“Temeli Atılmış bir Proje Olmasına Rağmen”…

Avrasya Tüneli Projesi Değerlendirme Raporu’nun sonuç bölümde İstanbul Boğazı’nın köprülerle geçirmiş olduğu yarım asırlık tarihinin, çevresel sürdürülebilirlik, toplumun sosyal ve adil yaşam düzenindeki denge, kentin fiziksel gelişimini belirleyen sağlıklı planları uygulama ve en çok da yakalar arasındaki erişim ve ulaşım sorunlarının karayoluna bağımlı köprü ve tüneller yaparak çözülemeyeceğini savunan, bilime dayalı haklı ve savunulabilir mücadelelerle geçtiği belirtiliyor. Bu bağlamda verilmeye çalışılan mesaj ise şöyle:

“İstanbul’da yapılacak her türlü ulaşım yatırımında öncelik toplu ulaşıma dayalı, yeni ulaşım talepleri yaratmayan, aksine var olan ulaşım taleplerini yöneten ve kamu yararını gözetecek nitelikte olmalıdır. Bu çerçeveden bakıldığında İstanbul’un iki yakası arasındaki ulaşım sorununun raylı sistemler üzerinden, yeni bir köprü yapılmadan sağlanmasını; kentsel planlama anlamında yakalar arasındaki istihdam-nüfus dengesini gözetecek politikaların ulaşım ayağıyla birlikte uygulanmasını gerekli görüyor ve öneriyoruz. Öte yandan 2 yıl sonra faaliyete geçirilmesi öngörülen Marmaray Projesi, gelecekteki yeni raylı sistem politikaları için üzerinde daha etkin çözümlerin geliştirilebileceği, diğer bir çözüm potansiyeliyken, yaklaşık 5 yıl sonra hizmete açılacak ve sınırlı bir karayolu tünel projesinin kalıcı bir çözüm olabileceğini iddia etmek son derece yanlıştır”.

Rapora göre, Avrasya Tüneli Projesi, ortaya çıkışı ve gelişim sürecindeki demokratik yönetim ve şeffaflıktan uzak yapısı yanında, kentin sağlıklı ulaşım ve planlama geleceği için etkin ve uzun ömürlü bir çözüm sağlayamayacak olması nedeniyle bilime dayalı düşünenlerin savunamayacağı bir proje niteliğinde. Projenin çevreye ve tarihsel dokuya etkileri, mühendislik çözümleri, Boğaz ve Tarihi Yarımada trafiğine etkileri, kamu yararı ve ekonomik yapısı, hizmet sağlayacağı kesim, toplu ulaşımı geri plana iten altyapısı ve projeye dair haklı eleştiri ve olumsuz görüşlere rağmen, projenin uygulama süreci devam ediyor.

Rapor, “temeli atılmış bir proje olmasına rağmen, umuyoruz ki bu rapor ve aynı amaçla ortaya koyulan diğer çalışma ve mücadelelerle bu projenin, başta güzergah boyunca etkilenecek yerleşik halk olmak üzere, tüm İstanbul halkı, basın ve kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, kitlesel bir farkındalık ve çözüme yönelik daha sağlıklı bir bilinç oluşması sürecine katkıda bulunabiliriz” temennisi ile sonlanıyor.