Türkiye’den borularla denizaltından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) su getirilmesini öngören, ‘KKTC’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetlerarası Çerçeve Antlaşması’ Lefkoşa’da KKTC Başbakanı İrsen Küçük ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek tarafından geçtiğimiz hafta imzalandı. İmzaların atılmasıyla, Türkiye’den KKTC’ye borularla yılda 75 milyon metreküp su taşınmasını öngören projenin de ilk adımı atılmış oldu. Birgün Gazetesi'nin haberine göre, Kıbrıs Biyologlar Derneği konuyla ilgili bir basın açıklaması yaparak taşıma suyun çözüm olmayacağına ve proje sebebiyle su israfının hâd safhada olduğuna dikkat çekti. Öte yandan projenin bir ÇED raporu da yok ve yaratacağı ekolojik yıkımı hiç hesaba katılmadı.
"Geri dönüşü olmayan müdahale"
Türkiye’den KKTC’ye su taşınırken deniz geçişi için kullanılacak boruların imalatı yüzde 74 oranında tamamlandı. Kıbrıs Biyologlar Derneği’nin konuya ilişkin yaptığı açıklamada ise: “Bilinmelidir ki, tarihinin hiçbir zamanında Kıbrıs adası su zengini olmadı, her zaman susuzluk çekildi. Hatta 1950’li yıllarda büyük kuraklık yaşandı. Geçmişte su sarnıçları, su kemerleri hep bu sorunu çözme adına akılcı su yönetiminin gereğiydi. Ama şimdi akılcı su politikası şöyle dursun bir su politikamız dahi yok. Bu ülkeye Türkiye’den borularla yılda 75 milyon ton su getirmek, buranın coğrafyasını baştan yaratmak demektir. Bu da tam anlamıyla doğaya geri dönüşümü olmayacak bir müdahaledir. Bundan dolayı bu suyun hayrımıza olma ihtimali de yoktur.” dedi.
Açıklanmayan verilere göre...
Biyologlar Derneği açıklanmayan resmi verilere göre Geçitköy’de yapılmakta olan baraj için Kıbrıs’ta tüm taşocaklarının yıllardır yaptığı tahribatla boy ölçüşecek düzeyde bir katliam yapıldığını söylüyor ve Hisarköy sırtlarında 55 dönüm arazi üzerine, 3 kilometre genişliğinde bir taşocağı açıldığını bildiriyor. Ayrıca açıklamada yer alan bilgilere göre, taşocağının açıldığı bölgede çok sayıda çam ve zeytin ağacı olduğu ve bunların kesildiği yetkililerce de kabul ediliyor.
"Sorun suz azlığı değil"
Açıklamanın dikkat çeken bir diğer unsuru ise su eksikliğinden ziyade suyun yanlış politikalar sebebyile kirlenmiş olması. Dernek: “ Girne’deki arter lağım sularıyla kirlenirken, Güzelyurt’ta ise tuzlanma var. Aslında sorun su azlığı değil, suyun kalitesinin düşmesidir. Türkiye’den su geleceği duyulunca israf da arttı. Kuyu izinleri veriliyor, belediyeler neredeyse bütün refüjleri çim yapıyor, suya dayalı tarımda ısrar ediliyor. Biz ülke olarak bunları düzelteceğimize, sorunu çözmek için Türkiye’den su getiriyoruz. Şu an Geçitköy ve Hisarköy Vadisi’nin arazi yapısı baştan şekilendirilmiştir” açıklamasını yaptı.
"Projenin ÇED'i yok"
Biyologlar Derneği gölet inşaatının ve dolgu malzemelerinin de çıkarıldığı taşocağının Çevresel Etki Değerlendirme raporunun olmadığını ve 2008 yılında hazırlanan AB uyumlu su yasasının hâlâ meclis raflarında durduğunu ifade etti.