Özellikle termik santrallerin özelleştirilmesini kolaylaştırmak için enerji piyasasını düzenleyen kanunda 2013’te bir değişiklik yapılmıştı. ‘Geçici 8. Madde’ ile özelleşen termik ve doğalgaz çevrim santrallerine çevre konusundaki yatırımları için 2018’e kadar süre tanınmıştı. Bu süre Bakanlar Kurulu kararı ile de üç yıl uzatılabiliyordu. CHP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak bu değişikliğin iptalini istedi. Mahkeme, Mayıs 2014’te Anayasa’nın 5. ve 56. maddelerine aykırı bulduğu değişikliği iptal etti ve karar altı ay sonra yürürlüğe girdi. Bunun anlamı şuydu: Özelleşen termik santraller çevre ile ilgili yatırımları yapmak zorundaydı. Ancak öyle olmadı. Radikal'den Serkan Ocak'ın haberine göre, CHP’yi harekete geçiren Greenpeace Akdeniz olmuştu. Greenpeace, bu kez Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulup uyulmadığını, yani özelleşen santrallerin çevre yatırımı yapıp yapmadığını öğrenmek için önce Zonguldak Çevre İl Müdürlüğü’ne ildeki termik santrallerin durumunu sordu.
İl Çevre Müdürlüğü, 25 Şubat’ta Greenpeace’e yanıt verdi. Yazı hukuki açıdan son derece şaşırtıcıydı. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara hiç değinilmeden, ‘Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Yönetmeliği’nin Geçici 3. Maddesi’ne göre bir takım işlemler yapıldığı anlaşılıyordu. Buna göre, özelleşen santrallerdeki çevre yatırımlarının 2017’ye kadar erteleme haklarının bulunduğunu anlatıyordu.
Verilen yanıtta, 2014 Aralık’ta özelleşen Çatalağzı Termik Santrali ’nin (ÇATES) sadece 1. ünitesinde elektrostatik filtre takıldığı, 2. ünitesinde de elektrostatik filtrenin kurulumunun 1 Mart 2016'da tamamlanacağı anlatılıyor. Çevre izin ve lisanslarının ise 2017’ye kadar tamamlanacağı yazıyor. Bununla birlikte elektrostatik filtre dışında diğer, atık deşarj , derin deniz deşarjı , baca gazı desülfrizasyon ile ilgili hiçbir bilgi yer almıyor.
Greenpeace’in müraacatıyla, özelleşen termik santrallerin Anayasa Mahkemesi kararına uymadığı, çevre yatırımlarını yapmadığı, yıllardır zehir salan santrallerin bu uygulamaya devam ettiği, bakanlığın başka bir yönetmeliği ile Anayasa Mahkemesi kararının delindiği anlaşılmış oldu.