Trakya'nın 'Planlı' Geleceği

Lüleburgaz'da 25 Şubat günü bir panel yapıldı. 10 Mart'ta da Edirne'de bir panel yapılacak. Konu ayni: Trakya'nın geleceği, hem de "planlı" geleceği.

Uluslararası sermayeye gül bahçesi olması istenen İstanbul, on yıllardır altına sorunlarını süpürdüğü halıyı altından çekmek ve başka yerlere sermek istemektedir. Göçü önleyici tedbirleri almayan / alamayan merkezi hükümet, İstanbul'un sorunlarını Marmara Bölgesi'ne yayarak, kırk-elli yıl daha ötelemeyi düşünmektedir.

İstanbul planlanıyor
İstanbul, artık planlanıyor. Bu plan kapsamında geleceğin İstanbul'u kurgulanacak. İstanbul planlanırken doğal olarak çevresi ile birlikte planlanacak. Bu amaçla tüm yasal altyapı oluşturulmuş durumda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) bu planı yapmaya başlamış durumda. Planlama yapılırken, planı dayatan ve bu coğrafyadaki getiriyi paylaşacak olan herkesin söz hakkı olmalı. Ama bu coğrafyanın köyünde, beldesinde, ilçesinde, kentinde yaşayanların söz hakkı yok.

Bizim planlarımızda insan ve doğa önde tutulurken, İMP planında ucuz emek, doğayı bedelsiz sömürebilmek, üretimi en kısa yoldan pazarlara sürebilmek, İstanbul'un çer-çöpünü bölgeye yaymak gibi düşünceler var. Trakyalılar olarak, İMP bizim de konumuzdur ve gündemimizdedir.

Neyi planlayacak İMP? İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TRAKAB ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından imzalanan protokolün başlığı bile neyin planlanacağını gösteriyor: "Çevre ve Orman Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Trakya Kalkınma Birliği Arasında 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası, İstanbul İl Çevre Düzeni, Kocaeli İl Çevre Düzeni ve Sakarya, Düzce, Yalova ve Bilecik Çevre Düzeni Planlarının Uyumlaştırılması ile Trakya Alt Bölgesi (Edirne-Kırklareli-Tekir-dağ İlleri) 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planlarının Üretilmesine İlişkin Ortak Hizmet Protokolü".

İMP sorumluları yaptıklarını savunurken bu planlama ile çevresel sürdürülebilirlik temelinde bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılacağını, İstanbul'un bölgesine rahatsızlık veren değil, kendi olanaklarını bölgesel yararlanmaya sunan bir metropol olacağını ve bölgenin ulaşım altyapısının, dengeli yer seçimleri ve yeni yatırımlarla geliştirileceğini söylüyor.

2007 yılı sonuna kadar bitireceklerini söyledikleri planları kamuoyuna anlatmak için 120 dolayında toplantı yapmayı düşünüyorlar. Bu toplantılarda bölgede yaşayanların düşüncelerini de alacaklarını söylüyorlar. Toplantılar toplumun "gazını alma", tepkiyi kırma ve demokratik görünme amacından başka bir şey değil.

İMP ile yeniden planlanması düşünülen Trakya Bölgesi için hayati önem taşıyan Trakya Alt Bölgesi-Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı'nın hazırlanmasına başta Trakya Üniversitesi olmak üzere, birçok kurum katkıda bulunmuştur. Trakya'nın tümünü kapsayan bu planı yapan Trakya Üniversitesi, aynı zamanda müellifi de olduğu planın arkasında olduğunu vurgulamıştır.

Planın uygulama hükümlerinin 8. maddesi ile denetim görevi verilen üç kurumdan biri olan Trakya Üniversitesi'nin bu konudaki hassasiyetinin hukuksal dayanağı da bulunmaktadır. Bu madde "Bu konudaki işlemler, Çevre ve Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Trakya Üniversitesi'nce izlenecek olup anılan plan notları, ilgili mevzuata uyulmadığının tespit edilmesi halinde sorumlular hakkında yasal işlem yapılacaktır" hükmünü içermektedir.

Bu planın koruyucusu ve uygulayıcısı olarak 2005 yılında Trakya Kalkınma Birliği (TRAKAB) kurulmuştur. Tüzüğün 5. maddesi şöyledir: "Hava, su ve toprak kirliliğini önleyip bunları oluşturan sebepleri ortadan kaldırır. Bölgede bulunan diğer doğal kaynakları ve değerleri koruyucu önlemleri alır. Erozyon ve her türlü toprak kaybını önler, ekolojik dengeyi korur, ekonomik amaçlı ağaçlandırma ve mera ıslahı yapar. Tarihi, doğal ve kültürel değerleri koruma adına eski eserleri restore ederek işlev verir, el sanatlarını geliştirir. Eko tarımı geliştirir, organik gıda üretimini destekler".

Neler oluyor?
Trakya, bilim insanları ve sivil toplumun işbirliği ile Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı adıyla planlandı. Bu plan insandan ve doğadan yanadır. Ama sanayileşmeye karşı değildir. Bakanlığın onayladığı bu plan, yine bakanlık tarafından bozulmuştur. Kırklareli'nde, dünya tarafından koruma altına alınan İğneada Longos Ormanlarını da etkileyecek olan çimento fabrikası kurulabilmiştir. TRAKAB bu bozulmalar karşısında sessiz kalmıştır. Oysa hukuken fabrikayı durdurabilir ve yeni yer önerileri sunabilirdi. TRAKAB içinde planın yapılması aşamasındaki sivil toplumun olmaması bir eksiklik olarak kendini göstermiştir.

TRAKAB, yapması gereken planları protokol ile İMP'na devretmiştir. İstanbul için yaptığı plan yargıda olan İMP'nin Trakya için yapacağı plan, bölge çıkarlarından çok İstanbul'un çıkarlarını öne çıkaracak ve Trakya'yı İstanbul'un kenar mahallesi haline getirecektir.

Oysa Trakya tükenme noktasına gelmiştir. Bu bölgeye insan göçünün engellenmesi için gerekli önlemlerin alınması ve "kapalı bölge" ilan edilmesi gerekmektedir. Trakya'da daha fazla nüfusa yetecek su yoktur. Elde kalan verimli toprakları, İstanbul'u kurtaracak boş araziler olarak görmek hatadır.

Yörelerimizi planlı bir kalkınma ile geliştirerek göçü önlemek yerine, artan İstanbul nüfusunu bölgeye aktarma arayışlarına girilmesi, Trakyalıları düşündürüyor. Yıllardır sürdürülen dengesiz kalkınma yüzünden, Türkiye'nin yüzde 3'ünü kapsayan bir alanda ülke nüfusunun yüzde 20'si yaşarken, bu oranı daha da artıracak politikalara öncelikle planlamacıların karşı koyması gerekiyor.

Neler yapılmalı?
İMP plancılarının mantığı bugünkü düzensizliği evrensel egemenlere teslim etmek, İstanbul'un sorunlarını en aza indirerek bunu Marmara Bölgesine ve özellikle Trakya'ya yaymaktan öte bir şey değildir.

EHÇDP'nın müellifi olan Trakya Üniversitesi, bu plana sahip çıkmaktadır ve çıkmak zorundadır. Ancak üniversite tek başına yetmez. Bilim insanlarını desteklemesi gereken sivil toplumdur, Trakya halkıdır. "Dayatılan değil, hak ettiğimiz çevrede yaşamak istiyoruz" düşüncesinde birleşmek zorundayız.

2007 yılı sonuna kadar bitirilmesi düşünülen ve daha sonra il genel meclislerine gelecek olan planların olumsuz yanlarının kabul edilmemesi bizlerin uğraşına bağlıdır. Yeniden planlamada bölge halkının söz hakkını kullanması ve geleceğini şekillendirecek olan bu düzenlemede kendinden yana oluşumları yaratabilmesi elindedir.

Ziya GÖKERKÜÇÜK / Edirne Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi