Tarlabaşı'na İlk Kazma Vuruldu ama Yatırımcı hâlâ Ortada Yok
"Koç, Sabancı Grupları parsel parsel Tarlabaşı'ndan yer topluyor", "Ulusoy,
Çalık, Polat... Tüm büyüklerin gözü orada." 4 yıldır bu tür söylentilerle şehir
efsanesine dönüşen Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında perşembe günü
yıkım başladı. Mahalle sakinleri arasında gergin bir bekleyişin hüküm sürdüğü
bölgede, projenin birinci etabı kapsamında 278 tarihi bina ya yıkılacak ya da
rehabilite edilecek. Toplam 1 milyar euro maliyeti olacağı tahmin edilen
projenin ilk ayağı için yapılan ihaleyi Çalık Holding kazanmıştı.
İhalenin ardından dev bir kentsel dönüşüm projesiyle yeniden inşası planlanan
bölgenin ‘yatırımcıların cazibe merkezi' olduğu, bir çok grubun ada satın almak
için sokak sokak gezdiği konuşuldu. Ancak bugün bölgenin nabzını yakından tutan
isimler, spekülatif bir ilginin fiyatları uçurduğunu, güvenlik, vakıf arazileri
gibi sorunlar çözülmeden yatırımcıların oraya adım bile atmayacağını söylüyor.
Projede ilk kepçe vuruldu
İsmini açıklamak istemeyen bir yetkili, "Bölge ile ciddi anlamda ilgilen
kimse yok. Söylentilere bakarsanız bölgenin yarısını Koç, yarısını Sabancı
Grubu, geri kalan ufak parçalarını da Çalık ile Polat Grubu paylaştı. Ama bunlar
arasında Çalık dışında hiç biri spekülasyondan öteye gitmedi. Güvenlik endişesi,
mülkiyet problemleri, hem vakıflara hem de azınlık vakıflarına ait yerler
yatırımcıyı engelledi. Devlet oradaki sorunları çözmeden kimse buraya yatırım
yapmaz" diyor.
Büyük tartışmalara neden olan Tarlbaşı projesinin hikayesi aslında 4 yıl
öncesine dayanıyor. 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların
Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması hakkında çıkartılan yasa sonrası, Beyoğlu
Belediyesi Tarlabaşı'nda belirlenen 4 ada için Bakanlar Kurulu'na acele
kamulaştırma kararı alınması yönünde talepte bulundu. 6 Temmuz 2006' da
kamulaştırma yürürlüğe girdi, ardından Beyoğlu Belediyesi 16 Mart 2007'de ihale
yaparak projenin ilk etabını 100 milyon dolara Çalık Holding'e bağlı GAP
İnşaat'a verdi. Sonrası ise Anıtlar Kurumu'ndan beklenen onay için uzun bir
bekleme süreciydi. Bu süreçte bölgede yaşayanlar, dönüşüm projesini 209 tarihi
tescilli yapının yıkılmaması, mülklerinin ‘yok pahasına' ellerinden alınmaması
ve projedeki ‘hukuk dışılık' ve ‘adaletsizlik' olarak öne çıkarttı. Ancak
beklenen onay geçen günlerde çıktı ve ilk kazma Keresteci Recep Sokak'tan
girilen Salla Sokak'a vuruldu.
Bölge söylentilerle
büyütüldü
İşte bu bekleyiş sürecinde birden fazla grubun bölgeyle ilgilendiği,
İstanbul'un kalbi olacak bölgenin büyük bir cazibe merkezine dönüşmesinin an
meselesi olduğu gündemdeydi. Ancak emlak piyasası spekülatif bir balon
yaratıldığını, bölgedeki problemler çözülmeden hiç bir yatırımcının elini taşın
altına koymak istemeyeceğini söylüyor. İsmini vermek istemeyen bir yetkili,
şöyle konuşuyor: "Bölge ile ciddi anlamda ilgilenen kimse yok. Söylentilere
bakarsanız bölgenin yarısını Koç Grubu, yarısını Sabancı Grubu, geri kalan ufak
parçalarını da Çalık ile Polat Grubu'nun paylaşıldığı söyleniyordu. Ama bunların
hiç biri spekülasonydan ötürü gitmedi. Gitmediği gibi fiyatları uçurdu. Ancak
güvenlik endişesi, mülkiyet problemleri, hem vakıflara hem azınlık vakıflarına
ait yerler, bu tarz sorunlar oraya yatırımcının potansiyel gözüyle bakmasını
engelledi. Çalık Grubu bile işlerini Beyoğlu Belediyesi ile götürmesine rağmen
sayısız zorlukla karşılaştı. Hayallerinde Holywood dekoru gibi ön cepheyi sabit
tutup arkada sınırsız bir inşaat yapmak vardı ama Anıtlar Kurulu her parseli
kendi içinde değerlendiriyor. Topu topu üzerinde konuşulan 270 parsel. 5 bin
küsür parsel var bölgede."
Çalık Grubu'nun iyi bir bir iş çıkartırsa diğer yatırımcıların da inancının
artacağını belirten yetkili, "Şu anda oraya insan soktuğunuz zaman değişim
olacağına kanaat getiremiyor. Orada hala insanların parasını almak için
kulaklarını kesen çeteler var" diyor. Ancak yine de bölgede farklı
hareketlenmeler olduğunu kaydeden yetkili, bölgede yaşayanların bölgenin içinde
kendi gayrimenkul projelerini yapmaya başladıklarını, Kayserili bir işadamının
30 küsur binayı alıp renove ettiğini anlatıyor.
‘Ulusoylar buradan gitti'
Beyoğlu Emlak Halim Şahin de, bölgenin problemli yapısına dikkat çekiyor.
"Eskiden ilgi vardı, şu anda iyi yerler satıldı. Eldeki küçük yerler kaldı. Artı
vakıflara, azınlıklara, işgalcilere ait bir çok bina var" diyen Şahin, kimsenin
bunlarla uğraşmak istemediğini anlatıyor. Ciddi bir rant oluştuğunu vurgulayan
Şahin, "20 bin TL olan binalar, 300-400 bin TL oldu. Benim tanıdığım iyi
yatırımcıların çoğu çıktı" diye konuşuyor. Şahin, Ulusoylar'ın da bir dönem
aldıkları parselleri satıp Balat'a yöneldiklerini belirterek, şöyle devam
ediyor: "Devlet devletliğini yapmadan özel sektör oraya girmez. Devlet yasal
zeminin oluşturacak ki özel sektör üzerine işlesin. Oranın güvenlik problemi ile
nasıl baş etsin özel sektör? Yatırımcı adam oraya girdiği zaman 30 binadan
onlarca yüzlerce alacak ki oradaya girdiğine değsin."
Aktif Gayrimenkul'dan Semih Akgün ise, bahsedilen yatırımcı ilgisinin
abartıldığını belirterek, "Burası çok sorunlu bir bölge. Son 6-7 yılda bu
söylentiler yüzünden 20 bin TL yerler 250 bin TL oldu. Özel durum tetikledi ama
beklenen sorunlar çözülmeden bu ilgi hiç bir şeye dönüşmez. Suç oranı çok
yüksek, güvenlik problem yaratıyor. Yatırımcıların gözünde cazibesini yitiriyor.
Bazı yerlerde bu bölgede eskiden geri kalan insanlar kendi gayrimenkullerini
değerlendiriyor" diyor.
Tarlabaşı'nda çürük dişler
çekiliyor
Tarlabaşı Bulvarı, Beyoğlu'nu ikiye ayırıyor. Bölgeye girdiğinizde kendinizi
iki ayrı ülkede gibi hissediyorsunuz. Tarlabaşı'nda yıkımın başladığı sokaklarda
ise sessiz bir bekleyiş var. İki binanın arasında yıkılıp giden bina adeta çürük
bir diş gibi sökülüp alınmış, ancak yıkımı yapanlar dişçi hassasiyetine sahip
değil. Binaların yıkımı yan binalarda oturanlar için endişe kaynağı. Belediyenin
mahkemelik olduğu binalardan birinin sahibi Raşit Aydoğdu... "Binamda 4 tane
kiracım, aylık 2 bin 500 TL kira potansiyelim var. Devletin bana önerdiği 150
bin TL. Ben de kabul etmedim, mahkemeliğiz" diyor. Bunun bir rant projesi
olduğunu kaydeden Aydoğdu, "Biz buraların yenilenmesine karşı değiliz ama
binamın senelik 20 bin TL geliri var. Yeni yapacağı yerden 60 metrekare yer
vermeyi teklif ediyor. Beni memnun etmeden neden burayı vereyim? Burada 30
kişiye isthidam sağlanıyor. Bunları kimse düşünmüyor" şeklinde konuşuyor.
Gerçekten de binanın her katında atölyeler var. En üst katta bulunan Potin
Kundura'nın sahibi Necmi Güneş, dans ayakkabıları ustası. Arjantin'den
Yunanistan'a dünyanın dört bir yanına dans ayakkabası ihraç ettiğini, 15 yıldır
burada kiracı olduğunu anlatan Güneş, "Buradan çıkmak istemiyorum... Burası bir
tarih ve biz burada işe başladık. İstesek çoktan giderdik ama burasının
nostaljisi bambaşka" diyor. Bölge esnafından Burhanettin Barçın ise, "Bölgede
4-5 kilise var ve insanlar buralara gelemiyor. Yaptıkları şey doğru, müşteri
korkusundan buraya gelemiyor. Ama buranın kültürünün değişmesi gerekiyor. Bunun
rant projesine dönüşmeden yapılmasını çok isterdik" değerlendirmesinde
bulunuyor.