve yaptığı çok önemli çalışmalar olduğunu ifade eden Küçük, ''Ancak, asıl olan uygulamaya geçebilmesidir. Zira uluslararası karşılaştırmalar, yarışmak zorunda olduğumuz veya yarışmayı arzu ettiğimiz dünya için daha fazlasını yapmak zorunda olduğumuzu ve daha hızlı yol almamız gerektiğini söylüyor'' ifadelerini kullandı. Şimdiye kadarki nispi yavaşlıkta özel sektör olarak kendilerinin eksiklerinin de payı olduğunu ifade eden Küçük, ''Sorunların oluşmasında hepimizin payı olduğu gibi, kalıcı çözümlere de, yine ancak hepimizin katkısı ile ulaşılabilir. Fakat tek başına özel sektörün çabası yeterli olamaz. Dönüştürücü, yönlendirici makro politikaları ancak siyasi irade hayata geçirebilir'' dedi.