Hatay’ın Erzin ilçesine bağlı Aşağı Burnaz
Köyü ve Burnaz Sahili çevresine kurulmak istenilen
5 adet termik santrala karşı tepkiler gün geçtikçe büyüyor.
Termik santrallere karşı örgütlenen bölge halkı sesini yükselterek öfkelerini ve
kaygılarını dile getiriyorlar.
Siyasi partiler, sendika, kooperatifler, odalar ve derneklerin ortaklığıyla
kurulan Termik Santral Karşıtı Platform, en son; Şubat ayında,
çevre tahribatına yönelik bir miting düzenlemiş ve “Ak enerji defol bu
memleket bizim!” sloganlarıyla, santral projelerini protesto
etmişti.
Ankara’ya giderek Bakanlıkları da ikna etmeye çalışan platform üyeleri,
olumlu bir yanıt alamamıştı. Ekonomisi büyük oranda narenciye üretimine bağlı
olan bu ilçede 90 bin dekar narenciye bahçesi, yıllık 300 bin ton üretim
kapasitesi, Türkiye narenciye üretiminin yüzde 10’u, ihracatında yüzde 12’nin
varlığının bulunuyor ve bölge halkı santralların buradaki üretimi baltalayacağı
konusunda hemfikir.
Tarımdan Başka Kaynağımız Yok
Mücadeleyle ilgili BirGün’e konuşan Çevre Koruma
Derneği Başkanı Cemal Ertaç, "Çevre bakanlığının görevi termik
santralcilere olumlu rapor hazırlamak değil halkının sağlığını korumak onların
yaşanabilir bir çevrede yaşamasını sağlamak" diyerek yaşanan sürece isyan
ederken, Tüm Köy Sen adına Satılmış Başkavak;
AKP iktidarının HES’ler aracılığıyla tarımı yokettiğini
söylüyor.
Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı M. Akif Özer de, "Bizler
sanayiye karşı değiliz ama tarım topraklarımızın; sağlığımızın da yok olmasını
istemiyoruz. Kurulacak olan sanayi, Bölgemiz şartlarına uygun olmalı. Enerji
ihtiyacı güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalı.
Çünkü halkımızın tarımsal ürünlerden başka geçim kaynağı yok" sözleriyle
alternatif enerji kaynaklarına yönel inmesi gerektiğini vurguluyor.
Platform: Ya Özgürlük Ya Tutsaklık!
Projeyle ilgili bir açıklama yapan platform ise şunları söylüyor:
"Biz; köylüler, üreticiler, çiftçiler ve bilcümle bölge yaşayanları, hep bir
ağız tek bir yürek olarak haykırıyoruz: Hey siz! Para uğruna nefsinin mahkumu
olmuş doğa katilleri! Ne etseniz de alın terimizle suladığımız topraklarımızı,
elvan çeşit yemişler veren bitkilerimizi, portakal çiçeğimizin kokusunu ve
yaşamını bizimle paylaşmış bilcümle doğayı, Burnazımızı, Amanoslarımızı,
sağlığımızı ve hatta hayallerimizi asla ama asla çalamayacaksınız; Çünkü biz
Çukurovalıyız, çünkü biz halkız. Ya özgür kalacağız ya da
tutsak yaşayacağız!"