Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan ve resmi kazıları 150 yıl önce başlayan, pek çok arkeolojik keşfin yapıldığı Troya'da çalışmalar sürüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izni, Türk Tarih Kurumunun desteği ve ana sponsor İÇDAŞ AŞ'nin sağladığı imkanlarla yürütülen kazılarda bulunan fırın kalıntısı, bölgedeki Anadolu kültürüne ait izlere ilişkin arkeologlara önemli ipuçları verdi.
Kazı Heyeti Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu sene kazılarda pek çok ilginç buluntuyla karşılaştıklarını söyledi.
Aslan, özellikle Alman arkeolog Prof. Manfred Osman Korfmann dönemi kazılarında Troya'nın Anadolu kültürünün bir uzantısı olduğunun mimari ve çanak çömlek gibi buluntulardan anlaşıldığını aktardı.
Son Tunç Çağı olarak tanımladıkları Homeros Troyası'nda kentin güney girişinin hemen önündeki alanda 5 yıldır kazı yaptıklarını belirten Aslan, "Ana kayanın hemen üzerinde, milattan önce 1700'lere tarihlediğimiz döneme ait kubbeli fırın karşımıza çıktı. Bu fırının ilginçliği, 3 bin 700 yıllık bir tarihi geçmişinin söz konusu olması." dedi.
Aslan, bir Anadolu geleneği olan bu kubbeli fırına ait kalıntının, Troya'da bugüne kadar bulunan emsalleri arasında en büyüğü olduğunu dile getirdi.
"Troya, Anadolu'dur"
Prof. Dr. Rüstem Aslan, kubbeli fırın kalıntısının Troya için çok önemli bir veri olduğunu vurguladı.
Kalıntının "Troya 6" ve "Troya 7" olarak adlandırdıkları, Troya Savaşı ile ilişkilendirilen dönemin hemen önünde yer aldığını aktaran Aslan, şu ifadeleri kullandı:
"Önceki yıllarda Prof. Korfmann, Troya'yı bir Anadolu kültürü olarak tanımlamıştı. Bunun çıkış noktası ise hem mimari yapı hem de burada kubbeli fırınların ortaya çıkmasıydı. Biz de Troya'daki yerleşim tarihinde ve ilk kez Anadolu'da yoğun bir şekilde görülen kubbeli fırınların bizim 'Troya 4' ve 'Troya 5' olarak tanımladığımız milattan önce 2000'lerde karşımıza çıktığını görüyoruz. Bundan sonra da Anadolu'daki bu gelenek hem mimaride Troya'da kendini gösteriyor hem de Korfmann'ın bu buluntuların yoğun şekilde çıkması sonrasında bu dönemi ve bundan sonraki dönemi Troya, Anadolu kültürü olarak tanımlamasıyla eşleşiyor."
Aslan, Troya'nın Anadolu kültürü olarak tanımladıkları döneminde yoğun bir şekilde ve kalenin hemen dışında pişirme ve yeme geleneklerinin değiştiğini, bunun mimariyle beraber karşılarına çıktığını gördüklerini anlattı.
Fırın kalıntısının Troya için önemine işaret eden Aslan, şöyle konuştu:
"Bu yılki kazılarda ilk kez bu kadar büyük bir kubbeli fırının kalıntılarıyla karşı karşıyayız. Korfmann'ın kazılarında yaptığı 'Troya, Anadolu'dur.' tanımlaması konusunda sonraki 20 yıllık kazılarda bu konu üzerinde yoğun şekilde durulmuştu. Troya, bir Anadolu kültürüdür, Tunç Çağı ve sonrasında Anadolu kültürünün özellikleriyle şekillenmiştir. Bizim buradaki buluntumuz gerçekten çok önemli. Önümüzdeki yıllarda da burayı genişleterek bunun mimari boyutlarını görmek için kazı yapacağız ama buradaki kazı sonuçları Troya'nın bir Anadolu kültürü olduğunu açıkça ispatlıyor. Yaklaşık 3 bin 700 yıllık bir kubbeli fırın geleneğinden bahsediyoruz. Buradaki diğer buluntularla beraber bizim son Tunç Çağı ya da Orta Tunç çağı olarak tanımladığımız arkeolojik dönemin başlarına tarihleyebiliyoruz."