"Trakya'nın Toprakları Talan Edilip Enerji Lobisine Açılıyor"



Sol.org.tr'den Yusuf Yavuz'un haberine göre, Plansız sanayileşme ve kentleşmenin kurbanı olan Trakya Bölgesi’ndeki çevresel ve kentsel çarpıklığı yakından izleyen ve bu konuda açtığı davalarla bilinen Edirne Barosu avukatlarından Bülent Kaçar, revize edilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanan Trakya Bölge Planı’na ilişkin yaptığı değerlendirmede, planın bölgenin üzerinde bulunduğu Ganos Fay Hattı’nın aktif olduğunu gözetmediğine işaret ederek, “birinci sınıf verimli tarım alanlarının ve üstelik deprem kuşağının üzerine termik santraller kurmayı planlamak adeta Trakya’yı toptan yok oluşa götürmek demektir” dedi.

Trakya Bölge Planı onaylandı

Türkiye’nin en verimli tarım topraklarına sahip olan Trakya Bölgesi uzun yıllardır ağırlıklı olarak sanayi kaynaklı kirlilikle boğuşuyor. Ergene Nehri ve havzası bu kirlilikten en çok etkilenen alanların başında geliyor. 1/100 bin ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planında (Trakya Bölge Planı) yapılan değişikliğin, 5 Haziran 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandığını belirten avukat Bülent Kaçar, bölge planında yapılan değişikliğin aynısının, 1/25 bin ölçekli Tekirdağ İl Çevre Düzeni Planında da gerçekleştirildiğini kaydetti.

‘İktidar kendi bölge planını onayladı"

Her iki plandaki değişiklikleri hukuksal ve kamusal açıdan incelemeden önce planlama çalışmalarının geçmişine ilişkin bilgiler veren Kaçar, “2004 yılında Bakanlıkça onaylanıp yürürlüğe giren, çevre korumacı özelliğiyle sermaye ve iktidar çevrelerine güven vermeyen, Trakya Üniversitesinin hazırladığı bölge planı; ardı ardına yapılan değişikliklerle ana eksenine dokunulamayınca, 2009 yılında birçok kesimin haklı ve gerekçeli itirazlarına rağmen siyasi iktidar kendi bölge planını onaylamıştır” diye konuştu.

Siyasi iktidarın Trakya Bölge Planına karşı Danıştay 6. Dairesinde iptal davaları açıldığını anımsatan Kaçar, bu davalarda Trakya Bölgesi’nin tamamını doğaya ve hukuka aykırı planlayan, geleceğimize kasteden, yaşamsal karar ve notlar içeren, 1/100 bin ölçekli ‘Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı’nın 26 önemli maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğini kaydetti.

"Değişiklik, hukukun ve kamu yararının katlidir"

Danıştay’ca yürütmeyi durdurma kararına esas alınan 217 sayfalık bilirkişi raporunun, planın hukuka bütünüyle aykırı olduğunu açıkça ve ayrıntılı bilimsel açıklamalarla ortaya koyduğuna dikkat çeken avukat Bülent Kaçar, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Anayasanın 125. Maddesi ve ‘Hukukun Üstünlüğü’ ilkesi gereği yürütmeyi durdurma kararlarını uygulayan işlemler yapmak yerine gerek ana plana gerekse de Danıştay kararına aykırı plan değişikliği yaparak hukuka ve kamu yararına aykırı işlem ve karar tesis etmiştir. Zaten hukuka aykırı olduğu Danıştay kararıyla tescilli bir planda yine hukuka aykırı değişiklikler yapmak hukukun ve kamu yararının katlidir” görüşünü dile getirdi.

"Her belge için 'çevre düzeni planı' olamaz"

Ülkemizde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı doğrultusunda, doğal kaynakların korunmasının sağlanması, çevrenin korunması; kirliliğin, çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşmenin önlenmesi için koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin belirlendiği içerik ve şekilde “Çevre Düzeni Planları’nın” hazırlanması gerektiğinin altını çizen Kaçar, adına plan denilen her belge “Çevre Düzeni Planı” olamayacağını dile getirdi.

"Trakya'nın toprakları talan edilip enerji lobisine açılıyor"

Gerek 2009 Plan notlarında gerekse 2013 Plan değişikliğinde esas alınan Çevre Koruma değil ‘neye mal olursa olsun kalkınma anlayışı’ olduğunu söyleyen Kaçar, planda ifade edilen ‘küresel ölçek’ ve ‘küresel ekonomi’ saptamalarıyla amaçlananın Trakya’nın doğasını, topraklarının tüm mevcut değer ve doğal varlıklarını talan edilip küresel sermaye hareketlerine ve ‘enerji lobisi’ne açılması olduğunu ileri sürdü.

"Çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlar artacak"

Adı ‘Çevre Düzeni Planı’ olan ancak çevreyi koruma bir yana bölge çevresinin geri döndürülemeyecek derecede bozulmasına neden olabileceğini ileri sürdüğü Trakya Bölge Çevre Düzeni Planı’ndaki 26 maddenin yürütülmesinin Danıştay tarafından durdurulduğunu bir kez daha anımsatan Kaçar, planda bu haliyle değişiklikler yapılıp uygulanmasının çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararın daha çok artmasına neden olacağı uyarısında bulundu.

"Görüş alınmadı"

Plan değişikliği yapılırken, ilgili kurullardan sit alanlarının ve kültür ve tabiat varlıklarının plan değişikliğinin öngördüğü yatırım, faaliyet ve işletmelerden dolayı zarar görüp görmeyeceğine dair görüş alınmadığı gibi devletin onayladığı uluslararası sözleşmelerin öngördüğü halkın katılımı ilkesinin de göz ardı edilerek halkın bilgilendirilmesi ve sürece katılımının gerçekleştirilmediğine değinen Kaçar, kapsamlı değerlendirmesinde ayrıca şu görüşlere yer verdi:

"Nükleer ve termik santraller değişiklikle hüküm altına alındı"

“Plan değişikliği ile kurulmasına yasal zemin hazırlanan Marmara Ereğlisi, Şarköy, Malkara ve yakın gelecekte gündeme gelmesi muhtemel Kıyıköy ve İğneada Termik Santralleri, İğneada Nükleer Santrali, halk sağlığı ve doğa açısından son derece tehlikeli faaliyetlerdir. Gerek 2004 üniversite bölge planında gerekse 2009 bakanlık bölge planında yer almayan termik santrallerin plan değişikliği ile hüküm altına alınması bölge çevre düzeni planının vizyonunu ve amacını esastan değişikliğe uğratan, planı çevre korumacılıktan çıkaran bir işlemdir.

"Hastalık ve ölümlere yol açıyor"

Termik santrallerin atmosfere saldığı SO2 ve NOx gazları asit yağmurlarının oluşumundan birinci derecede sorumludurlar. Hiçbir filtre termik santrallerin NOx, CO, O3 gibi atıklarını filtre etmez. Sonuç olarak; termik santraller, sağlığı zedeleyen, çevrenin sağlığı destekleyişini engelleyen, hastalık ve ölümlere yol açan yapılardır.

"Üzüm bağları ve zeytinlikleri mahvedecek"

Plan değişikliği işlemi ile Malkara ve Şarköy’de kurulacak olan termik santraller resmi ‘mavi bayrak’ işaretini hak eden Şarköy’ü, Marmara Denizi’ni; saklı cennet kabul edilen, resmi koruma altındaki doğal varlık Uçmakdere’yi, SİT Alanı ilan edilen koruma altındaki Şarköy Gaziköy’ü; binlerce dönüm üzüm bağlarını ve zeytinlikleri mahvedecektir. Bunun sonucunda bölge turizmi yok olacak; Trakya Bölgesi’nde canlı yaşamında çok ciddi sağlık sorunları, hava, toprak ve su kirliliği de meydana gelecektir.

"Plan hazırlayıcıları Saros ÖÇK bölgesini unuttu!"

Söz konusu plan değişikliği sonunda kurulacak termik santraller çok yakınındaki Saros Körfezi’ni, Koru Dağı’nı, ormanları, bölgedeki verimli tarım alanlarını, yerleşim alanlarını, bölge turizmini, doğa sporlarını da ciddi şekilde etkileyecektir. Plan hazırlayıcılarının unuttuğu (!) Saros Körfezi’nin 2010 yılında Bakanlar Kurulunca ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan edildiğidir. Bakanlığın açıklamasına göre, Saros Körfezi, 144 çeşit balık, 78 tür deniz bitkisi ve 34 tür süngere ev sahipliği yapan, (son dönemlerde Ergene Nehri’nin kirletilmiş sularının akması sonucu körfezde büyük tahribat oluşmuştur ) su altı zenginlikleri ile dolu ve bunun sağladığı zenginlikleri ile ilgilenenler için oldukça önemli bir bölgedir. Saros Körfezi’nde karmaşık girdaplar çizen akıntılar görülür. Bu akıntılar nedeniyle de kendi kendini temizleyen bir körfez konumundadır. Dünya’da kendi kendini temizleyerek temiz kalan beş körfezden biri olduğu ileri sürülür. Suların yüksek oksijen içeriği ve körfeze dökülen akarsuların getirdiği bol besin tuzları nedeniyle tür bakımından zengindir.

"Toptan yok oluş demek"

Plan değişikliği işleminde bölgedeki güçlü deprem olasılığı, bölgenin üzerinde bulunduğu ‘Ganos Fay Hattının’ aktif olduğu hiç gözetilmemiştir. Dünyada sayılı birinci sınıf verimli tarım alanlarının ve üstelik deprem kuşağının üzerine termik santraller kurmayı planlamak adeta Trakya’yı toptan yok oluşa götürmek demektir.

Önceki Çevre Bakanlığı ÇED ve Planlama genel müdürü Fevzi İşbilir’ in Edirne DSİ plan hazırlık ve vizyon toplantısında belirttiği gibi ‘Trakya’da yerin üstü yerin altından daha değerlidir.’ Bu sebeple dünyanın ve Türkiye’nin en verimli ve 1. Sınıf tarım arazilerinin olduğu üç tarafı üç ayrı denizle çevrili Trakya’mızın herhangi bir noktasına termik santral kurulmasına, enerji üretim ve depolama tesislerine hukuki zemin sağlayacak her planlama işlemi kamu yararına, halk sağlığına, doğal yaşama ve elbette hukuka açıkça aykırıdır.

"Acilen iptal edilmeli"

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, öncelikle Trakya’da yaşayanlara ve Danıştay kararına rağmen onayladığı bu plan değişikliğini acilen iptal etmelidir. Ancak asıl olarak Bakanlık 2009 Çevre Düzeni Planını tümden yürürlükten kaldırarak, halkın gerçek katılımı ile halkın söz ve karar sahibi olduğu; çevre korumacı yeni bir çevre düzeni planını üniversiteler ve TMMOB paydaşlığıyla yapılmasını hedeflemelidir. Çünkü aslolan bölge planlamasının kamu yararına uygun, bilimsel doğrultuda, hukuka uygun yapılmasıdır.”