TMMOB Peyzaj Mimarları Odası; bugünlerde güncel bir konu haline gelen ve hızla proje çalışmaları ve açılışları gerçekleştirilmeye başlanan Millet Bahçeleri hakkında görüş, millet bahçelerinin geçmişteki izlerini bulma, tanımlama, planlama, tasarım ilkelerini konuşmak ve tartışmak üzere Millet Bahçesi çalışmaları yapan meslektaşlar, konu ile ilgili akademisyenler ve Oda yöneticilerinden oluşan bir grup ile atölye çalışması gerçekleştirdi.
Tarihsel, sosyolojik ve mekânsal bağlamda da tartışılan Millet Bahçeleri'ne ilişkin hazırlanmış sonuç bildirgesi:
Sakinliğin Tekrar Değerli Kılınması
Park ve bahçeler, Selçuklu ve Osmanlı tarihinde saray bahçeleri, saray erkânının kullandığı bahçeler ya da önemli mimari eserlerin bahçelerinde karşılık bulmaktaydı. Türk Rönesans’ı da denilebilen Lale Devri ve sonrasında, 19. yüzyılda başlayan sanayi gelişiminden itibaren kentlinin kent dışındaki mesire alanlarından kent içindeki açık ve yeşil alanlara doğru sosyalleşmesine olanak tanınmış, dönemin toplumsal yansımalarına mekânsal olarak rengini katmıştır. Çeşitli amaçlarla kullanılan bahçeler, bostanlar, bağlar, mesire alanları, korular ve gezinti yerleri zamanla halkın eğlence, dinlence ve üretim yerlerine dönüşmüş, özellikle İstanbul’un birçok yerinde her kesimden kişinin faydalandığı alanlar haline gelmeye başlamıştır.
Millet Bahçeleri’nin geçmişte bulabildiğimiz izlerine bakıldığında İstanbul’da Doğancılar ve Üsküdar parkları, Ankara’da Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Lörcher’in 1925`de hazırladığı Yenişehir Planında bugün Kocatepe camisinin bulunduğu alanda "Millet Bahçesi" öngörüsü bulunmaktadır.
Günümüzde dönüşen kent morfolojisi içerisinde; parklar ve bahçeler küçük alanlara sıkışıp kalan mekânlar haline gelmiş, artan kentleşme ve yapılaşma baskısına aynı oranda bir direnç gösteremediği için yok olma veya tahrip tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
Kentlerimiz dönüşürken emsal baskıları nedeniyle imar adalarında kısılıp kalan, çoğu kez parçalanan ve bütünlüğü olmayan yeşil alanlara sahip parçalı peyzajlar ortaya çıkmıştır. Kent yeşil altyapısı ve ekolojisi göz ardı edilerek, yanlış kentsel müdahalelerde bulunularak, hem ekonomik hem de sosyolojik olarak sayısı son derece az olan kentsel açık ve yeşil alanlara zarar verilmiştir, halen de verilmektedir. Açık ve yeşil alanlar insan sağlığı açısından da çok önemli alanlardır.
Bu bağlamda; Millet Bahçeleri’nin olmazsa olmazı kent ile olan etkileşimindeki kesintisiz ve sürekli bir yeşil alan sisteminin kurgulanmasıdır. Millet Bahçeleri yapısal düzenleme esasına dayalı olmamalı, aksine bitki dokusunun yoğun olduğu bir sakinliği vaat etmelidir. Kontrollü giriş çıkışları ile bir nefes alma, dinlenme, toprak ve yeşil ile iç içe olunabilecek mekânlar olarak kurgulanmalıdır.
Haberlerden ve ilgili bakanlıklar tarafından yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır ki, Millet Bahçeleri kent içi geniş alanları da kapsayacak şekilde kurgulanmaktadır. Bunların içerisinde mevcut kent yapısındaki statların, yapısal ögeler ve binaların yer aldığı görülmektedir. Yine görülmektedir ki bazı kentsel tasarım çalışmaları daha sonra "millet bahçesi" ismini almaktadır.
***
Sonuç olarak;
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalı ve "Millet Bahçesi" yapılacak alanların yer seçiminde ekolojik veri ve kaynakları doğru değerlendirmek adına planlama aşamasından itibaren mutlaka Peyzaj Mimarları olmalıdır.
Bildirinin tam metnine TMMOB Peyzaj Mimarları Odası’nın sayfasından ulaşılabilir.