Tarkan'ın "Şatosu" Bu İkilinin Elinden Çıkacak



Geçtiğimiz yıl Polonezköy'de aldığı araziye Fransa'nın Nice kentindeki Şato Miraval'in bir benzerini yaptıracak olan Tarkan, projeyi iki ünlü mimara teslim etti: Emir Uras ve Durmuş Dilekçi... Tarkan için "İki dosyayla bize geldi. Banyodan stüdyoya kadar herşeyi düşünmüş.Dersine en iyi çalışmış müşterimiz" diyorlar.

Emir Uras ve Durmuş Dilekçi... îki mimar... 2003'ten bu yana "Uras+Dilekçi Mimarlık" ta birlikte çalışıyor, farklı projelere imza atıyorlar. "Farklı" derken ne anlatmak istediğimizi ortaya koyalım, yaptıkları projelerden bazılarını özetleyelim: Lucca, 360 (Emir Uras aynı zamanda 360'ın ortağı), Bobos, Babylon, Maksim Laila, Kalamış Divan, Mısır Loft, Hanzade Doğan Yalısı, Toyota Showroom, Koç Müzesi Ek Yapısı...

Son olarak Tarkan'ın Polonezköy'de aldığı arsanın projesini de Emir Uras ve Durmuş Dilekçi'nin aldığını duyunca Uras'ı aradım. Yeniköy'deki ofislerinde buluştuk. Uras, Architectural Association School of Architecture'dan mezun olduktan sonra Southern California Institute of Architecture'da master yapmış. California'da Urastudio'yu kurduktan sonra Türkiye'ye dönmüş. 2003'te Dilekçi ile ortak olmuş. Dilekçi ise Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun. İstanbul Teknik Üniversitesinde master yapmış...

Emir Bey, sizden başlayalım. Çok uzun süre yurtdışında kaldıktan sonra Türkiye'ye geldiniz. Nasıl oldu Türkiye'ye dönüşünüz, bocaladınız mı?

Uras: ingiltere'de mezun olduktan sonra Singapur'a gittim, çünkü orada iş buldum. Bir yıl sonra Los Angeles'a geçtim, îlk ofisimi açtım ve Türkiye'ye döndüm. Bocaladım ama uzun sürmedi. Başlarda eğlence mekanları yapıyordum. Sonra Durmuşla tanıştık ve ortak olduk. 3 yıldır birlikteyiz. Konut, alışveriş merkezi, showroom her şey yapıyoruz.

Dilekçi: 30'a yakın projemiz var.

Web sitenize girdiğimde çok farklı projelerinizin olduğunu gördüm. Konut, iç mimarlık projeleri de hayli fazla, siteler, hatta büyük tekstil kuruluşları da var... Bu kadar farklı alanlarda iş yapmak dağıtmıyor mu sizi?

Dilekçi: Hayır, değişik konular almayı seviyoruz. Ancak aklınız karışmasın... 250 bin metrekarelik bir arsaya yapılacak alışveriş merkezi için uğraştığımız kadar 250 metrekarelik bir evle de aynı şekilde uğraşıyoruz.

Uras: Bilinçli bir yaklaşım bu. Çünkü mimarlık yüksek yaratıcılık gerektiren bir meslek...

Türkiye'deki eğitim sistemi yaratıcı kimlikleri ortaya çıkarmıyor. Siz kendinizi yurtdışında eğitim aldığınız için şanslı görüyor musunuz?

Uras: îki iyi okula gittim. Ama okul yetmez. Mimar, dolaşıp görmeli. Ne zaman boş zaman bulsam, görmek istediğim binalara, şehirlere gittim, giderim. Bundan yıllar önce mimarlık eğitimi verilirken, öğrenciler hocalarıyla birlikte gemilere binip geziyorlardı.

Dilekçi: Mimarlık dünyayı takip gerektiriyor. Ne olup bitiyor bilmezseniz mesleğinizde eski kalırsınız. Biraz tıp teknolojisindeki son yenilikler gibi... iyi bir doktor olmak için teknolojiyi de çok iyi kullanmak gerekiyor...

Dilekçi: Güzel bir yerden yakaladınız. Bir örnek vereyim. Balıkadamlar için kull-lanılan tekstil malzemelerini başka bir yerde mimarlık elemanı olarak kullanabilirsiniz. Çok uçmaya gerek yok. En önemlisi az malzemeyle kaliteli iş yapmak.

Uras: Durmuş, gemilerde kullanılan saçtan bina yaptı...

Nasıl hazırlıyorsunuz projelerinizi, iki beyin var ortada, her projeyi masaya birlikte mi yatırıyorsunuz?

Uras: Hepsini konuşuyoruz. Müşteri talepleri çok önemli.

Dilekçi: Müşteri ihtiyaçlarını iyi biliyorsa işimiz kolaylaşıyor.

Uras: Ben bilgisayar ya da kalem kullanmıyorum.

Eee nasıl yapıyorsunuz projeleri?

Uras: Hepsi aklımda oluşuyor. Sonra gelip ekibe anlatıyorum.

Dilekçi: Her şeyi bilgisayarda projelendiriyoruz, maketlerini de yapıyoruz.

Tarkan'ın müşteriniz olduğunu duydum. Polonezköy'deki 30 dönümlük arazisine ne yaptıracak ve nasıl bir müşteri?

Dilekçi: Şunu söyleyebiliriz, Tarkan bizim dersine en iyi çalışmış müşterilerimizden biri.

Uras: Bir yıl araştırmış, incelemiş. Kendi taleplerini belirlemiş. Masaya elinde iki dosyayla geldi. Vizyonu bizi çok etkiledi. Çok açık görüşlü, her şeyi tartışabiliyor. Yaratıcı bir kişilik, fikirlerimizi söylerken onun aklına gelenler de oluyor.

Tarkan orada mı yaşayacak, yoksa arada sırada gittiği, içinde stüdyo ve çiftlik filan olan bir yer mi olacak?

Uras: Tarkan Türkiye'ye geldiğinde hayatını orada geçirmeyi planlıyor. Her şeyi düşünmüş. Stüdyosu dünya starlarının stüdyolarıyla eşdeğer olacak. Ahmet Ertegün geldiğinde aradığı her şeyi bulacak. Teknolojik yatırımı çok yüksek. Ayrıca kendisi için huzurlu, keyifli bir ortam olacak. Konuklarını ağırlayacağı bir mekan, havuzu, stüdyosu olan geniş bir arazi. Projenin son şekli sonbaharda şekillenecek...

Son teknolojiyle donatılacak şato 5 milyon dolara malolacak
Tarkan, "Kuzu Kuzu" albümünü hazırlarken Fransa'daki tarihi "Şato Miraval"ı kiralamıştı. Nice ile Cannes arasında 300 hektarlık bir alana yayılan Şato Miraval, 1977fde ABD'liler tarafından plak stüdyosuna dönüştürüldü. Dünyanın en gelişmiş müzik aletleriyle donatılan şato, bugüne kadar Pink Floyd, The Cure, AC/DC gibi dünyaca ünlü grup ve müzisyenlere ev sahipliği yaptı. Tarkan o dönem aylık olarak stüdyoya 130 bin dolar ödemişti. Şimdi bu şatonun benzeri için 5 milyon dolar ödeyecek.