Tophane bir süredir dönüşüm içerisinde. Birbiri ardına
açılan sanat galerileri, bienal mekanları, hostelleri ve butikleri ile
İstanbul'un yerli ve yabancı turistleri için bir keşif noktası olarak görülüyor.
Aslında semtteki değişim Beyoğlu Belediyesi'nin yapacağını duyurduğu
Galataport projesiyle başladı. Karaköy'ü de
içine alan büyük bir 'rezidans semti' planı bölgenin emlak
değerini katlanarak büyüttü. Döküntü evlerini iyi fiyata satıp mahallesini terk
eden ailelerin sayısı gün geçtikçe artmaya başladı. Sokak aralarında gezerken
camlara asılan 'satılık' yazısıyla bugünlerde daha sık karşılaşabiliyorsunuz.
Galatasaray'dan Tophane'ye inen Boğazkesen Caddesi'nde
ise bu hareketlilik daha farklı bir kimliğe bürünmüş. Beyoğlu ile Fındıklı'yı
bağlayan hat üzerinde sanatsal bir şeyler oluyor. Galeriler burada konumlandığı
için sanat sokağı havası esmeye başlamış. Performanslar sokağa taşıyor,
'outlet sanat' kavramıyla ilk kez burada tanışıyor, artwalk
yani sanat yürüyüşüne yine ilk kez burada tanık oluyoruz... Bugün yapılacak olan
"Olağandışı Bir Mahalle Turu" adlı sanatsal performansa
berberinden yorgancısına kadar Tophane esnafı da katılınca gözümüzü dosdoğru
Tophane'ye diktik. 'Kimler, burada neler yapmak istiyor?' sorusunun cevabını
aradık. Karşımıza 3 galeri sahibi ve 2 bağımsız sanatçı çıktı.
2008'de
açılan Outlet/İhraç Fazlası Sanat adlı mekanın yöneticisi
Azra Tüzünoğlu'nun Tophane'yi seçmesinin nedeni ilginç.
İstanbul Modern, Siemans Sanat, Mimar Sinan Üniversitesi ve bianellerde
kullanılan Depo'nun bulunduğu Fındıklı hattı ile birçok sanat mekanın yer aldığı
Beyoğlu'nu birbirine bağlayan bir hat üzerinde olmak istemiş. "Aşağıda ve
yukarıda koca koca sanat kurumları var ama o arayı dolduracak birileri lazım.
Farkındaysanız Fındıklı, Beyoğlu, Nişantaşı ve Bebek semtlerinde sanat alanında
bir kümeleşme var. Bizim yaptığımız şey, bunları birbirine bağlamak ve
insanların daha rahat dolaşmasını sağlamak." diyor.
Boğazkesen
Caddesi'nde iki şubesi bulunan Pi Artwork'ün sahibi
Yeşim Turanlı, 10 yıl boyunca Ortaköy'de galericilik yapmış bir
sanatsever. Ama orada istediği dönüşümü bulamadığı için Tophane'ye taşınmaya
karar vermiş. Azra Tüzünoğlu ile birlikte geçen ay
'Artwalk' projesini gerçekleştiren Yeşim Turanlı, "Burası sanat
izleyicisi için güzel bir gezi yolu oldu. İstanbul'da trafik yüzünden bir günde
2-3'ten fazla bir şey yapamazken, tek vesayetle pek çok sanat alanı gezme
kolaylığı sağlanmış oldu." diyor. Turanlı, mahallenin çocuklarıyla da bir
workshop yapmayı planlıyor. Caddenin Galatasaray başında iki ay önce açılan
StudioRTİ'nin sahibi Hakan İnan'ın da fikri, Turanlı ve Tüzünoğlu ile aynı
yönde. Pera Müzesi'ne, Tütün Deposu'na, Modern Sanat'a yakın bir bölge tercih
sebebinin ilk nedeni. Ancak StudiRTİ, diğer galerilerden biraz farklı. Burası 15
günde sergi yapan bir mekan değil. Atölye mantığıyla çalışıyor. 3-4 ressamın
resimleri devamlı sergileniyor. Satıldıkça yerine yenileri asılıyor. Böyle
yerlere producer yani üretici galeri adı veriliyor.
Olağandışı bir sanat turu
Bilgi
Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Işıl
Eğrikavuk ve Stüdyo Oyuncuları'ndan tiyatrocu
Sevinç Üçok'un birlikte hazırladığı ve bugün ilki
gerçekleştirilecek olan "Olağandışı Bir Mahalle Turu",
Tophane'nin değişimiyle birebir örtüşen bir performans. İçinde tiyatro da var,
resim de, mahallenin renkli simaları da... Chicago Sanat Enstitüsü'nde
performans alanında eğitim gören iki arkadaş, Tophane'de 10 mekan belirlemiş:
Tütün Deposu, Beyoğlu Dikim Evi, Gözde Erkek Kuaförü, Aras Emlak, Alav Alçı
Dekorasyon, Tophane Tayfunspor Kulübü, Bostaniçi Sokak'ta bir Roman evi, Nihat
Usta'nın duvar panosu, Fransız Yetimhanesi ve Emlakçı Kenan Aras.
Bu
mekanları tiyatro sahnesi gibi düşünebilirsiniz. Saat 12.00 ve 13.30'da Tophane
Tütün Deposu'nda başlayacak olan performans, 1 saat 15 dakika sürecek. Siz iki
veya üçer kişilik gruplar ayrılıp bu sahneleri yürüyerek gezeceksiniz. Tüm
mekânlarda sanatçıların beraber tasarladıkları performanslar ve enstalasyonlar
görülebilecek. Ama bunlar Tophanelilerin yaşamından kopuk işler değil. Hepsinde
bölgenin değişimine ilişkin farklı bir hikaye ile karşılaşacaksınız. Performans
sadece cumartesi günleri yapılacak. Bugün gidemezseniz 5 ve 12 Haziran Cumartesi
için plan yapabilirsiniz.
Işıl
Eğrikavuk ve Sevinç Üçok, ne yapmak istediklerini şöyle açıklıyor: "Burada
yaşayan esnaf, galerilerle ve yeni çağdaş sanat hikayeleriyle o kadar içli dışlı
değil. Daha uzağında ve izole bir yaşamları var. Biz kaynaştırmak için böyle bir
proje yapmak istedik. Eski Tophanelilerle yeni sahiplerini tanıştırmak. Büyük
bir iddiamız yok elbette, içimizden gelen bir çaba diye tanımlayabiliriz." Bu
arada performans sırasında sanatçılar nerede olacak diye merak ederseniz Sevinç
Üçok'u Beyoğlu Dikim Evi'nde yorgana iğneyle resim işlerken bulabilirsiniz, Işıl
Eğrikavuk ise performanslarda bir aksaklık olmaması için bir dükkandan ötekine
koşturuyor olacak.
Tophane esnafı da sanatsal performans
içinde
Tütün Deposu'nda küçük bir test
Tütün Deposu: "Olağandışı Bir Mahalle Turu"na
katılmak isterseniz ilk yapmanız gereken Lüleci Hendek Sokak'taki Tütün
Deposu'nun avlusuna gitmek. Burada sizi, Işıl hanım bir standın başında
karşılayacak ve gezeceğiniz yerlerin haritasını verecek, sonra 10 soruluk küçük
bir sınavdan geçirecek. Soruların hepsine doğru cevap verenleri tur sonunda
ciğerci amcadan ciğer ekmek bekliyor. İsteyene tatlı da var. Testteki sorular
elbette Tophaneyle ilgili. Bir-iki tüyo verelim. Mesela 'Aşağıdakilerden hangisi
bir dönem Tophane Tayfunspor'un çalıştırıcılığını yapmıştır? Eskiden
Tophanelilerin sıkça yaptıkları kartalkanat yürüyüşü nedir?' gibi. Tütün
Deposu'ndan sonra ikinci ve daha sonraki gideceğiniz mekanlara kendiniz karar
verebilirsiniz.
Bostaniçi Sokak'ta bir Roman evi
Avlu: Turun mekanlarından biri Bostaniçi
Sokak'taki Romanların yaşadığı bir ev. Burada gerçekleşecek performansın adı
Avlu. Evin reisi aslında bir boyacı. Arka tarafta kocaman bir avluları var ve
boyacı duvarlara ritmik fırça darbeleriyle sanatsal bir vuruş gerçekleştirmiş.
Ama bu bilinçli yaptığı bir şey değil. Işıl ve Sevinç Hanım'ın da duvarlar
ilgisini çektiği için evi dahil etmek istemişler performansa. Burada sizi bir
Roman eğlencesi karşılayacak. Sanatçılar evin avlusunda düzenledikleri
eğlenceyle ironik bir durum yaratmak istemiş. Çünkü eve satın almak isteyenler
çok. Ama sahipleri buna pek yanaşmıyor. Hem kutlama hem de dönüşüme bir tepkime
söz konusu.
Berber aynasında kabadayıların isimlerinin işine ne?
Gözde Erkek Kuaförü: Berber Mehmet bey,
yıllardır Tophane'de mesleğini icra ediyor. Sanatçılar Karabaş Mektebi
Sokak'taki berbere gittiklerinde Mehmet bey onlara eski İstanbul
kabadayılarından bahsetmiş. Refi Cevat Ulunay'ın Sayılı Fırtınalar adlı kitabını
okumaları tavsiye etmiş. Sevinç Üçok, "Kitabı okuduktan sonra Tophane raconuyla
ilgili bir şey yapmak istedik. Berbere gelenlerin eline küçük bir hikaye
verilecek. Hikayede iki kabadayın Hayganoş adlı kadına sevdası anlatılıyor. Bir
kabadayı aşkını çok sahipleniyor, bu nedenle aralarında gerilimler
olabiliyormuş. Berberde de karşılıklı ve sonsuz görüntü barındıran iki aynayı
kullandık. Sayılı Fırtınalar'ın yani kabadayıların ismi aynaya rujla yazılacak.
Rujla yazılmasın nedeni kabadayılarının sevdasına atıfta bulunmak."
diyor.
Tophane Tayfunspor'un tozlanmış
kupaları
Kahvehane: Boğazkesen'deki kahvehane
aslında Tophane Tayfunspor Kulübü. Alt katta kahvehane, üst katta kulübün
kupalarının ve hatıralarının saklandığı bir oda var. Işıl ve Sevinç hanım, bir
ay önce gündelikçi kadınlar gibi giyinmiş, ellerinde temizlik malzemeleriyle
kupaların yıllanmış tozlarını almış, üst katı bir güzel temizlemişler. Bugün
orada sizi bir projeksiyon bekliyor olacak. Projeksiyonda kahvehanenin daimi
müşterisi, doğma büyüme Tophaneli 81 yaşındaki Karababa lakaplı bir amca
anılarını anlatacak. 1939 doğumlu olduğu için 6-7 Eylül olayları da dahil pek
çok tarihi olaya şahit olmuş. Kahvenin sahibi Sebahattin bey, kahvehanesinin
erkek egemen bir yer olmasını istemediği için performansın içinde olmayı kabul
etmiş. Tur sayesinde kadın-erkek herkesin yolu oraya düşecek...
Alçıcı da nefis terbiyesi!
Alav Alçı
Dekorasyon: Performansın en sanatsal noktasının Kadiriler Yokuşu'ndaki
Alav Alçı Dekorasyon dükkanı olacağını söyleyebiliriz. Bu mekan sanatçıları çok
etkilemiş. Çünkü sahibi alçıcı Hüseyin Alav, sadece duvar için alçı süslemesiyle
ilgilenmiyor, Yunan heykelleri de yapıyor. Dükkana girdiğiniz bilek güreşi yapan
simsiyah elbiseli, bembeyaz yüzlü iki kadın tiyatro sanatçısıyla
karşılaşacaksınız. Nedenini siz bulun! Ama biraz ipucu verelim, işin içinde
nefis terbiyesi var...
Emlakçı spikere dönüşürse...
Emlakçı Kenan Aras: Boğazkesen Caddesi 58
numaradaki Aras Emlak'ta da bir oyuncu olacak ve kapıyı size o açacak. Emlak
fiyatlarından, Tophane'nin dönüşümünden bahsedecek. Doğaçlama bir sohbet. Sonra
birdenbire spikere dönüşecek olan oyuncu çeşitli haber kaynaklarından derlenen
Tophane'yle ilgili haberleri sunacak. Kenan bey bu arada nerede mi? Merak
etmeyin o yandaki ofiste sessiz sedasız ama iç geçirerek sizi dinliyor olacak...
Alçı müzesine dönüşen kırmızı kapılı yetimhane
Cennet Bahçesi: Boğazkesen Caddesi'nde kocaman
kırmızı kapalı binayı Cennet Bahçesi diye tabir etmiş sanatçılar. Üzerinde ay
yıldız olan, ne olduğu tam da anlaşılmayan soğuk görünen kapıyı açmış ve
sonradan Fransız Yetimhanesi olduğunu öğrendiklerini binanın içine girince
bambaşka bir dünyayla karşılaşmışlar. Kuşların öttüğü kocaman bir bahçe.
Yukarıya doğru uzayan katlar... İç mekanla dış mekan arasındaki fark onları
buraya çekmiş. Bahçenin üst katında da yine bir alçıcı var. Kemal Cımbız 40
senedir burayı atölye olarak kullanıyor. Ancak yetimhane şimdi bir alçı müzesine
dönüşmüş. Eskiden alçıdan yapılan tavan süslemeleri çok meşhurdu. Her evde
mutlaka olurdu. Şimdi o evlerden sökülen süslemeler binada biriktirilmiş. Cennet
bahçenin performanstaki işlevi, kafa dinleme yeri, rahatlama mekanı olarak
belirlenmiş. Ama birikmiş alçı süslemeleri, yeniden inşa edilmesi planlanan
Tophane'nin döküntülerinin buraya tıkıştırıldığına dair zihinde bir çağrışıma
neden oluyor.
20 metrelik dev bir tişört
Çamaşır: Kapıkulu Sokak, çok dar bir yola
sahip, etrafı kocaman duvarlarla çevrili ve onların arasında çamaşırlar asılı.
Işıl ve Sevinç Hanım, sokağın ritmiyle oynamak istedikleri için 20 metrelik bir
kumaştan dev bir tişört asmışlar o çamaşırlıklara. Tişörtün ortasına da
objektifi anımsatan kocaman bir delik açmışlar. Nedenini Işıl Eğrikavuk şöyle
anlatıyor: "Her mekanda bir kurgu yapıyoruz aslında. Ama bunlar yapıştırma
değil, o mekanların hikayesiyle örtüşen kurgular. Biz sadece bunların üzerinde
biraz oynuyoruz. Mesela alçıcıda zamanla oynadık. Kiminin hızıyla kiminin
ritmiyle... Bu sokağın boyutunu değiştirdik. Sokağın var olan gerçekliğine bir
boyut katmak şeklinde düşünebilirsiniz."
Beyoğlu Dikim
Evi: Burası da Boğazkesen Caddesi'nde. Sahibi Beşir Bostan el dikimi
çeyizlik yorganlar işlediği için mesleğinin yok olmasını anlatmış sanatçılara.
Sevinç Üçok, üniversitede resim bölümünde okuduğu için duvarlara asılan saten
yorganları görünce doğal bir serginin içinde hissetmiş kendini. O yorgancıda
sanatını icra ederken siz de dışarından ya da içeriden kendisini
izleyebileceksiniz....
Nihat Abi'nin duvar panosu
Duvar: Nihat Abi, duvarlara panolar yapan bir
mahalle sakini. Karabaş Caddesi'nde yakın zamanda askere giden biri delikanlı
için annesine hatıra olsun diye bir pano hazırlamış. Mekanları gezerken bu
sokağa geldiğinizde sizi duvarın karşısında bir fotoğrafçı bekliyor olacak.
İsterseniz fotoğraf çektirebileceksiniz.