Tescilli Yapılara ‘Deprem’ Sınavı



Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, Haliçport projesi için ihale edilen Taşkızak ve Camialtı tersanelerinin 550 yıllık üretim alanında korunması gereken kültür varlığı olarak tescilli yapılar yıkım tehdidi altında. Haliçport ihalesini alan Sembol İnşaat proje alanında bulunan korunması gereken kültür varlığı olarak tescilli yapıları proje için değerlendirmeden geçireceğini açıkladı. Haliçport proje yetkilisi Mehmet Culfik, yaptığı açıklamada tersane alanındaki yapıların “yıllardır boş ve terk edilmiş” olarak bırakıldığını ve bu yapıların “deprem, sanat tarihi, insan ve çevre sağlığı” açısından araştırılması için ihaleyi yapan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Culfik yıkım işlemleri için tersanelerin devir sürecinin tamamlanmasını ve gerekli izinlerin alınmasını beklediklerini söyledi. Anıtlar Kurulu’na ise Sembol İnşaat tarafından herhangi bir başvuru yapılmadı.

‘Arazi muamelesi’

Haliç Dayanışması’ndan Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal, “Burayı yalnızca arazi olarak gören bir projeyle karşı karşıyayız. Bir yer arazi olarak görüldüğü zaman, üstündeki yapılar yıkılıyor ve ne yapılmak isteniyorsa o hayata geçiriliyor. Bu proje tersane alanında korunması gereken üretim yapılarını ortadan kaldırmadan ve mevcut tarihi dokuya zarar vermeden gerçekleşemez. Tescilli yapılar korunsa dahi, bu program buraya uygulandığı takdirde burası artık bir üretim alanı olmaktan çıkacak. Haliç’te gemicilik ve Osmanlı tarihi adına hiçbir şey kalmayacak” dedi.

39 tescilli yapu 4 çınar ağacı

Haliçport projesiyle ihale edilen Camialtı ve Taşkızak Tersanelerinde korunması gereken kültür varığı olarak tescilli toplam 39 yapı ve yapı kalıntısı ile 4 tane tescilli çınar ağacı bulunuyor. Korunması gereken kültür varlığı olarak tescillenmiş yapılar özellikle Taşkızak Tersanesi alanında yoğunlaşıyor. Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal o yapıları anlattı:

Valide Kızağı ve Taşkızak

“Gemi yapımında ve onarımında kullanılan ilk büyük kızaklar Taşkızak Tersanesi’nde 19. yüzyılda yapıldı. Taşkızak Tersanesi’ndeki Valide Kızağı ve Taşkızak’ın 1805 yılında Aynalıkavak Sarayı’nın bazı yapılarının yıkılarak kızakların bulunduğu alanın tersaneye devriyle kuruldu. Kızaklar, onarım ve yapım işlerinin görüldüğü sığ bir havuz bölümü ile geminin kızağa alınıp kızaktan indirilmesine olanak sağlayan deniz içindeki bölümlerden meydana geliyordu.”

Gözetleme Kulesi

“Taşkızak Tersanesi ile Aynalıkavak Kasrı arasında bulunan bu kule 19. yy’da kontrol kulesi olarak kullanılıyordu”

Aynalıkavak Kasrı ve kapısı

“19. yy.’da padişah Aynalıkavak Kasrı’nın tersaneye açılan bu kapısından geçerek denize geminin indirilişini ve törenleri izliyordu.”

Camialtı’ndaki kızaklar

“Camialtı Tesanesi’nde Cumhuriyet döneminde yapılmış iki kızak bulunuyor. Kızaklarda gemi omurgası üretimi ve onarımı yapılıyordu. Camialtı Tersanesi’nin kızaklarındaki vinçler, raylar üzerinde hareket ederek malzemeleri atölyelere taşımaya yarıyordu.”

Haliçport projesiyle ihale edilen Camialtı ve Taşkızak Tersanelerinde korunması gereken kültür varığı olarak tescilli toplam 39 yapı ve yapı kalıntısı ile 4 tane tescilli çınar ağacı bulunuyor. Tescilli yapılar Taşkızak Tersanesi alanında yoğunlaşıyor

Gemi inşa kızağı

“Gemi inşa kızağı Taşkızak Tersanesi’nde bulunuyor. Atölyeler ve kızaklar iç içe geçmiş birimler. Taşkızak Tersanesi savaş gemilerinin, hücum botlarının üretiminin yapıldığı bir tersane.”

Atölyeler

“Taşkızak ve Camialtı Tersanesi’nde toplam 11 atölye bulunuyor. Atölyelerde gemi yapımı için döküm, demir, ahşap ve yelken bezi işleri yapılıyordu. Atölyeler içindeki donanımıyla bir bütün. Bu yapılar üretim değeri taşıdığı için önemli. Atölyelerde güç kaynakları, su kanalları gibi zeminin altında da makinelerin devamı yer alıyor. Malzemeyi taşımak için içeride vinçler bulunuyor. Atölyeler ve kızaklar iç içe geçmiş birimler.”

“Çorlulu Ali Paşa Camii

“Çorlulu Ali Paşa Camii 18. yy başında 1707 yılında III. Ahmed döneminde Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırıldı. Haliçport projesiyle ihale edilen alanda 1000 kişilik bir cami yapılması planlanıyor. Ancak alanda zaten tescilli iki tarihi cami mevcut.”

Kent içinde üretim alanı neden olmasın?

Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal, “Tersane-i Amire’nin İstanbul’un fethinden sonra 15. yy’da kurulduğuna dair bilgiler var. Tersane gözleriyle başlayan bir üretim süreci var. 16 yy’da bütün kıyıda 100’ün üstünde tersane gözü bulunuyordu. O dönem ahşap gövdeli kalyonlar, kadırgalar yapılıyordu. 19. yy’da buharın kullanılmaya başlanmasıyla kuru havuzlarda ve kızaklarda metal gövdeli büyük gemilerin yapımına başlandı. Dünyada eşi benzeri olmayan altı asırlık bir üretim tesisinden bahsediyoruz. Burası Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi gemicilik teknolojisini barındırması açısından önemli olduğu gibi geleceğe yönelik bilgiler barındırması açısından da önemli. Kent içinde üretim alanı niye olmasın? Haliçport projesiyle bu üretim alanı tamamen yok olacak.” dedi.

‘Rönesans duygularını yansıtacak’

Haliçport proje yetkilisi Mehmet Culfik ise projeye ilişkin şunları söyledi:

“Bölgenin tarihsel gelişimini büyük bir önem ve hassasiyetle inceliyoruz. Dünya mirası olan bölgemizde Rönesans duygularını yansıtan, gerek İstanbul ve İstanbul’u yaşayanlara, gerekse dünyadan İstanbul’un zenginliğini ziyaret edenlere bölgenin dününü, bugününü ve yarınını bir bütün olarak hissettirecek, mimari esintileri bir arada bulunduran bir İstanbul köşesini oluşturmaya çalışıyoruz.”