Türkiye için Yeşil Gelecek Öngörüleri: İşbirliği Şart
EKODesign 09’un kapanış
oturumu olan ‘Türkiye için Yeşil Gelecek Öngörüleri’ panelinde
konuşan kamu kurumları ve üniversite temsilcileri, ‘yeşil bir Türkiye’ için
öngörülerini paylaştılar. Enerji ve inşaat sektörlerinin daha fazla işbirliği
yapması gerektiğini söyleyen konuşmacılar, bu işbirliğinden doğacak fırsatların
çokluğuna vurgu yaptılar. Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) Yönetim Kurulu Başkanı
Doğan Hasol’un moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Çevre Verimlilik ve Teknoloji Dairesi Başkanı
Hayati Çetin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Enerji Birimi
Yöneticisi Yusuf Yıldız, TOKİ Strateji Geliştirme Daire Başkanı
B. Gül Deliktaş, ODTÜ MATPUM Enerji ve Çevre Danışmanı
Arif Kunar, İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Orhan Hacıhasanoğlu’ydu.
Hayati Çetin: İki sektör güçlerini birleştirmeli
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Çevre Verimlilik ve Teknoloji Dairesi
Başkanı Hayati Çetin, dünya genelinde enerji harcamaları için
2030 yılına kadar 22 trilyon Dolar, Türkiye'de ise 2020 yılına kadar 100 milyar
Dolar ayrılmasının beklendiğine dikkat çekti. İki sektörün birlikte çalışmasının
faydalarının tahmin edilemeyecek kadar çok olduğunu belirten Hayati Çetin, ancak
özellikle son yıllarda hem kamu hem de özel sektörün konut yatırımlarında ciddi
bir artış gözlenmesine rağmen sektörler arasındaki mesafenin kapatılamadığını
söyledi. Çetin, Türkiye'nin enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olduğuna ve bu
nedenle öz kaynaklarına yönelmesinin hayati önemine değinerek, şöyle konuştu:
"2020 yılında kentlerde birincil enerji ve elektrik ihtiyacı bugüne göre
yüzde 150 daha fazla olacak. Türkiye şu an 41 bin 800 mw kurulu güce sahip ve
bunun önemli bir bölümünü termik santraller oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde de
onlarcasının inşaa edilmesi bekleniyor. Bütün akarsular, küçük hidroelektrik
santralleri kurulumu için lisanslanmış ya da lisanslama aşamasında. Bu gücün
doğru işletilebilmesi için iki sektör arasında işbirliği sağlanmalı".
Çetin'in önerileri ise şöyle:
- Enerji ve konut sektörleri geleceğe yönelik politika, strateji, hedef ve
projeksiyonlarını birbirleriyle önceden paylaşmalı, - Birbirlerini
destekleyecek ortak alanlar önceden belirlenmeli, - Konut sektörü, enerji
tüketerek refahı artıran teknoloji ve uygulamalardan ziyade enerjiyi verimli
kullanan, kendi enerjisini üreten yaşam alanları oluşturmaya yönelik
teknolojilere ve uygulamalara öncelik vermeli, - Bölgesel ısıtma - soğutma,
jeotermal, güneş enerjisi ve biyokütle, yaşam alanları planlamasında dikkate
alınmalı.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Enerji Birimi Yöneticisi Yüksek Makine
Mühendisi Yusuf Yıldız, Türkiye'deki bina stoğunun niteliksiz
yapısı üzerinde durarak, büyük çaplı kentsel dönüşüm projelerinin hayata
geçirilmesi gerektiğini anlattı. Kentsel Gelişim Şurası'ndan ve Bakanlığın
bugüne kadar gerçekleştirdiği çeşitli uygulamalardan bahseden Yusuf Yıldız,
EKODesing toplantısının gördüğü ilgiye göndermede bulunarak "Ülkemizde bilgi
birikimini paylaşacak platform ihtiyacı olduğu ortadadır" dedi.
Gül Deliktaş: Yeşil kentler sadece tasarımın konusu
olmamalı
TOKİ Strateji Geliştirme Daire Başkanı Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı
B. Gül Deliktaş ise kentlerde oluşacak yığılmanın yaratacağı
çarpık yapılaşmanın önlenebilmesi için düzenli ve planlı yerleşimlerin önemine
vurgu yaparak, "Yeşil kentlerin kurulması yalnızca tasarım konusu olmamalı" diye
konuştu. Son yıllarda çıkan yönetmelikleri anımsatan B. Gül Deliktaş, yasal
anlamda özendirici gelişmeler olduğunu; uygulamaların yaygınlaştırılabilmesi
için örnek eko-kentlerin oluşturulması gerektiğini belirtti. Deliktaş, "Mevcut
kaynakları kullanma alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz" derken, alınabilecek
önlemlerin ertelenmemesinin öneminin altını çizdi. Rekreasyon ve sosyal donatı
alanlarının toplu konutlarda yaşamı cazip kıldığını savunan, ancak yalnız konut
alanlarının planlamasının yeterli olmadığını dile getiren Deliktaş, sonuç almak
için iş ve yatırım bölgelerinin belirlenmesinde de doğru planlama yapılmasının
önemine değindi.
Deliktaş, TOKİ'nin 2008 yılında 'nitelik artışı' başlıklı bir açılım
yaptığına değinerek, şöyle devam etti.
"ODTÜ Mimarlık Araştırma Tasarım Planlama Uygulama Merkezi (MATPUM) ile toplu
konut alanlarında kentsel çevresel standartları oluşturmak için 'İnsan - Çevre
İlişkileri Verilerinin Derlenme Yöntemlerinin Geliştirilmesi Araştırma
Çalışması'nı gerçekleştirdik. Çalışma ile konut yerleşimlerinin ekolojik
ortamlar ve kuşaklar yapılarak oluşturulması, yerleşim alanlarında doğal
ekolojinin tahrip edilmeden yapılaşmaya gidilmesi, kaybedilen doğal su
kaynaklarının yeniden kazanılması, enerji hassasiyetine yerleşim tasarımından
başlayarak kazanım sağlanması hedeflendi".
Deliktaş, TOKİ'nin Kayabaşı konutları için açtığı mimari tasarım fikir
yarışmasını da anımsatarak, "TOKİ tarafından üretilen konutlardan oluşan pazarın
hacmi düşünüldüğünde, alınacak en temel ve basit önlemlerin bile çok büyük
etkiler oluşturacağı açık" diye konuştu.
Arif Kunar: Kamu öncülük etmeli
ODTÜ MATPUM Enerji ve Çevre Danışmanı Arif Kunar, binaların
yeniden pasif enerji modeline göre yapılmasının ön koşul olması gerektiğini
söyledi. "Mimari olarak binalarda maksimum pasif ısıtma, soğutma, havalandırma,
aydınlatma sağlanmalı; kalan az miktardaki enerji için de yenilenebilir enerji
kullanımına göre tasarım yapılmalı" diyen Arif Kunar, örnek olarak ODTÜ MATPUM
binasını, yine ODTÜ'nün yapılmakta olan Kızılay Ar-Ge Merkezi TÜKAM'ı ve OSTİM
Yeşil Bina projesini gösterdi. Talep olmadığı için özel sektörün ekolojik
uygulamalar konusunda çekimser olmasının normal olduğunu belirten Kunar, kamu
kurumlarının öncü olması gerektiğini dile getirdi.
Panelin son konuşmacısı olan İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Orhan Hacıhasanoğlu da ekolojik tasarım / mimari konularında İTÜ'de
geçmişten bugüne yapılan çalışmaları özetledi.