2023 yılının Şubat ayında gerçekleşen depremler sonrası en ağır hasarı alan Antakya’da, onarım çalışmaları tamamlanan ve tüm teknik kontrolleri yapılan The Museum Hotel Antakya’nın yeniden açılışı ile umutlar yeşermeye başladı. 26 Eylül’deki açılışı ile şehre istihdam sağlayan otel, sosyal hayata ve bölge turizmine yeniden katkı sunmayı hedefliyor. The New York Times tarafından “Dünyada görülmesi gereken 52 yerden biri” olarak gösterilen otelin yeni misyonu “Antakya’da hayata dönüşü sağlamak” olacak.
6 Şubat depremleri sonrası oldukça zor bir dönemden geçtiklerini dile getiren Asfuroğlu Grubu Turizm Yatırımları CEO’su Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu “Biz o günden bu yana Antakya’dan hiç vazgeçmedik. Yapısal ve teknik anlamda tüm testleri tamamladıktan sonra The Museum Hotel Antakya’yı yeniden açmanın tatlı telaşını yaşıyoruz. Buranın açılması sadece bir otelin açılması demek değil; buranın açılması demek buradaki hayatın başlaması demek; buradaki ticaretin başlaması demek; Antakya turizminin başlaması demek.” dedi.
Vazgeçmedik; vazgeçmeyeceğiz!
Antakya’nın yeniden ayağa kalkmasının sadece Antakya’nın ya da Antakyalıların değil aynı zamanda ülkenin de sorumluluğu olduğunu dile getiren Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu “Hepimiz bunun için mücadele etmeliyiz. Vazgeçmedik; vazgeçmeyeceğiz! Biz, The Museum Hotel Antakya projemize 2009 yılında başladık ve inançla devam etmemizdeki tek sebep bu yapının Antakya’ya, ülkemize ve insanlığa olan katkısıydı. Ama artık inanıyoruz ki, The Museum Hotel Antakya’nın misyonu sadece Antakya’nın tanıtımına katkı sağlamayacak aynı zamanda Antakya’da hayatın başlangıcının göstergesi olacak. O yüzden hepinizi buraya bekliyoruz.” dedi.
Çok sayıda arkeolojik esere ev sahipliği yapan misafirlerini konaklarken adeta zamanda bir yolculuğa çıkaran The Museum Hotel Antakya’da yer alan en önemli eserler arasında M.S 4. yüzyıla tarihlenen “Dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği”, bir Roma hamam yapısı, M.S 2. yüzyıla tarihlenen Pegasus mozaiği, Roma döneminden kalma bir cadde ve Helenistik döneme ait bir duvar yapısı bulunuyor. Misafirler dilerse, adeta zaman kapsülünü andıran otelin odalarında konaklayabiliyor; müze manzaralı restoranlarında şehrin lokal lezzetlerini deneyimleyebiliyor.