Hürriyet'in haberine göre, uzlaşılan maddelerin gerekçeleri milletvekilleri ve Anayasa hukukçusu akademisyenlerce kaleme alınıyor. Komisyon son olarak yazdığı çevre hakkı maddesinin gerekçesini şöyle oluşturdu:
Tüm canlıların malı
“Su, hava, gen, tohum ve doğanın diğer unsurları gibi diğer doğal varlıklar bütün canlılara aittir, mülkiyete tabi olamaz. Kendileri veya genetik bilgileri patentlenemez. Çevre hakkının etkin biçimde korunmasını isteme hakkı, çevre konusunda bilgilenme, katılma ve başvuru haklarını da kapsar. Devlet kamu ve özel kesimin çevreyi temiz tutacak ve tahrip etmeyecek teknolojileri kullanmasını teşvik eder ve destekler. Doğal, kültürel ve tarihsel ortak zenginlik ve mal varlığı üzerinde bu varlık ve değerlerin özgünlüklerini yitirmelerinde ve başkalarının kültürel amaçlarla yararlanmasına engel olabilecek şekilde mülkiyet hakkı talep edilemez.”
Buna göre, yaşam döngüsünün vazgeçilmezi dört elementinden ateş dışındaki üçü ve bunların ürünlerinin genetik kodları patent ve mülkiyet konusu olamayacak.
Referandum şartı
Madde metninde ise yeni olarak şu hükümde anlaşıldı:
“Çevre hakkının yaptırımlar dahil bütün esasları ile doğayı ve çevreyi olumsuz biçimde etkileyebilecek olan tüm plan ve uygulamalarda halkın karar mekanizmalarına katılma hakkının usul ve esasları kanunla düzenlenir.”
Buna göre çevreyi etkileyen büyük çaplı projeler ile Hidroelektrik Santralleri (HES) gibi tartışmalı yatırımlarda referandum veya plebisite gidilmesi anayasal şart olacak.
El koyma mantığı değişti
Kamulaştırma maddesinde yapılan değişiklikle, baraj projelerinde kamulaştırma bedelinin taksitle ödenebilmesi uygulamasına son verildi. Mevcut Anayasa’da “büyük enerji projeleri” için tanınan bu hak yeni metinden çıkarıldı. Bunun yerine “ekosistemin çeşitliliği ve kültürel varlıkların korunması” amacıyla el koymalarda taksit yapılabileceği yazıldı. Maddeye, geçmişte cemaat vakıflarının mallarına el konulması gibi yöntemlere karşı “Kamulaştırmasız el koyma yasaktır” diye kesin hüküm eklendi.