Tarihine En ‘Büyük’ Bakan İzmir



“Üç büyük”lerimizin üçüncüsü İzmir, tarihsel mirasa bütçesinden “en büyük” payın ayrıldığı kentimiz... “Büyük düşünen”lerin geçmiş için harcadıkları ise bütçelerinin en “küçük” dilimi... İstanbul, Ankara ve İzmir’in bültenlerine bakın. Restorasyonlar bir yana, antik “Smyrna”nın gün ışığına çıkması için arkeolojik alanlardaki binaları “kamulaştırarak” yıkan tek belediye İzmir...

Ankara’yı yönetenler, kent düşmanı kavşaklarıyla övünürlerken tarihi çevreye ilgisizlikte Türkiye şampiyonu oldular... Bütçesi birçok bakanlıktan fazla olan İstanbul’da da Suriçi ve Beyoğlu’ndaki eski semtlerde “çöküntü süreci” 15 yıldır devam ederken, tarihe duyarsızlık yüzünden UNESCO her yıl azarlıyor... İzmir’de ise Piriştina’nın başlattığı ve Aziz Kocaoğlu’nun yaygınlaştırarak sürdürdüğü “tarihi ve kültürel mirasın belediye bütçesiyle kurtarılması ve yaşatılması” projelerine ayrılan kaynaklar rekor düzeylere tırmandı.

Kentin binlerce yıllık geçmişini barındıran Agora’daki kazı çalışmalarına destek olmak; arkeolojik alanı daha da genişletmek ve uygunsuz binaların kaldırılarak “antik dönemi algılanabilir kılmak” için, planlama ve düzenleme giderlerinden ayrı sadece kamulaştırmalara yaklaşık 20 trilyon ödendi.

Tarihi Kemeraltı’nın kentin yeniden en çekici alışveriş ve yaşam merkezi olması için gerekli düzenlemeler mimari proje yarışmasıyla belirlendi. Eski havagazı fabrikasının endüstri mirası olarak kente kazandırılması da Kocaoğlu’nun İzmir’e armağanları arasında...

Seçime doğru propaganda yayınlarına da yansıyan işte bu fark, Ege’nin kahraman metropolünde oyların sadece aydınlanmaya değil “kimlikli kent- leşme”ye ve “geçmişle kucaklaşarak çağdaşlaşma”ya da verileceğini gösteriyor...

İnsan merak ediyor; Ankara ve İstanbul’daki “muhafazakâr” yerel yönetimler, tarih ve kültür zenginliklerinin “muhafaza edilmesi”nde neden İzmir’den daha geriler, hatta isteksizler?

Sorunun yanıtını, Fransa’daki ilk tarihi eserleri koruma yasasını yazan Victor Hugo daha 1850 yılında bakın nasıl vermiş: “Kültürel miras aklın ve yaratıcılığın belgeselidir. Korumak ve yaşatmak, aydınlanma bilincinin kuşaktan kuşağa güvencesi olacaktır...”

Atatürk de demiş ki; “Tarih, geleceği kurgulamak için en büyük öğretmendir...”

İzmir, aydınlanmanın işte bu “evrensel bilinci”ni yaşama geçiriyor; seçimlere de aynı “uygarlık önderliği”yle hazırlanıyor. İstanbul ve Ankara ise “muhafazakâr tahribatın” elinden kurtulmak için 29 Mart’ı bekliyor...