Buyrun size gündelik hayatımızın tam da göbeğinde yer alan, fakat hiç
bilmediğimiz, tartışmadığımız bir sorun! NTV Tarih dergisinin
son sayısında Harem-Cankurtaran arasında yapılacak tüp
geçit hakkında çarpıcı bir habere rastladım. “Avrasya Tüneli tarihi
karartacak ” başlıklı yazıda, tüp geçitin tarihi Yarımada’ya geri
dönüşü olmayan zararlar vereceği yer alıyor.
Sorun sadece tarihi yapılar ve tahrip edilecek antik limanlardan ibaret
değil. Bu konuda Türk insanı kadar duyarsız ikinci bir millet zaten yok! Habere
göre 2 bin 500 ağaç kesilecek, halkın hafta sonları kullandığı park alanlarının
yüzde 20’si yok olacak. Sahil yolu otoyola dönüşecek, çünkü genişletilmek
zorunda. Bazı yerlerde deniz doldurulacak, özellikle Samatya ve Yedikule’deki
mimari kalıntılar otoyollar arasına sıkışacak.
15 metrelik bacalar
Şimdiye kadar pek gündeme gelmeyen bir diğer konu da havalandırma bacaları.
Tüp geçitteki karbonmonoksiti temizleyecek en az iki bacanın inşası
gerekiyormuş. Çevre ve Sosyal Etkinlik Raporu’na göre bu bacalar 5 metre
yüksekliğinde yapılacak diye yer alsa da NTV Tarih’e göre benzer örnekleri 15
metreyi buluyor.
Avrupa ve Asya yakasına dikilecek iki adet çirkin baca düşünün. Bu bacalar
sadece görüntüyü bozmakla kalmayacak, havamızı da kirletecek.
İşin daha sofistike kısmına gelelim. Aynı raporda, karayolu çıkış noktası
olan Cankurtaran’dan Kazlıçeşme’ye kadar olan bölge arkeolojik açıdan
da incelenmiş: İnşaat güzergahında Bukeleon Sarayı ve Limanı,
Eleutherious-Kaisarios Limanı, Theodosius Limanı, Kontoskalion
Limanı, Yedikule ve Mermerkule gibi arkeolojik alanlara rağmen “İnşaata
engel olacak tarihi eser bulunamamıştır” deniyor!
Yeter ki trafik rahatlasın
Şu anda Avrupa-Asya geçişleri iki köprüyle yapılıyor. Buna Marmaray raylı
sistemi eklenecek. Sırada, tartışması bir haftayla sınırlı kalan, Boğaz’a üçüncü
köprü ve Avrasya Tüneli projesi var. Bu beş sistem tamamlandığında trafik önemli
ölçüde rahatlayacak, ona şüphe yok. Peki sadece bu ülkenin değil, dünyanın en
büyük değerlerinden biri olan tarihi yarımadaya verilen zararın telafisi olacak
mı? Her yıl daha fazla turist ağırlayan İstanbul’da, pazarlamanın en önemli
parçası olan bölgeyi tüp geçitle bağlamak, bize ne katacak, ne götürecek?
“2010 Avrupa Kültür Başkenti” İstanbul, bu yıl Dünya Mirası listesinden
çıkarılmayı yine kılpayı atlattı. Ama bu gidişle bir dahaki sefere
yırtamayacağız. Bakalım o zaman bunun hesabını kimler, nasıl verecek?