Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), ekonomi çevreleri ve sektör tarafından ilgiyle takip edilen İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nun Nisan 2022 sayısını yayınladı. “Salgın Bitmeden Bu Kez de Yanı Başımızda Savaş” başlığı ile yayınlanan analizde, küresel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat sektöründe geçtiğimiz çeyrek döneme ilişkin veriler kapsamlı biçimde değerlendirildi.
Pandemi öncesinde daralma sürecine giren inşaat sektörünün, “salgın yılı”nın ardından 2021’de ekonominin sergilediği yüksek büyüme performansından yararlanamadığına dikkat çekilen raporda, yüksek kırılganlık içinde bulunan sektörde, faaliyetlerin yatırım hızında düşüş ve artan girdi maliyetleri sorunuyla birlikte yeniden durma noktasına geldiği belirtildi. Rapora göre 2022 yılının ilk çeyrek döneminde ise maliyet yükünün yanı sıra sert mevsim koşullarının da olumsuz etkisi izlenirken, yılın geri kalanı için en büyük yansıması emtia fiyatlarındaki yükseliş olan Ukrayna savaşı, sektörün hem yurt içi hem de yurt dışı projeleri üzerinde büyük belirsizlik ve riskler oluşturdu.
Suudi Arabistan da önem taşıyor
Yaşanmakta olan savaş ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde bölgesel kaybın yaşanması kaçınılmaz gözüktüğüne dikkat çekilen raporda, “Sektörün mevcut pazarlarda daha aktif olması ve yeni pazar arayışını hızlandırması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda dış politikada yaşanan ısınma ile 30-31 Mart 2022 tarihlerinde DEİK & TMB işbirliğinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) düzenlenen müteahhitlik heyeti ziyareti öne çıkmış ve ülkede salgın nedeniyle durdurulan projelerin hayata geçirilmesi sürecinde BAE yetkililerince Türk müteahhitler ile çalışmak arzusunda oldukları belirtilmiştir. Bölgedeki bir diğer önemli pazarımız olan Suudi Arabistan’da da benzer bir sürecin başlaması sektörün deneyiminin yüksek olduğu bu coğrafyada firmalarımızın faaliyetlerinin artırılması açısından önem taşımaktadır.” denildi.
Dönüşüm sürecinin kilit aktörlerinden
İnşaat sektörünün salgın ve savaş sürerken içinden geçilen olağanüstü dönemde bir başka dönüşüm sürecinin de kilit aktörlerinden biri olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirmeler yer aldı: “Yeni projelerde dijitalleşme, sürdürülebilirlik, yeşil bina, döngüsel ekonomi gibi konular yer almaya başlamış ve sektörün küresel rekabet gücünü koruması için bu alanlarda vakit kaybetmeden ilerleme sağlaması gerektiği görülmektedir. Özellikle malzeme üretimi ve lojistikte karbon ayak izi sertifikasyonu konusunda hızlı adımlar atılmaması halinde küresel pazarda kayıp yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Uluslararası kuruluşlardan finansman temininde de yeşil inşaat, sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi gibi kriterler sadece Avrupa projeleri için değil, bu kuruluşların destek vereceği dünyanın hemen her yerindeki projeler için de aranan özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır. TMB, bu konuda da uluslararası alandaki temsil gücünü aktif biçimde kullanma çabasında olup, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde kurulmuş küresel bir platform olan GlobalABC’ye (Global Alliance For Buildings and Construction - Binalar ve İnşaat İçin Küresel İttifak), geçtiğimiz ay ülkemizden üye olan ilk kuruluş olmuştur.”
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2022 yılının ilk çeyreğini değerlendirdiği raporda sektöre ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:
İlk 3 ayda yurtdışında 3,1 milyar dolarlık proje üstlenildi
Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre Türk müteahhitler, 2022 yılının ilk çeyrek döneminde 74 projeyle 3,1 milyar ABD Dolarlık yeni iş hacmine ulaşmıştır. Böylece inşaat sektörünün ilk kez 1972 yılında Libya ile yurt dışı pazara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğü, 131 ülkede üstlenilen 11.211 projeyle toplam 457,1 milyar ABD Doları olmuştur. Geçtiğimiz yıl yurt dışında müteahhitlik hizmetlerinde kısa vade/yıllık yeni proje hedefi 30 milyar ABD Doları olarak revize edilmiş, orta vadede ise bu rakamın 50 milyar ABD Doları seviyesine çekilmesi amacı öngörülmüştür. Ancak Türk müteahhitlik firmalarının lider pazarı Rusya ile son dönemde üstlendiği projeleri düzenli biçimde artırdığı Ukrayna arasındaki gerilim ile ardından oluşan savaş hali, sektörün yurtdışı faaliyetleri üzerinde büyük belirsizlik yaratmıştır.
Rusya pazarında pek çok soru ve sorun mevcut
Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle firmalarımızın Rusya’da; Avrupa ve ABD’nin ekonomik yaptırımlarının Rus ekonomisi, yurtdışına para transferi ve ticari işlemler üzerindeki olumsuz etkileri, Ruble’deki değer kaybı nedeniyle Ruble cinsinden yapılmış sözleşmelerde yaşanabilecek sıkıntılar, boykot veya yaptırımlar nedeniyle başta lojistik olmak üzere çeşitli mal ve hizmet tedarikinde zorluklar, ülkede gündeme gelecek yeni alt ve üstyapı işleri için Türk bankalarının da teminat mektubu verme hususunda hassasiyet gösterebilecekleri gibi birçok sorunla karşılaşabileceği değerlendirilmektedir.
Savaş ile bölgesel kayıp kaçınılmaz gözüküyor
Bugüne kadar sektör tarafından 8,7 milyar ABD Dolarlık proje üstlenilen Ukrayna’da ise son yıllarda AB fonlarının da etkisiyle altyapı yatırımlarının hızlandığı ve müteahhitlerimizin faaliyetlerinin arttığı izlenmektedir. Ülkede üstlenilen yeni proje sayısı 2019'da 7 ve 2020'de 10 iken 2021'de 34’e çıkmıştır. Firmalarımızın ülkede halihazırda yaklaşık 3 milyar ABD Doları tutarında devam eden projesi bulunmaktadır. Ülkede krizin başlamasıyla birlikte firmalarımızın şantiyeleri kapanmış, Türk çalışanlar ülkeden tahliye edilmiştir. Yaşanmakta olan savaş çerçevesinde sektörün Ukrayna’da şantiyelerin uzun süreli durması, hakedişlerin tahsil edilememesi nedeniyle nakit akışlarının bozulması ve finansman ihtiyacı, şantiyelerin tahrip olması, şantiyelerde bulunan malzeme, ekipman ve iş makinalarının zarar görmesi, teminat mektubu temininde zorluklar gibi sorunlarla karşılaşabilecekleri öngörülmektedir. Savaş ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde bölgesel kaybın yaşanması kaçınılmaz gözükmektedir.
Fiyat farkında gözler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’da
Maliyet artışlarında özellikle 2021 yılında tablo ağırlaşmış, sektörün ana girdilerinde %150 düzeyine varan fiyat artışlarının yaşandığı hesaplanmıştır. TÜİK endeksine göre (malzeme + işçilik) ise inşaat maliyetleri, 2021’de yaklaşık %68 oranında artmış olup maliyet artışları bu yıl da sürmektedir. Bu kapsamda son olarak TBMM’de kabul edilen Torba Yasa’ya eklenen önergeyle, kamu projeleri için fiyat farkı ve tasfiye hakkı getirilmiş olmakla birlikte tasfiye hakkı için projelerde belirlenen yüzde 15 ilerleme oranı düşük bulunmuştur. Firmalara yapılacak yeni fiyat farkı ödemesi hesaplama yöntemi ve oranlar gibi hususlar ise Cumhurbaşkanı Kararı ile düzenlenecektir.
Yurt içinde hakediş ödemelerinde uzun süreli gecikmeler var
Finansal koşullardaki belirsizlikle birlikte sektörde hakediş ödemelerinde dikkat çeken uzun süreli gecikmeler ve artan vergi yüküyle birlikte yüksek borçluluk sürmektedir. BDDK’nın verilerine göre inşaat sektöründe kullanılan nakdi kredi toplamı 2021 yılı Şubat ayında 301,7 milyar TL iken bu rakam 2022 yılının aynı ayında 454,2 milyar TL olmuştur. Sektörün Şubat 2022 itibarıyla takipteki kredi oranı %6,7’dir.
Sektörün istihdam içindeki payı düşüyor
İstihdam potansiyeliyle de öne çıkan inşaat sektörünün istihdam içindeki payı yaşanan sorunlarla birlikte son yıllarda gerilemiş ve 2017’de %7,5, 2018’de %7, 2019’da da %5,6 olmuştur. Bu oran, 2020’de %5,8’e ve geçen yıl da %6,1’e yükselmiştir. Bununla birlikte istihdam edilen kişi sayısı 2017 yılında 2,1 milyon iken 2020 yılında 1,5 milyona inmiş, yıllık bazda bir miktar toparlanma çabasıyla 2021 yılında 1,8 milyon olmuştur. Yurt dışı projelerde de istihdam edilen Türk işgücü sayısının 35 bin seviyesinden 100 bine çıkarılması hedefi kapsamında TMB, söz konusu işgücüne yönelik gelir vergisi muafiyeti talep etmekte; işçilerin, işveren firmalar aleyhine açtığı davalar çerçevesinde de çalışılan ülke mevzuatının dikkate alınması yönünde bir içtihat geliştirilmesi ihtiyacına işaret etmektedir.
Konut üretimi de geriledi
Türkiye’nin yıllık olarak yaklaşık 800 bin yeni konuta ihtiyaç duyduğu hesaplanmaktadır. Ancak sektörde yaşanan daralmaya paralel olarak son dönemde ülke genelinde konut üretimi gerilemiştir. TÜİK Yapı İzin İstatistiklerine göre 2021 yılında yapı ruhsatı verilen daire sayısı %27,8 ve yapı kullanım izni verilen daire sayısı da %4,4 artmıştır. Yapı ruhsatı alınan daire sayısı 710 bin adetle son 4 yılın en yüksek düzeyine ulaşmışsa da yeni ruhsatlarda inşaat sürelerinin ortalama 2-3 yıl olduğu dile getirilerek önceki yılların arz açığının telafi edilmesinin zaman alacağı değerlendirilmektedir. Salgınla birlikte beyaz yakalı çalışan kesiminde izlenen özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerine dönük tersine göç hareketi geçen yıl da devam etmiş, değişen konut ihtiyacı kapsamında müstakil yapılarda da ruhsat sayısında önemli artış olmuştur.