Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Sözcüsü Ferdi Erdoğan, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, su verimliliğinin gelecekte hayati önem kazanacağının altını çizerek suyu kullanırken geleceğe karşı bu sorumluluk ile hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Suyun hayati bir kaynak olmasının yanında ekonomik açıdan da çok önemli bir değer olduğunu vurgulayan Ferdi Erdoğan, şöyle konuştu: “Sürdürülebilir kalkınma için su kaynaklarımızı doğru ve bilinçli kullanmak son derece önemli. Ülkemiz her ne kadar su kaynakları açısından zengin bir ülkeymiş gibi düşünülse de maalesef durum sanıldığı gibi değil. Kullanılabilir su miktarı kişi başına yılda 8 bin ila 10 bin metreküp arasında olan ülkeler su zengini olarak nitelendirilirken 2 bin metreküpün altında olan ülkeler su azlığı çeken, bin metreküpten az olan ülkeler ise su fakiri olarak görülüyor. Ülkemizde ise kişi başına düşen yıllık ortalama su miktarı bin 400 metreküp civarında. Dolayısıyla ülkemiz su azlığı çeken ülkeler arasında yer alıyor. TÜİK verilerine göre 2030’lu yıllara geldiğimizde nüfusumuzun 100 milyon olacağı tahmin ediliyor. Bu durumda 2030’da kişi başına düşen su miktarı yıllık ortalama bin metreküpe kadar inecek. Su kaynaklarımızın verimli ve etkin kullanılması için öncelikle bilinçli kullanım düzeyinin artırılması, bunun için de eğitim ve kapasite kullanımına yönelik geliştirme programlarının düzenlenmesi şart. Altyapı çalışmaları ve inovatif ürün geliştirilmesi de ihtiyaçlara yönelik daha sağlıklı aksiyonlar alınmasına katkı sağlayacaktır.”
Sanayide ve konutlarda fazla su tüketiminin önüne geçmeliyiz
Sanayinin en önemli üretim unsurlarından birinin su olduğunu belirten Ferdi Erdoğan, “Ülkemizin yıllık 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağı bulunmaktadır. Kişi başı su tüketimi yıllık ortalama 1400 metreküp olup; su tüketiminin yüzde 73’ü tarımda, yüzde 16’sı konutlarda kullanılırken sanayiciler olarak suyun yaklaşık yüzde 11’e yakın bir kısmını kullanıyoruz. Sanayi ve konut tüketimi akıllı fabrika, akıllı bina, akıllı şehir uygulamaları ile kaynak kullanımı kontrol altına alınabilir. Dünyada her hafta 1 milyon insanın kentlere göç ettiğini düşünürsek; su kaynaklarını korumamız gerektiği için değil, gelecekte uğruna savaşlar yapmamak için kıymetini bilmeliyiz. Paralel olarak, tarımda kullanılan yüzde 75’i salma usulünün yani diğer adıyla vahşi sulamanın yerine damlama sulama modelini hızlıca tesis etmeliyiz. Bu noktada bize son derece önemli görevler düşüyor. İnşaat sektöründe ve inşaat malzemesi üretim sürecinde su verimliliğinin sağlanması için sadece binalarda değil, inşaat öncesi üretim aşamasında ve inşaat safhasında da gerekli tedbirler alınmalı” diye konuştu.
Konutlarda da su tüketim stratejileri geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ferdi Erdoğan, suyun verimli kullanımı için önerilerini şöyle sıraladı:
“Avrupa Birliği ülkeleri vizyonlarında konutları ‘Pasif Ev' limitlerine indirmeyi hedefliyor. Konu sadece enerji tüketimini azaltmak ve konutta enerji üretimini sağlamak ile sınırlı değil, su tüketimi, atık su yönetimi, gri su kullanımı, yağmur suyu kullanımı dahil birçok alanda bilinçli ve verimli kaynak yönetimi gerekiyor. Dolayısıyla su yönetiminde doğru planlama ile atık suların geri kazanımı konusunda gerekli Ar-Ge çalışmaları yapmalıyız. Evlerimizde kullandığımız şebeke suyunun kimyasallarla birlikte kirlenmesiyle ortaya çıkan gri su, evsel atık suyunun yüzde 75’ini oluşturuyor.
Gri suyun yeniden kullanımının yaygınlaşması büyük önem taşıyor. Banyodan çıkan gri suyun çok uzun yıllardır bahçe sulama işlerinde kullanıldığını biliyoruz. Fakat yine de gri suyun kullanılmadan önce arıtılması gerekiyor. Verimliliğe katkı sağlarken, bitki ve toprağa zarar vererek doğal dengeyi de bozmamalıyız.
Gri suyun diğer bir kullanım alanı da banyodaki lavabo ve çamaşır makinelerinden çıkan gri suların atık su hattına bağlanmadan direkt rezervuarlarda kullanımı. Gri su kullanımı, su kaynaklarının korunması ve tasarruf sağlanması yolunda önemli bir kalemi oluşturuyor.
Yağmur sularının da kanalizasyona verilmeyerek, sarnıçlar vasıtasıyla toplanıp basit bir arıtma işlemi sonrası değerlendirilmesi de kaynakların verimli kullanımı açısından son derece önemli.
Aynı zamanda su tesisatı kayıpları, damlatan vanalar ile musluklar ve boşa akan sular da ciddi oranda su israfına neden oluyor. Bu israfın önüne geçilmediği takdirde, 2030 yılına kadar 700 milyon insan su kıtlığı sebebiyle yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalabilir ve kaynak olarak gördüğümüz göllerimiz damlaya damlaya kuruyabilir…”