Trakyalı Romanlar'dan Şehircilik Dersi!



Oktay Ekinci bugün yazdığı "Ezber bozuyorlar" isimli köşe yazısında Çorlu'da yaşayan romanların kentsel dönüşüm kapsamında tek katlı bahçeli ev isteklerine yer vererek, "Roman kardeşlerimizin rahat “yaşamları”nı sürdürme isteklerini; dahası asıl sağlıksız yapıların apartmanlar olduğu gerçeğini açıkça belirterek bugünkü kentsel dönüşümü zarifçe sorgulamalarını acaba nasıl kutlayabiliriz?" diye soruyor.

Kentsel dönüşüm denince akla sadece “yıkılan yapıların yerine daha yüksek apartmanlar inşa etmek”olduğunu belirten Ekinci, yeni binalar için gerekli kaynağın “daha çok daire pazarlaması”yla sağlanması hedeflendiğini ifade ediyor.

 

İşte Ekinci'nin o yazısı....

 

Ezber bozuyorlar

"Romanlar kentsel dönüşümde ‘bahçeli tek katlı ev’ geleneklerinin sürmesini istiyor

“Kentsel dönüşümde evlerimizin tek katlı ve bahçeli olmasını istiyoruz. Yüksek binalar bizi mutlu etmez.”

Sözler, görmüş geçirmiş bir mimar ya da birikimli bir akademisyenin değil; “Trakya Roman Halk Dansları Müzisyenler ve Kültür Derneği” Başkanı İlhan Palaoğlu’na ait.

Roman başkan yıllardır yaşadıkları Çorlu-Hıdırağa Mahallesi’ndeki gecekondularının dönüşümüne “umut”la bakabilmek için şunları da söylüyor:

“Kötü şartlardaki mahallemizin sağlıklı yapılarla yenilenmesini elbette ki çok istiyoruz ama öteden beri barış ve kardeşlik içinde yaşadığımız bahçeli, tek katlı evlerimizden vazgeçemeyiz.”

Kentsel dönüşüm denince akla sadece “yıkılan yapıların yerine daha yüksek apartmanlar inşa etmek” geliyor çünkü yeni binalar için gerekli kaynağın “daha çok daire pazarlaması”yla sağlanması hedefleniyor.

“Depreme dayanıklı yapılaşma” gerekçesiyle çıkartılan “yasa”da bile öncelikle apartmanlaşma hedefine yönelik ayrıcalıklı imar yetkileri tanımlanıyor. Belediyelerden alınıp TOKİ’ye verilen bu yetkilerle düzenlenecek yeni planlarda ise mutlaka “yoğunluk artışı” öngörülüyor.

Böylece kentsel dönüşümde temel amaç “satılık daire sayısını çoğaltmak” olurken bu “lüks” pazardan ev edinemeyen dar gelirli mahalle sakinleriyle birlikte, hem kentin yapılaşma dengeleri hem de çevre değerleri aynı rantın kurbanı oluyor…

İşte böyle bir süreçte, küçük bahçeli gecekondularında “mutlu” yaşayan Romanların, sağlıksız evlerini “sözde sağlıklı apartmanlar”a (!) yeğlemeleri, kentsel dönüşümde rantın değil “insanın önemsenmesi” gerektiğine dair eşsiz bir şehircilik dersi değil midir? Deyim yerindeyse Çorlulu Romanlar kentsel dönüşümcülerin “ezber”ini bozuyor. Mimarlığın çıkar amaçlı, kimliksiz tasarımlar yerine önce yaşama değer veren “geleneksel mekânlarla çağdaşlaşması”na esin kaynağı oluyorlar.

‘Rahat’ yaşamak

Çorlu’da bu tartışma başlarken Sapanca’da yıkılan evlerine düşük bedel verilmesine tepki gösteren 500 kadar Sakaryalı Romanımız da ellerinde pankartlarla belediyeye yürüdü. Yani Çorlulu Romanlar yalnız değiller...

Palaoğlu diyor ki: “2 bin hanede 8 bin nüfus, altyapı olmadığı için her yağmurda çamura bulanarak yaşıyor. Biz de insani koşullara kavuşmak istiyoruz. Ama rahat yaşamayı seven Romanlar olarak tek katlı evlerimizde bahçe de istiyoruz.” (AA/3 Şubat)

Haberi okuduğumda, “şapkam olsaydı apartman kadar yükseğe fırlatırdım” desem abartmadığımı tahmin edersiniz...

Roman kardeşlerimizin rahat “yaşamları”nı sürdürme isteklerini; dahası asıl sağlıksız yapıların apartmanlar olduğu gerçeğini açıkça belirterek bugünkü kentsel dönüşümü zarifçe sorgulamalarını acaba nasıl kutlayabiliriz?

Basını izliyorum; bu tarihsel uyarıya ne ses veren var ne de destekleyen. Varsa bile medyaya yansımıyor; “kentsel dönüşümün pazarlama reklamları” daha çok önemseniyor!..

Oysa bu insancıl talebe uygun bir dönüşümü gerçekleştirecek belediye, bakanlık ve de inşaat firması eminim ki şehircilik tarihine geçecek; tek katlı bahçeli ev özlemleri için bunu sadece “beklemek” yerine uygulamaya yönelik “kooperatif”leşerek örgütlenecek Romanlar da kent ve demokrasi tarihine...

Özlemle bekliyoruz."