TMMOB Mimarlar Odası'ndan Açıklamalar, Raporlar ve Değerlendirmeler

TMMOB Mimarlar Odası’nın enformel yerleşimlere ve bu alanlarla ilişkili olarak kentsel dönüşüm süreci üzerine hazırlamış olduğu pek çok rapor, görüş metinleri ve basın açıklamaları bulunuyor. Söz konusu açıklamalar ve metinler ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanun Tasarısı’ hakkındaki görüş ve değerlendirmeleri ya da belediyelere ‘Kentsel Dönüşüm’ yetkileri tanımlayan yasal düzenlemeler hakkında bir raporu kapsayabiliyor.

Odanın 2010 senesinde yayımlamış olduğu “Belediyelere ‘Kentsel Dönüşüm’ Yetkileri Tanımlayan Yasal Düzenlemeler Hakkında Rapor”da gecekondulaşma süreci genel hatlarıyla şu şekilde özetleniyor:

“Ülkemiz kentlerinde, 1950’li yıllarda başlayan 1970’lerde hızlanan yoğun göçlere bağlı olarak oluşan hızlı nüfus artışı sonucunda, göçle gelen kitlelerin barınma sorunlarını çözecek, onları güvenli, sağlıklı, her türlü teknik ve sosyal altyapısı tamamlanmış yaşam çevrelerinde iskân edecek tutarlı ve etkin politikalar geliştirilmemiştir. Bu sürecin sonunda günümüzde bütün kentlerimizde, kentin fiziki alanının ve yapı stokunun yarısının güvensiz, sağlıksız, hiçbir mimarlık, mühendislik hizmeti almadan ve kentsel teknik ve sosyal altyapıdan yoksun, afet riskinin altında olduğu ortaya çıkmıştır”.

Bu kapsamda kentlerin en öncelikli sorununu, söz konusu şekilde yapılaşmış kentsel alanların güvenli, sağlıklı hale getirilmesi olduğunu belirten raporda “yaşayanları mutlu edecek yaşam çevrelerinin elde edilmesi”nin de bir sorun olarak belirlenmesinin gerekli olduğu vurgulanıyor.

“İmar aflarının sadece kentler üzerindeki tahribatının değil,  toplumsal kültürü yozlaştıran, ekonomiyi emlak ve arazi rantına bağlayan ve arazi spekülasyonundan beslenen siyaseti güçlendiren yönleriyle de sorgulandığı bir süreçte, yeni bir imar affı dalgasının bu kez de ‘şehircilik kuralları’nın alt üst edilmesiyle; sözde ‘bilimsel bir söylemle’ ve hatta ‘tarihi kent merkezleri’ gerekçe gösterilerek gündeme getirilmesi, imar aflarına tepkili kamuoyunun da bir anlamda yanıltılarak, kentsel talana dayalı imar politikalarına olan ‘bağımlılığın’ sürdüğünü de göstermektedir”.

TMMOB Mimarlar Odası 2005 senesinde ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanunu Tasarısı’ hakkında yapmış olduğu bir değerlendirmede bu cümlelere yer veriyor. Metnin devamında çözüm önerisi sunmak adına ‘Kentsel Dönüşüm’ kavramının, üniversitelerin ve meslek odalarının da katılımıyla kesin, açık, bilimsel ve ‘farklı amaçlara hizmet etmeyecek’ şekilde tanımlanmasının gerekliliği üzerinde duruluyor ve söz konusu yasa tasarısı kapsamında yapılacak düzenleme aracılığıyla “uygulamanın, kamu yararına ve gelecek kuşaklar için zorunlu ‘imar yasağı’ getirilmiş doğal, ekolojik ve kültürel koruma bölgelerindeki ve ‘orman alanlarındaki’ yasa dışı kentsel oluşumların ‘kalıcı’ kılınması amacına kesinlikle hizmet edemeyeceğine yönelik açık hükümlere yer verilmelidir” diyor.

Mimarlar Odası 2007 senesinde düzenlediği “Dönüşüm Sürecinde Kentler; Afetler ve Kentsel Projeler” adlı panelde ‘1999 Depremi’ sonrası kentleşme, planlama ve yapılaşma süreçleri kapsamında pek fazla bir gelişme olmadığını belirtiyor ve şu ifadeye yer veriyor:

“Kentsel Dönüşüm adı altında; küresel sermayenin yönlendirdiği imar operasyonları ile kentlerimiz tehdit altındadır. Kentin eskimiş, ancak değerli olan sanayi alanlarını, tarihsel dokusunu, gecekondu bölgelerini, afet tehdidi de bahane edilerek küresel finans güçlerinin yönlendirdiği bir emlak geliştirme sürecine dönüştüren bu projelerin, ürettiği insansız ve kimliksiz mekânlarla, kentin sorunlarını çözmekten çok, sorunları artırdığı ya da artıracağı anlaşılmaktadır”.

Bu bağlamda “yaşam çevrelerinin sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi ve kentsel yapı stokunun iyileştirilmesi”nin temel gereksinin olduğunu vurgulayan Mimarlar Odası, “acilen yapı stoku envanter çalışması yapılması, kaçak yapıların izlenmesi – denetlenmesi, imar planlarında sağlıklaştırma program alanlarının belirlenmesi, yapı stoku açısından sorunlu olduğu tespit edilen bölgelerde sağlıklaştırma çalışmalarının yapılması”nın gerekliliğine burgu yaparak “Kentsel dönüşüm adı altında yapılan operasyonlar sona erdirilmeli, sorunlu yerleşmelerin tasfiyesi kamu ve toplum yararı ilkesine göre yapılmalıdır” diyor.

Söz konusu raporun öneriler-önlemler başlığı altında Oda, planlama sürecinin bütünselliğe kavuşmasını ve buna bağlı olarak “kentsel dönüşüm adı altında yapılan operasyonlar sona erdirilmeli, sorunlu yerleşmelerin tasfiyesi kamu ve toplum yararı ilkesine göre yapılmalıdır” diyor. Mimarlar Odasının buna bağlı olarak önerileri arasında kentsel dönüşüm uygulamalarını izleyecek sivil örgütlenmelerin oluşturulması da yer alıyor ve şöyle devam ediyor: “İnsani gerekçelerden uzak acele kamulaştırma ve tasfiye operasyonları ile başlayan uygulamaları, amaçlar, araçlar ve yöntemler açısından izleyecek yapılar oluşturulmalı, kamuoyu bu uygulamalarla ilgili sürekli bilgilendirilmelidir”.