Koronavirüs salgını ve salgının yayılımını önlemek için alınan tedbirlerin yapı sektörüne etkilerini sektör temsilcilerine sorduk. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, inşaat sektöründe yaşananları anlattı.
Koronavirüs salgını ve salgın önlemleri sektörünüzü nasıl etkiledi? Ticari faaliyetler ve üretim faaliyetleriniz ne durumda?
Dengelenme sürecinden geçmekte olan inşaat sektörü, salgına kırılgan koşullarda yakalanmıştır. Küresel salgın ile yurtiçi ve yurtdışındaki ekonomik tablonun hızla ve kritik biçimde değişim göstermesi, iki yüzü aşkın sektöre talep yaratan inşaat sektöründe büyük belirsizlikler yaratmıştır.
Bir süredir küresel likidite koşulları, jeopolitik riskler, döviz kurlarının seyri, petrol fiyatları, kamu maliyesi ve faiz tarafında çok bilinmeyenli bir denklem ile karşı karşıya idik. Bu denkleme bir de pandeminin ekonomiye ve sosyal hayata etkilerinin eklenmesi, mevcut koşulları oldukça ağırlaştırmıştır. Yılın başından itibaren yarattığı belirsizlik ile özellikle para piyasalarının gündeminde olan salgın, Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın görülmesiyle sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirmiştir.
İnşaat projelerinde de yurtiçi ve yurtdışında devam edenler olduğu gibi duran ya da yavaşlayanlar olmuştur. Öte yandan, ertelenen talep neticesinde konut satışları, Mart ayında Şubat 2020’ye göre yüzde 8,5 gerilemiştir. Salgının etkisinin Nisan ayı rakamlarında daha net görüleceğini düşünüyoruz. Yurtdışı projelerde de bazı ülkelerde tedbirler kapsamında uygulanan sokağa çıkma yasakları ve şantiyelerin kapatılması nedeniyle üretimimiz yüzde 60 civarında düşmüştür.
Çalışan sağlığı ile ilgili ne gibi tedbirler alınıyor? Sizin alınmasını önerdiğiniz tedbirler neler?
TMB olarak; Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nın duyuru ve talimatları çerçevesinde ilk günden bu yana üyelerimizi yurtiçi ve yurtdışında öncelikle işçi sağlığı ile güvenliğinin korunması esasında yönlendiriyor, sürecin çeşitli boyutlarına ilişkin de bilgilendirme çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Yurtdışındaki faaliyetler dikkate alındığında da Türk işçilerimizin yurda getirilmesi konusunda devletimiz gereken hassasiyeti göstermekte ve sektörümüze destek vermektedir. Getirilen işçiler Türkiye’de farklı illerde 14 günlük karantinaya alınmaktadır. Bu konuda artan ve artması muhtemel yurda dönüş taleplerinin de karşılanması için Türkiye Müteahhitler Birliği ilgili Bakanlıklar nezdinde girişimlerini sürdürmektedir. Sektörümüzün yurtdışı projelerinde çalışan yaklaşık 30-35 bin işçinin 2 bin – 2 bin 500 kadarı yurda dönmüştür. Sayı, işçilerimizin bir kısmı karantina sürecinden çekindikleri veya işlerine devam etmeyi tercih ettikleri için düşük kalmıştır. Sağlık sorunu olmayan işçilerimizi yurtdışı şantiyelerde ne kadar barındırabilirsek hem işlerin devamı hem de burada karantina yükünü artırmamak bakımından sevindirici olur.
Sektör için çözüm önerileriniz nelerdir? Salgın sonrası ekonominin, ticari faaliyetlerin ve sektörün normale dönüş süreci ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Öncelikle hastalığın tüm dünyada bir an önce kontrol altına alınmasını ve virüsün neden olduğu yaşam kayıplarının son bulmasını diliyoruz.
Salgının ekonomide yarattığı tahribatın azaltılması amacıyla da hükümetimiz çeşitli tedbirler ortaya koymaktadır.
İstihdam kapasitesi yüksek olan sektörde, altyapı faaliyetlerinin mücbir sebep kapsamı dışında bırakılarak SGK primleri ve vergi ödemelerinin ötelenmesi gibi acil önlemlerden yararlanamaması önemli bir sorundur.
Salgınla ağırlaşan koşullar nedeniyle altyapı faaliyetlerin mücbir sebep kapsamında alınmasını, yeni yasal düzenleme kapsamında yapılacak süre uzatımı ve fesih taleplerinin olumlu değerlendirilip karşılanmasını, olumlu karşılanmayan fesih talepleri için fiyat farkı öngörülmesi ve gecikilmemesini; finansman konularındaki teşvik nitelikli düzenlemelerin bir an önce uygulamaya yansımasını bekliyoruz.
Sektörde ve sektörün tedarik zincirinde dayanma gücü kısıtlı çok sayıda orta ve küçük ölçekli firmanın da nakit akışında sorun hızla artmaktadır. Ödemelerin zamanında yapılması, bankaların destek ve teşvik ödemelerini hızlandırması, Kredi Garanti Fonu işlemlerinin biraz daha pratikleşmesi bu çerçevede son derece önemlidir.
Yurtdışı projelerde de salgın kaynaklı yaşanabilecek gecikmelere ilişkin doğabilecek cezai yaptırımlara karşı hükümetler düzeyindeki temasların gündemde tutulmasının uygun olacağı ortadadır.
Salgının küresel anlamda hem talep hem de arz yönlü eş zamanlı etkileri ile süresinin öngörülememesi, ekonomik ve sektörel görünümde bozulma ve ileriye dönük belirsizliklerin devam etmesine neden olmaktadır. Bu çerçevede henüz salgının etkilerinin tam olarak ne kadar süreceği ve ne düzeyde olacağını kestirmek son derece güçtür.