İş dünyasından belirsizlik ve kur uyarısı geldi. Dünya Gazetesi'nin Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) yayınladığı Eylül ayı ekonomi bülteninden derlediği bilgilere göre, “Ekonomiye olan güvenin zayıflaması, tüketim ve yatırım harcamalarının ertelenmesine neden olabilir. Ekonomik güvenin aşınmasında, yaşanan seçimler ve terör eylemleri de etkili olmuştur” denildi.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin büyüme performansını sürdürdüğü vurgulanan bültende, buna karşın sanayide kurun yarattığı aşınmanın sonuçlarının görülmeye başlandığı belirtildi. Bültende kur sıkıntısının üçüncü çeyrek büyümesini düşürebileceğine de dikkat çekildi.
TİSK Bülteni’nde “Türkiye 2015 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 ile G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen dördüncü ülke oldu. Küresel ve yurtiçi olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi 25 çeyrektir kesintisiz büyüdü. Türkiye’de ekonomik ve politik risklerin arttığı bir dönemde büyüme oranının beklenenin üzerinde gelmesi sürpriz oldu. 2015 yılının ilk altı ayında büyüme iç talep ağırlıklı gerçekleşti. Yurtdışında, özellikle AB’de büyüme oranında istikrar yakalanamamasının bir sonucu olarak dış talebin GSYH’ya katkısı sınırlı oldu. Bu olumsuz tabloya rağmen ülkemizin 2009 yılının ikinci çeyreğinden bu yana kesintisiz büyümesini, ekonominin dinamizmi açısından önemli bir bulgu olarak değerlendirmekteyiz” ifadelerine yer verildi.
Sanayi üretiminin Temmuz’da aylık bazda yüzde 1,5 azalırken, yıllık bazda sadece yüzde 0,3 yükseldiğine işaret edilen bültende, “Sanayi sektöründeki üretim gerçekleşmesi, kur artışının neden olduğu aşınmayı göstermeye başlamıştır. Bu durumun Ağustos ve Eylül aylarında da devam etmesi halinde, yılın üçüncü çeyreğinde GSMH’daki büyüme oranının düşük düzeylerde gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır” değerlendirmesinde bulunuldu.
Enflasyonun kaynağı da belirsizlik
Mali disiplin sağlandığı halde, enflasyonun yükselmeye devam ettiği vurgulanan bültende, “2015 yılında da hedef enflasyona ulaşılamayacağını, ekonomideki belirsizliklerin buna kaynak teşkil edeceğini düşünüyoruz” denildi. Bültende şu ifadelere yer verildi: “TCMB parasal sıkılaştırma politikasına devam etmektedir. Buna rağmen hedef enflasyon oranına 2015 yılında da ulaşılamayacağı görüşü iyice güçlenmiştir. Bu nedenle enflasyonun kaynağı olarak parasal değişkenlerden çok diğer değişkenlere bakılmalıdır. Bu noktada öne çıkan ilk değişken ise ekonomideki belirsizlikler olarak gösterilebilir. Nitekim Ağustos ayında hesaplanan tüm güven endekslerinde düşüş görülmüştür. En yüksek güven kaybı ise aylık bazda yüzde 6,1 ile tüketici güven endeksi ve yüzde 4,6 ile reel kesim güven endeksinde yaşanmıştır.”
İhracatta 2009’dan beri en hızlı düşüş
TİSK Bülteni’nde, ihracattaki gelişmeler de değerlendirildi. İhracatın 2015 yılının ilk yedi ayında bir önceki yıla göre kesintisiz düştüğü vurgulanan bültende, “İhracat, 2009 krizinden bu yana ilk defa bu kadar hızlı ivme kaybetmiştir. 2015 yılının Ocak-Temmuz döneminde ihracatta yaşanan düşüşler, 1985 yılından bu yana, 2009 yılı hariç (yüzde 22,9 yıllık bazlı düşüş) hiç bir yılda görülmemiştir. Bu durumun temel nedenleri, küresel ölçekte ihracattaki düşüş, geleneksel pazarlarda yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlar, Bursa merkezli eylemler, Çin ve diğer yükselen ekonomilerde kaydedilen gelişmeler ve Rusya’nın ambargosu oldu” denildi.
Doğrudan yatırımlar ekonominin kazanımı
2015 Temmuz ayında cari işlemler açığının bir önceki yılın Temmuz ayına göre 768 milyon dolar artarak 3 milyar 154 milyon dolar düzeyine çıktığı belirtilen Bülten’de; böylece yıllık cari açığın 45 milyar 27 milyon dolara ulaştığı kaydedildi. Cari açıktaki artışın nedenleri de “İlk neden dış ticaret açığının devam etmesidir. Ancak bunun yanında hizmetler dengesi kalemi içinde yer alan net gelirlerin 67 milyon dolar düşmesi ile net altın ithalatının 639 milyon dolar artmış olması cari açık düzeyinin belirlenmesinde etkili olmuştur” olarak anlatıldı. Bülten’e göre, cari açığın finansman kaynaklarının başında gelen doğrudan yatırımlar geçen yılın aynı ayına göre 1 milyar 822 milyon dolar artarak, 2 milyar 515 milyon dolara ulaştı. Yılın ilk yedi ayında doğrudan yabancı yatırım tutarı da 6 milyar 681 milyon doları buldu. Bülten’de, “2015 yılında artan risklere rağmen doğrudan yatırımların bu düzeye ulaşması, ekonomi açısından önemli bir kazanım olarak algılanabilir” denildi.
Yurtdışı sendikasyon, kur riskini engelledi
Cari açığın bir başka finansman kaynağı olan portföy yatırımlarında ise çıkışın sürdüğüne değinilen bültende, şu saptamalara yer verildi: “Temmuz ayında sermaye çıkışı 3 milyar 260 milyon dolara ulaşmıştır. Bu kalemden çıkışta başı 1 milyar 131 milyon dolar ile DİBS ve 474 milyon dolar ile hisse senedi piyasası çekmiştir. Temmuz ayında bu çıkış ile birlikte daha önce ihraç edilmiş borçlanma senetleri için 847 milyon dolarlık ödeme yapılınca, net portföy yatırımlarının cari açık finansmanına katkısı olmamıştır. Finansman dengesindeki düzeltmeyi, diğer yatırımlar kaleminden gelen 5 milyar 845 milyon dolarlık net giriş sağlamıştır. Bu kalemden girişin kaynakları, bankaların 2 milyar 250 milyon dolar, diğer sektörlerin 1 milyar 283 milyon dolarlık yaptıkları borçlanma olmuştur. Basit bir ifade ile bankalar ve diğer sektörler yurtdışından sendikasyon kredisi sağlayamamış olsalardı, döviz kuru üzerinde ciddi riskler gerçekleşebilirdi.”
Bültene göre, Ocak-Temmuz döneminde cari açığın finansmanında önemli rol üstlenen bir başka kalem ise net hata noksan oldu. Bu kalemden yapılan giriş 9 milyar 99 milyona ulaşarak, cari açığın finansmanının yüzde 35’ini üstlendi.