Koronavirüs salgını ve salgının yayılımını önlemek için alınan tedbirlerin yapı sektörüne etkilerini sektör temsilcilerine sorduk. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Türk çimento sektöründe yaşananları anlattı.
Koronavirüs salgını ve salgın önlemleri sektörü nasıl etkiledi?
Türk çimento sektörü, yaklaşık yüzde 30 daralma yaşadığı 2019 yılından sonra 2020 yılına umutlu başlamıştı. 2020 Ocak ayında iç satışlardaki küçülme sona ererken, Mart ayında ihracatta da sevindirici bir artış yaşadık.
Ancak salgın sonrası sektörün tedarik zincirinde bozulma ve kırılmalar oluşmaya başladı. Alacak tahsil uygulamalarında ve ticari faaliyetlerde yaşanan gerilemeler sonucu ülke içi talep miktarında düşüşler yaşanıyor. Yurt dışı sipariş iptallerini takiben ihracat gelirleri düşüyor. Bu düşüşle birlikte üretim kapasitelerinde ciddi gerilemeler meydana geliyor. Bu sebeple önümüzdeki dönemde satışların azalacağını tahmin ediyoruz.
Ayrıca salgın sebebi ile sektör üreticilerimizin ihracatla ilgili yaşayabileceği sorunların başında ülkeye döviz girdisini azaltma riskini görüyoruz. Bu durum kaybedilen pazarların rakip ülkeler tarafından hızlı bir şekilde doldurulma riskini beraberinde getiriyor. Bu durum hâlihazırda yüzde 65 civarında olan kapasite kullanımı ve istihdamı ciddi olarak etkileyebilir. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği olarak biz tüm dünyayı etkileyen bu küresel salgının, ülke ekonomisinde ve istihdamında neden olacağı zararları en aza indirmek için çalışıyoruz.
Ticari faaliyetler ve üretim faaliyetleri ne durumda?
Türk çimento sektörüne dair güncel rakamları yakın bir zamanda açıkladık. Türk çimento sektörünün üretimi Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31’lik artışla, 3,6 milyon tona çıktı. Yılın ilk ayında çimento sektörünün iç satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,8’lik artışla 2,5 milyon tona yükseldi.
Sektörün çimento ve klinker toplam ihracatı yılın ilk üç ayında miktar olarak yüzde 54 oranında artarken, ihracat geliri yüzde 33 artışla 276 milyon dolar oldu. Yine aynı dönemde çimento ihracatı yüzde 57,1 artarak artışla 3,8 milyon ton, klinker ihracatı ise yüzde 51 artışla 4,2 milyon ton olarak gerçekleşti.
İhracat rakamlarındaki artış, 2019 yılında yaşadığımız daralmadan sonra umut verici olsa da yaşanan salgının olumsuz etkilerini zamanla göreceğiz.
Çalışan sağlığı ile ilgili ne gibi tedbirler alınıyor? Sizin alınmasını önerdiğiniz tedbirler neler?
Öncelikle sektörümüz için de ülke ekonomisi için de en değerli kaynağımız insan. Bu nedenle çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliği sektörde her zaman birinci sırada gelir.
Salgının en başından bu yana aynı bilinçle en önemli sorumluluğumuz çalışanlarımızın sağlığını korumak olmuştur.
Bu öncelik doğrultusunda faaliyet alanı ve çalışan sayısına göre; vardiyalı çalışma sisteminden evde çalışma sistemine kadar alınan pek çok farklı tedbir söz konusu.
Üyelerimiz bu dönemde teknolojiden faydalanarak sanal toplantılar gerçekleştiriyor. Ciddi kronik rahatsızlıkları olan çalışanlar istirahata ya da evden çalışmaya yönlendiriliyor.
Bildiğiniz üzere çimento sektörü normal zamanlarda da sıkı önlemlerle çalışmaktadır. Çimento sektörü, tesislerinde baret, maske, gözlük ve iş ayakkabıları gibi özel ekipmanlarla çalışmanın zorunlu olması ve bu konuda kuralların sıkı uygulanmasıyla iş sağlığı ve güvenliği konusunda örnek sektörlerin başındadır. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz pandemi durumunda da sektörümüz çok hızlı aksiyon alarak çalışanlarını yeni kurallara hızlıca adapte etti. Çalışma alanlarında sosyal mesafe koruması, ateş ve sağlık takibi, maske ve dezenfektan kullanımı gibi hijyen koşullarının sağlanması adına tüm tedbirler en üst düzeyde alınıyor.
Tüm bu tavsiyelerin güncellenmesi gerekip gerekmediğini belirlemek için güncel gelişmeleri de yakından takip ediyoruz.
Salgının ve dolayısıyla salgına yönelik tedbirlerin uzaması/artması durumunda sektörün nasıl etkileneceğini hem çalışan sağlığı hem de ticari ve üretim faaliyetleri açısından ne gibi ekstra tedbirler alınabileceğini öngörüyorsunuz?
Koronavirüs salgınının tahminlerin ötesinde devam etmesi sadece çimento sektörü için değil tüm dünya için en büyük risk. Piyasaların stabil hale gelmesi uzadıkça belirsizlik artacak ve tahmini güçleşecektir.
Burada tabii ki en önemli unsur insan hayatıdır ve birinci önceliğimiz salgın süresince çalışanlarımızı hastalıktan korumak olmalıdır. Bunun için sosyal izolasyon ve mesafenin korunması, kişisel koruyucu ekipmanların temini, hijyen koşullarının sağlanması, hastalık takibi gibi tedbirlerimizi elden bırakmayacağız.
Ticari açıdan ise açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nin önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Paketin çimento ve hazır beton gibi alt sektörlere genişletilmesi istihdam güvencesi ve ülkeye döviz girdisi sağlanması açısından sektörümüzü destekleyecektir.
Salgın sonrası ekonominin, ticari faaliyetlerin ve sektörün normale dönüş süreci ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Kriz döneminde tüm dünya, tedarik zincirinin büyük bir kısmını bir ülkeye, Çin’e bağlamanın ne kadar riskli olduğunu gördü. Bu nedenle normalleşme sürecinde dünyanın ihtiyaçlarına göre yeni üretim modellerine geçilmesi gerekecek. İhracatta yakalanacak yeni fırsatlar ortaya çıkacaktır. Salgın sonrası bu fırsatları doğru değerlendirmek adına öncelikli amacımız kriz esnasında oluşabilecek zararları en aza indirmek, üretim ve istihdam gücümüzü korumak olacaktır. Sektörümüz gerekli desteği alırsa bunu başarabileceğimize inanıyorum.