Tophane’deki İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi inşaatında önce tartışmalara neden olan kalıntının 6. 7. yüzyıl erken dönem Bizans kalıntısı olduğu ortaya çıktı. İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından yürütülen kazı çalışmalarında Mimar Sinan Müzesi olarak yeniden yapılması planlanan İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi’nin yerinde cadde seviyesinde erken dönem Bizans kalıntısı olduğu ve yapılan çalışmalarda Bizans dönemine ait çok sayıda sikke ve kandil de bulunduğu belirtildi.
Rektör yanıldı
Tophane’deki top dökümhanesine ustalar yetiştiren İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi’nin, Mimar Sinan Müzesi olarak yeniden yapılması projesi Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyeleri arasında büyük tartışmalara sebep olmuştu. Öğretim üyeleri, Tarihçi Semavi Eyice’nin Bizans Devrinde Boğaziçi kitabından yazılanlardan hareketle Bizans kalıntısı olduğunu ve arkeolojik çalışma yapılması gerektiğini belirtmişti. Üniversite rektörü Yalçın Karayağız da, “Semavi Eyice orada bir Bizans Kilisesi’nin kalıntılarının olabileceğini ifade ediyor. Burada bir soru işareti var. Resimde görülen 19. yüzyıl İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi’nin tonoz temelleridir. Orada Bizans kalıntısı yok, oradan çıkabilecek tek şey Tophane Lüleleri olacaktır.” demişti.
Sonrasında başlatılan arkeolojik çalışmalarla orada bir erken dönem Bizans kalıntısı tonozları olduğu ve bu kalıntıların rektörün bahsettiği Usta Mektebi tonozları olmadığı ortaya çıktı.
Karar çıkmadan ihale edildi
Süren arkeolojik çalışmalarda kazıyı yapan firmanın çekilmesi üzerine çalışmalar tekrar ihale edildi. Kazı çalışmalarını alan firma aynı zaman da müzenin yapım işinin de ihalesini almış oldu. Proje kuruldan geçmeden ihale edilemeyeceği uzmanlar tarafından belirtiliyor.
Arkeolojik kazı tamamlanmadan ihale edilen Usta Mektebi işini alan firma, Koruma Kurulu kararı olmadan ruhsat için Beyoğlu Belediyesi’ne başvurdu. Belediye, firmaya rekonstrüksiyonu yapılacak olan Usta Mektebi için kurul kararı olmadan ruhsat veremeyeceğini belirti.
Taraf Gazetesi'nin haberine göre, Eyüp Muhçu Koruma Kurulu kararı olmadan ruhsat verilemeyeceğini ve Koruma Kurulu’nun da oradan bir kalıntı çıkınca onay vermemesi gerektiğini, belirtti. Ayrıca arkeolojik bir alanda projenin kuruldan geçmeden ihale edilememesi gerektiğini de ifade etti.
Muhçu’ya göre, arkeolojik kazı tamamlandıktan sonra Arkeoloji Müzesi Koruma Kurulu’na nihai raporunu sunar, Koruma Kurulu bu rapora göre değerlendirmesini yapar. Belediye ona göre ruhsat verir.
Kent halkına haksızlık
Mimar Korhan Gümüş konu hakkındaki değerlendirmesinde şunları söyledi: “Araştırma, projelendirme, planlama işleri açık uçlu olmak zorundadır ve müteahhitlere yaptırılamaz. Çünkü kereste, çimento gibi fikir satın alınamaz, kamusal sürecin bir parçasıdır. Eğer copy-paste yöntemi ile geçmişte yıkılmış olan yapılar sorgusuz sualsiz yapılırsa, o zaman bütün yeşil alanlara, hatta binaların üstlerine taklitleri “imar hakkı” olarak yapılabilir. Bu mimarlığın imar işine alet edilmesidir, inşaat için kullanılmasıdır. Bu bir yeşil alanın işgal edilmesinden, arkeolojik kalıntıların yok edilmesinden daha vahim. Çünkü mimarlık sorgulayıcı bir faaliyettir. Bu kişi kamu yöneticileri ile kurduğu özel ilişkileri kullanarak, düşünce alanını imha ediyor. Kendi fikrini dayatıyor. Mesleki alandaki kamusal işleyişin özelleştirilmesi, düşünce alanının engellenmesi mimarlara karşı değil, kent halkına karşı bir haksızlıktır.”