'Teşviklerde hiçbir İli Kayırmadık'



Çeşitli kesimlerin yanı sıra parti içinden de eleştirilere neden olan teşvik paketiyle ilgili konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bütün kesimleri memnun etmenin mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’yi dört bölgeye ayıran haritanın bilimsel gerçekler ışığında hazırlandığını belirten Erdoğan, “Hiçbir ilimizi kayırmadık, ayırımcılık yapmadık” dedi. Trabzon ile Muş’un aynı bölgede olmasını örnek veren Erdoğan, “Bu her sektörde bölgesel teşviklerden eşit yararlanacakları anlamına gelmiyor” dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan şu mesajları verdi:

Seyir olumlu: Krizin şu anda dünyada ve Türkiye’de olumluya doğru bir seyir izlediğini görüyoruz. Nisan ayında sanayi üretimi, mart ayına göre yüzde 1.4’lük bir artış kaydetti. Geçtiğimiz çarşamba günü, enflasyon rakamları açıklandı ve orada da yeni bir tarihi rekora imza attık. Enflasyon, son 40 yılın en düşük seviyesine, yani yüzde 5.2’ye kadar geriledi. Ancak, burada, şu hususun da altını çizmek istiyorum; hiçbir şekilde tedbiri elden bırakmadık, bırakmıyoruz. Her şeyden önce gelişmeleri çok yakından izlemeye, tedbirleri devreye almaya devam ediyor, krizden etkilenen kesimleri rahatlatacak önlemlerimizi tek tek uygulama safhasına geçiriyoruz.

Kriz sonrası: Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı teşvik paketini, 500 bin vatandaşımıza iş sağlamayı öngördüğümüz istihdam paketini ve KOBİ’lerimize can suyu olacak kredi garanti desteği uygulamasını kamuoyuyla paylaştık. Şu ana kadar 70’e yakın tedbir aldık ve başarıyla uyguladık. Bu tedbirler sadece krizin etkilerini azaltmakla kalmıyor, kriz sonrasında Türkiye’nin özellikle yatırımda avantajlı konuma yükselmesine de zemin hazırlayacak.

Bilimsel veriler: “Benim ilim neden şu bölgede değil de bu bölgede” diyenler var. Biz bu dört bölgeyi istatistiki bölge birimleri sınıflandırmasını esas alarak belirledik. Yani hangi ilin, hangi bölgede olacağı afaki olarak belirlenmedi. Tamamen bilimsel veriler, istatistiki gerçekler ışığında ve uluslararası kriterlere uygun olarak ortaya çıkmıştır. Sosyo ekonomik gelişmişlik endeksi oluşturulurken illerimiz, 52 farklı kritere göre sıralanmıştır. Okul sayısından hastane sayısına, yol durumundan su durumuna, nüfusa kadar tam 52 kritere göre bu sıralama yapılıyor.

Trabzon- Muş farkı: Bu kırılma noktaları dikkate alındığında, örneğin Trabzon ile Muş’un aynı bölgede olması, son derece tabi olduğu zaten görülecektir. Detaylar bilinmeyebilir. Ama bunu yakın takibe alanlar biliyor. Nedir o? İki ilin aynı bölgede olması, her sektörün bölgesel teşviklerden eşit yararlanacağı anlamına gelmiyor. Örneğin kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı Trabzon’da desteklenirken, Tunceli’de metal eşya sektörü destekleniyor. Yine Yozgat’ta kimyasal madde ürünleri imalatı desteklenirken, aynı bölgedeki Çorum’da ise bu sektör, bölgesel teşviklerden yararlanmayacak. Yaklaşım tarzı bu.

Hiç teşvik almayan vardı: Objektif, bilimsel kriterler uygulanarak son derece gerçekçi, makul, adaletli bir ayrıma gidildi. Hiçbir ilimizi kayırmadık. Hiçbir ilimize burada bir ayrımcılık yapmadık. Bazı sektör temsilcileri çıkıp, “Neden biz teşvik kapsamında değiliz?” diyorlar. Uluslararası hükümler, Gümrük Birliği gibi bizi bağlayan hükümlülükler etkili olmuştur. Yatırımların bir ilden diğerine kaymasında peşin hükümler verilmemesini bilhassa rica ediyorum. Önce illerle ilgili teşvik çıktığında hiç teşvik alamayan illerimiz vardı. Ama şu anda o illerimiz de teşvik kapsamına giriyor. Yatırımlar ülke dışına çıkmıyor, bu ülkede kalıyor.

Herkes memnun olmaz: Elbette her kesimi memnun etmek mümkün değil. Nitekim, mutat olduğu üzere, kimi çevrelerden olumsuz açıklamalar da geldi. Çünkü, ülkemizde muhalefet, atılan  güzel adımlara gölge düşürürüzün gayreti içinde. 49 ille ilgili çıkardığımız teşvikte de aynı şeyi yaptılar. Atılan bu tür adımlara hiçbir zaman ‘hayırlıdır’ demediler. Bir inceleme yapsanız, belki de kendi yakınlarının bu tür yatırımların içerisinde yer aldığını görürsünüz. Ama gerçeği söyleyemezler.

Telafi ederiz: Hazırlık aşamasında geniş bir mutabakat sağladık. Tarafların önerilerini paketlere yansıttık. Süreç içinde aksamalar ve eksik gördüğümüz noktalar olursa, bunları da telafi etme imkanımız var.



‘IMF’nin kalem oynatmaya kalkması rahatsız ediyor’

Önceki gece ATV’nin AK Parti Genel Merkezi’nde yaptığı ‘Başbakanla Gündem’ adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan “Siyasi mukadderatımız üzerinde IMF’nin kalem oynatmaya kalkması bizi rahatsız ediyor” dedi. Başbakan Erdoğan “Ne tür siyasi risklerle karşı karşıya kalabilir Türkiye, IMF ile eğer bir program yaparsa?” şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

“Ben uluslararası veya ulusal bazda siyasi neticeler noktasında konuşmuyorum. Bizim siyasi mukadderatımız üzerinde IMF’nin kalem oynatmaya kalkması bizi rahatsız ediyor. Ekonomik boyutun doğuracağı siyasi sonuçlar olabilir. Ona katlanırız, o ayrı. Kalkıp da bizim teşkilatlanma yapımız üzerinde sizler kalem oynatırsanız, bu olmaz. Bunu daha önce de ben ifade etmiştim. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özerk kuruluş haline getirilmesi. Bizim buna sıcak bakmamız mümkün değil. Ama biz Gelir İdaresi Kurumu üzerinde, onu reforme etme çalışmalarını kendilerine anlattık. Bakın bizim böyle bir çalışmamız zaten var. Ama biz kalkıp da bir özerk kuruluş haline getirmeyi düşünemeyiz. Bu mümkün değil. Bunu kendilerine ısrarla söylüyoruz. Neticede bunu kabul ettiler. Ama işte bunlar bize zaman kaybettirir. Mesela biz belediyelerle ilgili gelirlerin artışını geçen yıl yaptık. Şimdi bize diyor ki ’onu kaldırın, tekrar eskiye dönün’. Bunu yapamayız. Yerel yönetimler de bu ülkenin bir gerçeği. Belediyelerin ekonomik kaynakları çok çok iyi değil ki. Şu anda belediyelerimizin çoğu borçlu. Bugün personelinin maaşlarını, ikramiyelerini ödeyemeyen belediyeler var. Vergi, SSK, bunları ödeyemeyen belediyeler var. Biz kalkacağız, artırdığımız o Belediye Gelirleri Yasası’nı tekrar geri çekeceğiz, ve onları ciddi manada bize yük olma durumuna doğru sevk edeceğiz. Sonunda bu bize yük olacak. Ama biz diyoruz ki belediyelerimizi kendi ayakları üzerinde tutabilelim. Bunlara müdahale bizim işimize gelmiyor. Yoksa yani diyelim ki, gideri azaltıcı önlemler, gelir artırıcı önlemler veya neler yapabiliriz. Bunları konuşmayı biz istiyoruz, buna varız.”