Elbette çeşitli ölçeklerde rekonstrüksiyonlar yapılabiliyor; ama burada önemli olan, rekonstrüksiyonu yapılacak binanın fiziksel durumuna ilişkin elimizde yeterli veri olup olmaması. Tabi ki birçok fotoğraf olabilir; ama çizim vs gibi birinci elden özgün malzeme var mıdır? Burada fotoğrafın ötesine geçen bir şey yok.
İşin kuramsal boyutu
Bu işin teknik tarafı; ama bir de kuramsal boyutu var. Yani zaman içinde bu rekonstrüksiyonun yapılmak istendiği yerin bağlamında ne tür değişiklikler oldu? O günden bugüne söz konusu yerde nasıl bir katman oluştu? Bunu İstanbul üzerinden örneklemek gerekirse, yine gündemde olan Karaköy'deki D'Aronco camiinin de yeniden yapılmak istemesi söz konusu. Bu iki örneğe baktığınız zaman, kuramsal altyapıları arasında dağlar kadar fark olduğunu görüyorsunuz. Ben kişisel olarak D'Aronco camiinin de yapılmasını tercih etmeyebilirim; ama orada bu tür bir teknik sorun yok. Çünkü Taksim Topçu Kışlası kaldırıldıktan sonra yerinde üretilen park alanı, o gün geçerli kent planlama yaklaşımları çerçevesinde kentin daha sonra etrafında üretilen diğer yapılarla ilişkiler sayesinde (ki 1999 tarihli AKM'nin tesciliyle ilgili Kurul kararında da bu söyleniyor aslında) başka bir bağlam oluşturulmuş durumda. Burada bir başka ilişkiler bütünü, bir başka tarihsel katman oluşturmuş. Çünkü sadece Gezi Parkı değil; Prost'un Unkapanı'ndan başlayıp Nişantaşı'na kadar devam eden bir aks tasarımı var. Gezi Parkı böyle bir kentsel tasarımın günümüze kadar gelmiş parçasıdır. Dolayısıyla Taksim Topçu Kışlası'nın yok edilmesinden sonra üretilen mekan da artık bir tarihsel katmandır.
Burada iki şey ortaya çıkıyor. Bunlardan ilki, yapının yerinde şu anda olan parkın korunması; diğeri de elimizde binayla ilgili yeterince veri olmaması. Bu ikisini topladığımız zaman, zaten olayın tartışma götürmez olduğu ortaya çıkıyor. Her iki argümana da eşit ölçüde önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için DOCOMOMO Türkiye olarak biz, sürekli, parkın bir kültür varlığı, tasarlanmış bir peyzaj olarak tescil edilmesi gerektiğini söyledik. Ancak karar bu yönde çıkamadı; çünkü bir önceki kurul var olmayan bir yapıyı birinci derece anıtsal yapı olarak tescil etmişti ve yasal olarak aynı parsel üzerinde iki kültür varlığını tescil edemezsiniz. Böyle bir teknik problem; bugün olmayan bir yapının tescilli olması, mevcut olan tarihsel katmanın ise tescilsiz olması gibi bir durum vardı. Bunu tersine çevirmek için, zaten var olmayan bir yapının tescilden düşürülmesi talebimizi iletecek bir merci bulamadık.
Vurgunun yanlış yerlere gitmesi önlenmeli
Gezi'de yaşana sürecin, şeffaflaşma anlamında çok katkısı olabilir. Planlama sözcüğünü çok çekinerek kullanıyorum, ama bu konuyla ilgilenen herkes tarafından iyi kurgulanmalı. Burada vurgunun yanlış yerlere gitmesini önlemek önemli; işin en başındaki 'kullandığımız bir kamusal alana sahip çıkma' vurgusunun kaybedilmeden kentte yaygınlaşmasını becerebilirsek, bu, hareketi sivil de tutacaktır. Dolayısıyla olayı sivil harekette tutabilmek için kentlilik hakkı, kentlilik bilinci, içinde yaşadığımız çevreyi tanıyabilme, sahip olduğu değerlerin farkına varabilme ve bu değerlerin devam etmesi yönünde taleplerimizi oluşturma ve onu iletme aşamalarını organize edebilir, doğru katılımlarla besleyebilirsek, Gezi Parkı çok önemli bir başlangıç olacaktır.