Beton teknolojilerinde özellikle son 25 – 30 yılda çok önemli gelişmeler kaydedildiğini, şu anda nano teknolojilerin kullanılması yönünde ciddi araştırmalar olduğunu ve önümüzdeki 5 yılda çok ciddi bir sıçrama öngördüklerini söyleyen Surendra P. Shah; "Çöken Dünya Ticaret Merkezi, Empire States gibi yüksek yapılar eskiden demir-çelikle inşa ediliyordu. Ancak üretim teknolojilerindeki gelişmeler, beton performansının artması, pompalama kabiliyetindeki gelişmeler neticesinde bu tarz yüksek mühendislik isteyen yapılarda da betonun daha sık kullanılmaya başlandığını görüyoruz" dedi. Tek bir 'ideal beton' tanımı olmadığını belirten Shah, "Hatta aynı uygulamanın farklı ülkelerdeki performans tanımları bile değişebilir. İdeal beton, kullanım alanlarına göre de farklılık gösterebilir; örneğin yüksek yapılarda kullanılan beton ile yol betonu çok farklıdır" diye konuştu.
Concrete Construction dergisi tarafından 'beton' konusunda dünyadaki en etkili 10 isimden biri olarak gösterilen ve Amerikan Beton Enstitüsü’nün de onursal üyesi olan Surendra P. Shah, Amerikan Northwestern ve MIT üniversitelerinde de hocalık yapıyor. 'Fiber Reinforced Cement Based Composites' ve 'Fracture Mechanics of Concrete' isimli iki kitabı, 400’den fazla makalesi bulunan ve 20’den fazla kitap için de editörlük yapmış olan Shah, bu yıl Türkiye'de gerçekleştirilen Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) 2015 Kongresi için İstanbul'daydı. Daha önce, 1995 yılında gerçekleştirilen ERMCO’nun 11. kongresi için de İstanbul'a gelmiş olan Shah, bu yıl 'son 50 yılda beton bilimindeki gelişmeler' başlıklı bir sunum yaptı.
Öncelikli gündem sürdürülebilirlik
Sunumu sonrası yapi.com.tr'nin sorularını yanıtlayan ve betonun çok önemli bir yapı malzemesi olduğuna vurgu yapan Surendra P. Shah, "Dünya genelinde aşağı yukarı 7 milyar insan yaşıyor; kişi başına 2 ton beton tüketildiğini düşünürsek, 14 milyar ton beton kullanılıyor demektir bu" dedi. Betonun çelik, aluminyum gibi yapı malzemelerine göre yüksek ısı ve basınç gerektiren bir üretim süreci olmamasını, kullanılan hammaddelerin dünyanın pek çok yerinde kolayca bulunabilmesini bir avantaj olarak tanımlayan Shah; şu anda beton sektörünün en önemli gündeminin ise sürdürülebilirik olduğunu kaydetti. "Önümüzdeki dönemlerde özellikle Çin, Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi ülkelerin çok büyük miktarlarda beton tüketeceğini biliyoruz" diyen Shah, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu noktada kaynakların doğru ve verimli kullanılması çok önemli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Karbon ayak izi konusu da bir diğer kritik konu. Betonun sürdürülebilirliği ne demektir? Bunun cevaplarından biri, betonla inşa edilmiş yapıların çok uzun ömürlü olması. Bu da betonun ‘durabilite’siyle ilgili bir durum. Sürdürülebilirliği sağlayacak bir diğer kritik mesele de endüstriyel atıkların beton üretiminde kullanılan hammaddelerin arasında daha çok yer almasının önünün açılması. Örneğin termik santrallerden elde edilen uçucu küller gibi atıklar, beton üretiminde kullanılabiliyor; bu da çevresel sürdürülebilirliğe önemli bir katkı anlamına geliyor. Ayrıca 'ultra yüksek performanslı beton' gibi daha yüksek performans gösteren beton türleri üretimini ne kadar artırırsak, ki araştırmalarımız o yönde, yapı üretiminde kullandığımız betonun oranını o ölçüde azaltabiliriz. Bu da daha az doğal kaynak kullanımı anlamına gelir".
"Çevreyi de gözeten bir denge oluşturmalıyız"
Betonun, örneğin daha az ağaç, daha az yeşil anlamına geldiğini düşünen insanlar da olduğuna işaret eden Shah, ancak bir taraftan da barınma ihtiyacının karşılanması için konut üretilmesi gerektiğine dikkat çekti. Shah, bu bağlamda yapılması gerekenin çevreyi de gözeten bir denge oluşturulması olduğunun altını çizdi ve şunları söyledi:
"Örneğin daha az enerji tüketen binalar yapmak ya da yatay yapılaşma yerine dikey yapılaşmaya yönelmek tercih edilebilir. Sanırım burada karar vermemiz gereken iki önemli durum var. Bunlardan biri, örneğin yeni bir havalimanı ya da endüstriyel yapıya ihtiyacımız var mı sorusuna yanıt vermek. Farklı parametreleri gözününde bulundurarak, bunun kararının verilmesi gerek. Eğer kararınız yapılması gerektiği yönündeyse, o zaman betonla en sürdürülebilir yapıyı nasıl elde edeceğimiz üzerine düşünebiliriz".
Sürdürülebilirlik için geri dönüşümün de önemine değinen Shah, ancak burada getirileri iyi tartmak gerektiğini ifade etti. Hong Kong, Tokyo gibi şehirlerde beton atıkların toplanabileceği bir alan oluşturmanın çok zor olduğunu belirten Shah, ayrıca dönüşüm için harcanacak enerji miktarının da iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de beton kullanımı
Ülkemizde beton üretimi ve kullanımı hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda ise Shah'ın yanıtı şu oldu:
"20 yıl önce gerçekleştirilen kongre için de Türkiye’deydim, ama son 8 yıldır gelmemiştim. Duyduğum, okuduğum kadarıyla, Boğazın altında inşa edilen tünel, 3. köprü projeleri harikulade. Projelerde daha performanslı betonlar kullanıldığını, akademik desteğin önemsendiğini görüyorum. Örneğin öğrencim Yılmaz Akkaya’nın Marmaray’da daha nitelikli beton kullanımı yönünde önemli destekleri oldu".