12 Eylül askeri cuntası sonrasında kentsel konut politikaları özellikle
gecekondular ve gecekondu bölgeleri açısından farklılaşmıştır. Mülkiyet sorunu
etrafında ele alınan gecekondu sorunu, çıkartılan aflarla sistem içine dâhil
edilen bir “sorun” haline gelmiştir. Bu dönemde çıkartılan her
yasa son yasa olarak tanımlanmış ve sonrasında gecekondulaşmaya kesinlikle izin
verilmeyeceği savunulmuştur. Cunta sonrasının ilk sivil hükümeti konut
kooperatiflerini gecekondu yapımını engellemekte kullanılacak bir araç olarak
görmüş, bu doğrultuda, 1984’te Toplu Konut ve Yatırım Ortaklığı İdaresi
(TKYİ) kurulmuş ve bu kurum Türkiye’nin bundan sonraki en büyük konut
finans kurumu haline gelmiştir. 1984 yılında yürürlüğe
giren 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile özerk Toplu
Konut Fonu oluşturulmuş daha sonra yapılacak düzenleme ile fon
kaldırılmıştır. Toplu Konut İdaresi’nin yapısı, yetkileri ve
işlevi 2985 sayılı kanun takip eden 25 yılda yasal müdahalelerle
düzenlenmiştir.
2985 sayılı kanunda yapılan ilk değişiklikler
1990 yılında olmuştur. Dönemin siyasi ve sosyal atmosferinin
etkisi ile toplumun belirli kesimlerine (şehitler, gaziler, dullar vb) faizsiz
konut kredisi verilmesi, idarede çalışan personelin iş sözleşmeleri gibi
değişikler kanunda yer almıştır. ‘90’lardaki değişiklikler TOKİ’nin
organizasyonel yapısında, yetki ve erk alanı ile görevlerinde esaslı
bir değişime yol açmamıştır. 2000’lerden sonra hükümet olan siyasal iradenin
öncülüğünde Toplu Konut İdaresi aşama aşama kentsel yaşamı ve arazi
piyasalarını/stokunu düzenleyenkurum haline
gelmiştir. 2001 yılında yasada yapılan değişiklikler kurumun
gelir ve harcamaları, fonun kullanım sahaları ve denetimi, kaynak yaratımında
yurtiçi ya da yurtdışındaki kredilere başvurabilmesi gibi noktaları
içermektedir. Böylece kurumsal yapı ve işleyişte yapılan ilk düzenlemeler mali
konuları içermiş, idarenin gelirleri ve kaynak edinimde özerk ancak aynı zamanda
hareket sahası genişlemiş bir yapıya geçilmesi
hedeflenmiştir.
2003 yılı ile birlikte ise TOKİ
tarafından da vurgulanan hızlı ve köklü değişim başlamıştır. Ocak 2003’den sonra
AKP hükümetinin Acil Eylem Planı’nda yer alan konut seferberliği vurgusu kentsel
dönüşüm projelerinin hayata geçmeye başlamasına ve dönüşümde TOKİ’nin
belirleyici bir aktör haline gelmesine yol açmıştır. Sosyal politikaların
kentleşme ve yerleşme kısmında yer alan 2 madde yasadaki düzenlemelerin politik
ifadesi olacaktır.
Gecekondulaşmanın önlenmesi ve konut seferberliğinin
başlatılması olarak ortaya konan hedefler gecekondu alanlarının
dönüşümü ve tarihi dokunun yenilenmesine yönelik dönüşüm
projeleriyle kanunda yer alacaktır. Bunun yanı sıra turizm ve konut alt
yapıları, okul, karakol, ibadethane, sağlık ve spor tesisi, postane, çocuk parkı
yapımı gibi kamusal yerleşimleri ilgilendiren faaliyetler idareye yeni inşa
sahaları açmıştır. Aynı yıl yapılan diğer önemli değişiklikler TOKİ’nin kaynak
kullanımını tanımladığı gibi faaliyet alanlarını da genişletmektedir. Yapılan
değişikliklere göre “konut sektöründe faaliyet gösteren şirketleri
kurmak veya finans kurumlarına ortak olmak” ya da “kar
amaçlı projelerle uygulamalar yapmak veya yaptırmak” kurumun maddi
kaynak yaratımında başvurabileceği yollardır. Emlak Bankası tarafından TOKİ’ye
devredilen varlıklara ilişkin hak ve yükümlülüklerin kullanım durumundan da
kanunda bahsedilmektedir. 2003 yılı değişiklikleri bu kapsamda kentsel ve
kamusal mekânın örgütlenmesinde TOKİ’ye yeni iş sahaları ve roller tanımaktadır.
Bu değişiklerin bir diğer sonucu da idarenin inşaat ve gayrimenkul
sektörü/finansmanı gibi alanlarda iktisadi bir teşekkül gibi hareket
edebilmesidir.
2004 ve 2005 yıllarında
gerçekleşen değişikler ise TOKİ’nin önünün açıldığı bir dizi düzenlemeyi
içermektedir. Bunlardan en önemlisi TOKİ’ye tanınan plan tadilatı ve projelerin
hayata geçmesini sağlayacak kamulaştırma yetkileridir. Kanunun
4. maddesinde yapılan düzenleme TOKİ’nin uygulayıcı yönünün yanı sıra kamusal
konut politikaları ve ilişkileri açısından yeni bir karakter daha kazanmasına
yol açmıştır. Toplu Konut İdaresi artık karar verici ve kararın takibini
kontrol eden bir merciye dönüşmüştür. Plan tadilatı yapma yetkisinin
kuruma verilmesi TOKİ’nin mekân üzerinde strateji belirleyen bir kurum konumuna
gelmesini sağlamıştır. Başka bir madde ile gecekondu dönüşüm bölgelerinde
yapılacak projelerde TOKİ’nin “hak sahipleri” ile olacak
ilişkisi yetkileri bağlamında tanımlanmıştır. Böylece kurum bu yıllarla birlikte
gecekondu dönüşüm bölgelerindeki arsa/konut sahipleri, yerel yönetimler ve diğer
kurumlar karşısında orantısız bir güce sahip olmuştur.
2007 ve 2008 yıllarındaki değişikler
hukuki anlaşmazlıklar, borç ve alacakların tahsili gibi işleyişte karşılaşılan
sorunlara yöneliktir. Toplu Konut İdaresinin faaliyet alanları ve gerekçeleri
kapsamına alınan bir diğer ölçüt ise “depremle ilgili dönüşüm projeleri
de gerçekleştirebilir” ifadesi ile kanunda yer almıştır. Özellikle
İstanbul’da gerçekleşen kentsel dönüşüm projelerinde kullanılan deprem ve doğal
afet riskine karşı dönüşümün gerekliliği söylemi hukuksal zeminde böylelikle
karşılığını bulmuştur.
HER DERDE DEVA TOKİ
Yasal
düzenlemeler idarenin yapısal karakterinde olduğu gibi inşa faaliyetlerini
içeren alan ve ilişkilerdeki rolünü de değiştirmiştir. İdarenin mali özerkliğin
sağlanması, borçlanma yeteneğinin ve gelirlerin arttırılması, kamusal arsa ve
arazi stoğunun büyük bir kısmını elinde tutan ya da değerlendirilmesi safhasında
danışmanlık yapan bir birim haline gelmesi TOKİ’yi arsa ve konut piyasalarında
erişilmesi ve rekabet edilmesi belki de imkânsız olan bir güce dönüştürmüştür.
Plan tadilatı yapma ve kamulaştırma yetkisi, gecekondu dönüşüm bölgelerinin
tespiti ve projelerin takibi, kamu kaynağı niteliğindeki arsa ve arazilerin
niteliğinin değerlendirilmesi ve değiştirilebilmesi gibi yetki ve hakları elinde
tutan TOKİ, sosyo-mekânsal stratejileri ulusal ve yerel düzeyde tayin
eden bir kurum haline gelmiştir. TOKİ tarafından mekâna dair alınacak
her türlü karar, idarenin iddia ettiğinin aksine piyasanın kontrol altında
tutulmasından ziyade kentsel rantların yönetilmesi işlevini görmektedir. Bu
yanıyla kentsel rantların eğilimlerini yönlendirebilen ve
bölüşümü yöneten TOKİ kentsel mekânsal stratejilerini uzun
vadede etkileyecek ana aktör konumundadır. Bu çerçevede TOKİ hem piyasa
mekanizması içerisinde yer alan aktörler hem de diğer kamusal kurumlar
karşısında bir üst irade gibi konumlanmaktadır.
TOKİ’nin genel hatları
ile elinde tuttuğu bu güç ile TOKİ’nin kendisine yüklediği ya da idareye
yüklenen misyonlar arasında çeşitli paralellikler vardır. AKP hükümeti
tarafından yayımlanan 2003 Acil Eylem Planı’nda yer alan konut
seferberliği hedefinin sosyal beklentisi işsizliğin konut yapımı ile
azaltılmasıdır. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar tarafından altı sıklıkla çizilen
bu vurgu TOKİ’ye tanınan ayrıcalıklı yetkilerin ötesinde TOKİ’ye yüklenen
anlamların bir özeti gibidir. 2009 krizinin ardından Başbakan
tarafından yapılan şu açıklama devletin TOKİ’ye yüklediği manayı
yansıtmaktadır.
“Eğer TOKİ olmamış olsaydı, mortgage krizi bizi
de aynen vururdu. Bunu böyle biliniz. Eğer ABD’deki mortgage krizi Türkiye’yi
vurmadıysa, bizim sigortamız var. Nedir o sigorta? Toplu Konut
İdaresi.”
TOKİ inşaat ve konut yapımı alanlarının dışındaki
fonksiyonlarını da şöyle sıralamaktadır: “Sosyal devlet anlayışının
güçlenmesine, üretim çarklarının önündeki engellerin azaltılmasına, yoksul
vatandaşına hizmet eden, adalet ve anlayışla yaklaşan bir devlet yapısının
oluşmasına, yasalara saygılı vatandaşların devlete olan güveninin
pekiştirilmesine katkı sağlamak.”
NEDEN VE NASIL
TOKİ?
Para kazanmak, rekabet etmek, kârlı girişimlerde bulunmak
dışında başka değer ve anlamlara yaslandığında bir imkân olarak tahayyül
edilebilecek TOKİ kamusal kurumlar içerisinde elinde tuttuğu güç ve yetki ile
diğerlerinden farklılaşmaktadır. TOKİ’yi diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
ayıran eşik siyasal iradenin bilinçli ve açık müdahaleleri ile oluşmuştur. İdare
ile aynı statüde olan [1] birçok kurum TOKİ’nin edindiği
yetkilere, mali güce, işlevlere ve “hedeflere” sahip değildir.
TOKİ, 2003-2009 yılları arasında 81 il 804
ilçe, 1.652 şantiyede 418.954 konut yapmıştır.
2011 yılı sonuna kadar 500 bin yeni konut üretmeyi
hedeflemektedir. Başbakanlığa bağlı olarak çalışan kurumlar içerisinde bu iş
kapasitesine ve hedeflere sahip bir başka kurum var mıdır? Kentleri, kırsal
alanları ve kıyıları eş zamanlı olarak kapsayabilen, mekânsal açıdan bu kadar
geniş bir coğrafyaya dair uzun vadeli hedefleri olabilen kamusal teşekkülleri
alt alta sıralamak mümkün müdür? Ana faaliyet alanını çevreleyen alanlarda da
karar verici ve uygulayıcı konumunda olan devlet mekanizmalarının sayısı kaç
tanedir?
Tüm bu soruların peş peşe sıralanması aklımızda tuttuğumuz ve
şaşırdığımız temel bir çelişkiden kaynaklanmaktadır. TOKİ’nin bugünkü konumunu
borçlu olduğu 58. Hükümet Acil Eylem Planı kamu yönetiminin
hantallaşması, devletin yeniden yapılandırılması ve reformların gerekliliği
vurguları üzerine yükselir. Aynı plan içerisinde özelleştirme, özel sektörün ve
yatırımların teşviki hayati meseleler olarak ortaya konmaktadır. Devletin
küçültülmesi ve etkinleştirilmesi çerçevesinde personel rejiminin değiştirilmesi
ön görülmektedir. Mevcut siyasal irade acil eylem planında yer alan perspektif
ve uygulamaları birçok alanda hayata geçirirken neden ve nasıl TOKİ bu kadar
büyümektedir? Elbette ki sorunun cevabı TOKİ-devlet-piyasa
ilişkileri üçgenindeki mekanizma ve ilişkilerde saklıdır. TOKİ’nin mevcut gücünü
elde ettiği dönem açısından bakıldığında ise idare dönemin siyasal yaşamını ve
iradesini yansıtan bir zemin işlevi görmektedir. Kamu kaynaklarını doğrudan ya
da dolaylı olarak piyasa mekanizmasının lehinde kullanıp ortaya konulan ara
mekanizmaların adına da sosyal devlet (ya da sosyal devlet uyarınca) demek bu
dönemin “sosyal güvenlik” algısıyla örtüşmektedir. Bu algı
egemen resmi söylemin ve medyanın bütününde karşımıza çıkmaktadır. Oysa çok
basit bir soruyu hepimiz kendimize yeniden sorabilir ve yeniden şaşırabiliriz!
Neden Tekel ve Tekel işçileri satılması ya da kiralanması zorunlu olan kamunun
omzundaki yükler olurken, neden ve nasıl TOKİ en güvenilir kamu kurumu sıfatını
kazanmaktadır?
buğdayın parayla değişildiği paranın ekmekle
değişildiği ekmeğin tütünle değişildiği tütünün acıyla değişildiği ve
artık hiçbir şeyle değişilmediği acının. o sokaklarda. saatler yağmuru
gösteriyor, bugün bu küçük salı günü her şeyi eksik İstanbul'un,
tepedekilerden başka cemal süreya/işte tam bu
saatlerde
[1] Bu kamu kurumları Başbakanlığa bağlı
çalışan kurumlardır. DPT, TDK, SHÇEK, TÜBA, VGM, TÜİK bunlardan
bazılarıdır.