Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) yaz dönemi eğitim
seminerlerinden biri geçenlerde Erzurum’da yapıldı.
“Tarihi Kentlerde Planlama: Eski ile Yeninin Buluşması” konulu
seminerde, yeni yapılaşmalarla geleneksel dokular arasındaki “uyumsuz”lukların
nasıl giderilebileceği tartışıldı...
Toplantının “katkılar” bölümünde söz alan belediyecilerden biri dedi ki:
“Eski ile yeni arasındaki uyumsuzluğun doruktaki örnekleri TOKİ uygulamaları
değil mi? TKB tüm kentlerimizi saran bu duyarsızlığa karşı sesini yükseltmeli;
TOKİ’nin kentlerimizdeki tek tip çirkinliklerine önlem alınmalı.”
TKB Danışma Kurulu Başkanı ve ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin
Sözen, seminerin değerlendirme konuşmasında aynı “uygunsuz”luğa
değinmeden edemedi… Geleneksel kimliklerini korumaları için yıllardır büyük çaba
gösterdiği kentlerde bile TOKİ’nin bu duyarlılığı dikkate almadığını “hoca”
olarak anımsattı.
Semineri yöneten YTÜ Öğretim Üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
planlama kuruluşu olan İMP’nin kurucu ve emektar yöneticisi Prof. Dr.
Hüseyin Kaptan ise söz verdi: “Buradaki serzenişleri TOKİ Başkanı’na
aktaracağım; tarihi kentlerdeki uygulamalarda kültürel dokuya ve özgün peyzaja
uygun projeler geliştirmediklerine dair eleştirileri bir kez daha
anımsatacağım.”
TOKİ yönetiminin, Prof. Kaptan’ın aktardıklarından etkilenip
etkilenmeyeceğini zaman gösterecek… Ancak son yıllarda gözlemimiz o ki TOKİ
kurmayları bu tür eleştirileri asla umursamadıkları gibi, kimliksiz betonlaşmayı
“marifet”miş gibi savunmayı sürdürüyorlar..
‘Meclis’te durum
TOKİ’nin kültür yoksunu ve çevreye saygısız uygulamaları ülkenin en saygın ve
demokratik yerel yönetim forumlarında bile sorgulanırken “TOKİ Konutları
TBMM Denetiminde” başlıklı bir haber yayımlanmasın mı?
(Cumhuriyet-portal / 12 Temmuz 2010)
Ne var ki bu en üst düzey “denetim” bile dağları, ovaları, tarihi dokuları
betonlaştıran “uygunsuz mimari” ve “yakışıksız şehircilik” için değil, “hak
sahiplerinin şikâyetleri”ni değerlendirmek için...
Haberde özetle deniyor ki: “TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan alt
komisyon, TOKİ’nin Gölbaşı Örencik’te yaptırdığı ve birçok hak sahibinin de
oturduğu konutlarda incelemelerde bulundu. Geçen yılın sonunda evlerine
taşınmaya başlayan vatandaşların yol, su, elektrik, doğalgaz ve altyapıyla
ilgili birçok sorunla karşılaşması üzerine oluşturulan alt komisyon, sorunların
giderilmesi için ilgili tarafları dinledi ve gerekli yazışmaları yaptı.”
TBMM bu sorgulamayla elbette sakinlerin “hak”larını gözetmiştir, ama ya
gelecek kuşakların “yaşam ve çevre hakları”?..
Başkanlığını AKP Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya’nın,
üyeliklerini ise AKP Muş Milletvekili Seracattin Karayağız ile
MHP Aydın Milletvekili Recep Taner’in yaptığı komisyon,
konutlarda tespit ettiği eksiklikleri rapor halinde alt komisyona sunacakmış!
Öksüzkaya, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada TOKİ’nin ülke çapında 400
binin üzerinde konut yaptığını anımsatarak demiş ki: “Bizim TOKİ’den istediğimiz
insanların memnuniyetlerinin üst seviyelere çıkartılması açısından biraz daha
duyarlı olmalarıdır.”
Bu duyarlılığın öncelikle “doğaya, tarihe, kültüre, mimarlığa ve şehirciliğe
saygılı” proje ve uygulamalarla sağlanması ise TBMM komisyonunun gündeminde bile
olmadığı gibi, TOKİ yetkililerinin soruşturmaya verdikleri yanıtlarda da hemen
hiç önemsenmiyor. Yani TOKİ’nin kentlerimizi ve yaşam çevrelerimizi
betonlaştıran sözde “çağdaş”, ama özde “ilkel” uygulamalarından TKB, meslek
odaları, üniversiteler ve aklı başında herkes şikâyetçiyken TBMM üyeleri bu
kaygıları hemen hiç umursamıyor...
O gün Erzurum’da hem TOKİ’yi, hem de TOKİ kafasındaki imar sorumlularımızı,
“site yerine mahalle”; “AVM yerine çarşı-pazar” ve “bloklar yerine sokaklar”
tasarlamaya davet ettik...
Üstelik, kim bilir kaçıncı kez... Neden uymazlar dersiniz?