Türkiye Küresel Rekabetçilik Endeksinde 61. Sırada
Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Başkanı Çetin
Nuhoğlu, Türkiye'nin küresel rekabetçilik endeksinde 61.
sırada yer aldığını, bundan memnun olunmasa da endeksin alt bileşenleri
incelendiğinde, örneğin iç pazar büyüklüğü ve finans piyasalarının
gelişmişliğinde Türkiye'nin oldukça iyi bir konumda olduğunu vurguladı. Nuhoğlu,
SEDEFED ile TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet
Forumu'nun (REF) bu yıl 6. kez düzenlediği ve ''Geleceğin
tasarımında rekabet gücü'' temasının ele alındığı Rekabet
Kongresi'nde yaptığı konuşmada, küresel finans kriziyle birlikte hem
anlayışların farklılaştığını hem de kaynakların ciddi anlamda yer değiştirdiğini
belirtti.
Özellikle Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkelerde krizden çıkış önlemlerinin yerini orta ve uzun vadeli
stratejilerin almaya başladığına işaret eden Nuhoğlu, bundan dolayı şu anda
gelecek tasarımlarına en çok ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğini, ancak
içinde bulunulan küresel ortamın yarattığı olağan dışı belirsizliğin bu
tasarımları yapmayı zorlaştırdığını söyledi. ''Türkiye'nin Küresel Rekabet
Düzeyi Raporu'' ile ülkenin 139 ülke içinde rekabetçilikte nerede olduğunu
ortaya koyduklarının altını çizen Nuhoğlu, ''Türkiye, Küresel Rekabetçilik
Endeksinde 61. sırada. Bu kuşkusuz ki memnun olduğumuz bir sonuç değil. Ancak
endeksin alt bileşenleri incelendiğinde, örneğin iç pazar büyüklüğünde, finans
piyasalarının gelişmişliğinde, Türkiye oldukça iyi bir konumda'' dedi.
Bankalar, sağlamlıkta 53 basamak
atladı
Bankaların sağlamlığında
Türkiye'nin bu yıl 89. sıradan 53 basamak atlayarak 36. sıraya yükseldiğine
dikkati çeken Nuhoğlu, buna karşılık çalışanların etkinlik derecelerini ve
yeterince teşvik edilip edilmediklerini ölçen emek piyasalarının etkinliği
bileşenin de Türkiye'nin 127. sırada yer bulabildiğini kaydetti.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
(TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel ise ''World Economic Forum'un
Küresel Raporu'na göre Türkiye'nin 61. sıradaki yerini son 2 yıldır koruyor
olmasının başarı olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizerek, ''Hep birlikte
daha üst sıralara çıkmak için çalışmamız gerektiğini, bunu başarabileceğimize
olan inancımı vurgulamak isterim. Ama salt bu yaklaşımların ülkeyi ekonomik ve
sosyal olarak uçuramayacağını, rekabet gücümüzü 61. sıradan daha yukarılara
taşıyamayacağını da anlamalı, KOBİ'lerin rekabet gücünü artırmak için çaba
göstermeliyiz'' değerlendirmesi yaptı.
Türkiye'de KOBİ'lerin rekabet gücünü sınırlayan başlıca faktörlerden birinin
nitelikli eleman sıkıntısı olduğuna işaret eden Beysel, Küresel Rekabet
Raporu'nun da Türkiye'de eğitim kalitesinin iyileşmesi gerektiğini vurguladığını
belirtti.
''ABD'li firmalar, Çin
Devletiyle rekabet ediyor''
US Steel
Kamu Politikaları ve Hükümet ile İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Terrence Straub da Çin'in küresel ekonomiye yön veren üretim ve
ihracat politikalarının tüm ülke ekonomileri üzerinde negatif sonuçlar
yarattığını, Çin'in stratejilerinin küresel toparlanmayı yavaşlattığını ifade
etti. Straub, ''ABD ticaret açığının yüzde 80'i Çin'e verilen açıktır. Bu,
sürdürülebilir bir açık değil. Çin'in, serbest piyasa ekonomisinin kurallarına
uyması gerekiyor. Aksi takdirde dünyanın krizi derinleşmeye devam edecek''
yorumunu yaptı. Küresel ticaretin dengeye oturması için ABD'li firmaların Çin
devleti ile değil Çinli firmalarla rekabet etmesi gerektiğini kaydeden Straub,
ancak şu anda firmaların devletle rekabet ettiğini, bu trendin sürdürülebilir
olmadığını söyledi.
''Rekabet gücü
hedefinin gerekleri yerine getirilmeli''
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi
Muharrem Yılmaz ise küresel finansal krizin damgasını vurduğu
son iki yılda liberal ekonomik anlayışın ciddi yaralar aldığını belirterek,
şöyle devam etti:
''Terk edildiğini sandığımız korumacılık uygulamalarının yeniden karşımıza
çıkmasıyla temel paradigma sorgulanır oldu ve ekonomi, iş yaşamı, sosyal yaşam,
siyaset bu paradigma değişikliği sonrasında yeniden şekillenmeye başladı. Bu
ortamı iyi gözlemlemeli, yaşadığımız bu son krizden çıkarken dünyadaki güçlü
ekonomilerin pragmatik yaklaşımlarla ortaya koydukları ve uzun vadede rekabet
ortamını zarara uğratacak uygulamalarına dikkat etmeliyiz. Güncel önceliğimiz,
bu gibi uygulamaları iyi okumak, iyi anlamak ve bunlardan zarar görmemek için
gerekli önlemleri hızla yürürlüğe koymak olmalıdır. Konjonktürel olarak
sağladığımız avantajı kalıcı kılmak için rekabet gücümüzü geliştirme hedefinin
gereklerini kararlı ve hızlı bir şekilde yerine
getirmeliyiz.''