Tate Modern Ek Binası Projesi (TM 2) Açıklandı




2000 yılında hizmete açılan ve daha 6. yılını doldurmadan, artan ziyaretçi trafiğine ve mekânsal ihtiyaçlara cevap vermekte zorlanan Londra’daki Tate Modern Müzesi yönetimi, müzenin mimarları Herzog & de Meuron’a hazırlatılan ek bina önerisi “Tate Modern 2” yi basına tanıttı.

Tate Modern’in yöneticisi Sir Nicholas Serota tarafından açıklanan yeni proje, müzenin güneybatı bölümüne eklenecek 11 katlı cam bir binadan meydana geliyor. Ayrıca daha önce transformatör olarak kullanılan bölüm ve buna bağlı 3 dev yakıt tankı da yeni projede performans mekânı olarak yeniden değerlendiriliyor.

Tate Modern, 4.1 milyon kişilik ziyaretçi sayısıyla geçen yıl dünyada en çok ziyaret edilen sanat müzesi oldu. Açıldığı günden beri müzeyi ziyaret edenlerin sayısı 25 milyonu geçti.

Ancak müze, geçen süreç içinde bu beklenmedik başarının kurbanı oldu. Müze önünde özellikle haftasonları uzun kuyruklar oluşurken, müze içindeki kafe, kitapçı ve tuvaletlerin kullanılması da kalabalık yüzünden güçleşmişti. Galeriler, tüm genişliklerine rağmen, koridorlarda yeni birşeyler arayışı içinde dolaşan ve neredeyse sanat eserlerine durup bakmaya fırsat bulamayan ziyaretçilere yetmemeye başlamıştı.



Müzenin ek binasında, Tate’in geniş bir yelpazeye yayılan sanat ürünlerini sergileyebileceği 10 yeni galeri, 6 kafe, 2 mağaza ve eğitim odaları yer alacak. Londra Tasarım Müzesi'nin (Design Museum) buraya taşınması öngörülüyor. Sir Nicholas Serota, “ziyaretçilerin Tate Modern’den farklı deneyimler beklediğini ve yeni binanın bunu sağlayacağına inandığını” belirtiyor.

Tate Modern bu gelişmeyle yeniden manşetlere taşınırken, projeyle ilgili de yorumlar yapılmaya başlandı. Mimarlık eleştirmeni Hugh Pearman; “Herzog & de Meuron’un, Giles Gilbert Scott tarafından 1947’de yapılmış elektrik santralini çok az bir müdahaleyle modern bir müzeye dönüştürmek üzere yola çıkmasının üzerinden sadece 11 yıl geçmesine rağmen, ek bina için tamamen farklı bir tasarım önermesini” ön plana çıkarıyor.

Pearman’ın “asimetrik gotik” olarak nitelendirdiği TM 2, Tate Modern’in katı geometrisiyle bir zıtlık yaratırken, müze için gereken mekânları oldukça verimli bir şekilde oluşturma şansı sağlıyor. Pearman, yaklaşık 70 metrelik yüksekliğiyle ziguratları anımsatan yapının, Tate Modern’in “Tribune Hall”unda heykeltraş Rachel Whiteread’ın polistren kutular kullanarak geçen yıl gerçekleştirdiği “Embankment” (bent) isimli çalışmasıyla şaşırtıcı derecede benzerlik gösterdiğini vurgularken, bu eseri görüp beğenen Jacques Herzog’un, yine de esin kaynağı olarak bu eseri göstermediğini ifade ediyor.

Jacques Herzog yapının geometrisinin iki farklı şekilde algılanabileceğini söylüyor. Buna göre yapı “inşa halinde”, ya da tam tersi, “aşınmakta olan” bir zigurat ya da piramide benzetilebilir.

Pearman ayrıca, güneye bakan yeni şeffaf galeri mekanlarında sergileme için gereken katı duvarların nasıl yerleştirileceğini ve birbirinden kopuk mekânların enerji etkinliğinin nasıl sağlanacağını tartışmaya açıyor. Mimarların, enerji depolama amacıyla yer altı suyunu kullanmayı ve transformatörden kaynaklanan aşırı ısınmayı da yalıtıma gösterilecek özenle etkisizleştirmeyi planladıklarını belirten Pearman, enerji etkinliği açısından İngiltere’de örnek bir bina yaratmak istediklerini belirtiyor. Pearman, Herzog & de Meuron’un bunun için yeterli birikime sahip olduğunu söylüyor.

Pearman’ın gündeme getirdiği bir başka konu da “Design Museum”un gerçekten buraya taşınmayı isteyip istemeyeceği. Bu kararın “bağımsızlık” ya da “Tate’in pazarlama unsurlarından biri olması” arasında bir seçimi gerektirdiğini belirten eleştirmen, Londra’nın bu bölgesinin Zaha Hadid’in yeni “Mimarlık Vakfı” (Architecture Foundation) projesi ve planlanan pekçok yeni tiyatro ve galeri binasıyla büyük bir değişim geçirdiğini ve ‘Design Museum’ için doğru bir yer olduğuna inandığını söylüyor.

Ek binadaki mekânlar, taşıyıcı bir donatıya asılmış bölmeler gibi görünseler de aslında kolon-kiriş sistemiyle taşınıyor. Projeyi yöneten Harry Gugger, bunu bir eskizle ifade ediyor.

215 milyon £’lik maliyetiyle müzenin ilk bölümünden daha çok yatırım gerektiren TM 2’nin, 2012 tarihinde Londra Olimpiyatları’yla eşzamanlı olarak açılması planlanıyor. The Guardian’da Jonathan Glancey tarafından yapılan yorumda, Herzog & de Meuron’un 2008 Pekin Olimpiyat Stadı’nı tasarlamasına dayanan tecrübesinin, TM 2’nin “sinematik değere sahip olmanın ötesinde olimpik ölçekte de yükselen bir bina” olmasına yeteceği iddia ediliyor.

Projeyle ilgili değerlendirmeler için:

Hugh Pearman (Gabion)

Jonathan Glancey (The Guardian)

Edwin Heathcote (Financial Times)


Derleyen: Sena Özfiliz