Tarihin Külleri Bağdat Semalarında



Bağdat’ta bulunan Ulusal Kütüphane, Ulusal Arşiv, Diyanet İşleri Bakanlığı’na ait Kur’anlar Kütüphanesi, Irak’ın kraliyet dönemi arşivleri ve Osmanlı Devleti’ne ait belgeler yandı.

Mezopotamya uygarlığından kalan, Sümerler’den, Babil’den ve Asur’dan kalan çok değerli parçalar ya çalındı ya büyük hasar gördü. Kütüphanelerde ve Bağdat Müzesi’nde bulunan medeniyet tarihinin eşsiz bilim, kültür, tarih ve sanat hazinesi sonsuza kadar yok oldu, dünyanın eski çağlarına ait pek çok değerli bilgi bir daha elde edilmeyecek şekilde ortadan kalktı.

MEDENİYET, DOĞDUĞU TOPRAKLARDA ÖLDÜRÜLÜYOR
Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki bereketli topraklar... İnsanlık tarihinin temellerinin atıldığı topraklar... Mezopotamya...
İnsanoğlu, tarımı bu topraklarda öğrendi. İnsanoğlu, ticareti burada başlattı. İnsanoğlu, binlerce yıl önce yazıyı bu topraklarda yarattı. Yazının bulunduğu Mezopotamya’da bugün kitaplar yanıyor, kitaplar yakılıyor. İnsanlık tarihinin ilk yazılı kanunlarının yaratıldığı Mezopotamya’da, yağmacılar kanun dinlemiyor. Medeniyet, doğduğu topraklarda öldürülüyor.



GEÇMİŞİN İZLERİ KÜL OLDU
Bağdat’ta ateşe verilen yerler arasında Ulusal Kütüphane, Ulusal Arşiv, Diyanet İşleri Bakanlığı’na ait Kur’anlar Kütüphanesi, Irak’ın kraliyet dönemi arşivleri ve Osmanlı Devleti’ne ait belgeler yandı. Yani kısaca Irak’ın, tüm bir Arap tarihinin, Osmanlı’nın geçmişi silindi. Bağdat’ta kütüphane değil, insanlık tarihi yandı.
İnsanlık bilim ve kültür tarihi, yüzyıllar önce üç ünlü kütüphanenin yok olması sonucunda bir daha yerine getirilmesi imkansız kayıplar yaşamıştı.

Bunlar Bağdat, Buhara ve İskenderiye kütüphaneleriydi. Abbasiler devrinde, başta Aristo, Platon ve Sokrates olmak üzere eski Yunan düşünürlerinin eserlerinin Arapça’ya çevrilmesiyle Bağdat’ta kültür, bilim ve felsefe ağırlıklı eserlerle dolu dünyanın en büyük kütüphanesi meydana gelmişti. Sonra Moğol hükümdarı Hülagu Bağdat’ın kapılarına dayandı ve ilk iş olarak Bağdat Kütüphanesi’ndeki tüm eserleri Dicle nehrine atarak yok etti. Hepsi el yazması olan kitapların mürekkepleri, Dicle’nin sularının günlerce bulanık akmasına yol açtı. Bağdat Kütüphanesi yüzyıllar önce Moğol istilasına uğramıştı. Şimdi yağmacıların ve onlara göz yuman Amerikalıların suç ortaklığının kurbanı oldu.

TÜRKİYE TARİHİNE İLİŞKİN ARŞİVLER DE YOK OLDU
Binlerce tarihi belgenin külleri Bağdat semalarında yükselerek gökyüzünü kara dumanlarla kapladı. Yanan Ulusal Arşivler’de Türkiye tarihini yakından ilgilendiren bilgiler de vardı. Osmanlı Halifeliği’nin resmi arşivinin Bağdat’ta bulunan bölümü artık yok.
Yağmacılar Arap gazetelerinin 1900 yıllarına kadar geriye giden arşivlerini de yaktı. İran Irak savaşına ait belgeleri de... El yazması Kuranlar da ateşe verildi. El emeği göz nuru hatlar, altın yazmalar binlerce derecelik alevlere karşı koyamadı.
Bağdat’ta yanan tarihe tanıklık eden Independet muhabiri Robert Fisk’in küller arasında bulduğu belgeler arasında, Türklere ve Bağdat’ın Osmanlı yöneticilerine karşı Arap isyanını başlatan Mekke Şerif’i Hüseyin’in elyazması mektupları, Arabistan ve Bağdat’taki Osmanlı ordusunun kurşunlarının, atlarının ve toplarının maliyet hesapları, Hicaz kenti ile bugün Ürdün’de bulunan Azrak köyü arasında yapılan ilk telefon konuşmasının kayıtları, Yahya Mesudi adlı bir tüccar için yazılmış “Osmanlı Devleti ile iş yapan son derece ahlaklı, iyi huylu bir adamdır” sözlerinin yer aldığı bir tavsiye mektubu var..

GELİŞMİŞ MEDENİYETLER MEDENİYET TARİHİNİN KATİLİ OLDU
Bağdat Müzesi Müdürü’nün gözyaşları dinmek bilmiyordu. Gözlerine ve olanlara inanmak istemedi. İnsanlık tarihinin en önemli müzelerinden biri yerle bir edilmişti. Mezopotamya uygarlığının görkemini sergileyen eserler parça parçaydı. Üzerinde tüm insanlığın hakkı olan binlerce yıllık eserler birkaç kısa günde yok olmuştu.

Müzenin müsdahdemi ağlıyordu. “Bu ülkenin malıydı, 7 bin yıllık medeniyetin hazinesiydi... Bu ülke ne yaptığını sanıyor.”
Mezopotamya uygarlığından kalan, Sümerler’den, Babil’den ve Asur’dan kalan çok değerli parçalar ya çalındı ya büyük hasar gördü.
Kütüphanelerde ve müzede medeniyet tarihinin eşsiz bilim, kültür, tarih ve sanat hazinesi sonsuza kadar yok oldu, dünyanın eski çağlarına ait pek çok değerli bilgi bir daha elde edilmeyecek şekilde ortadan kalktı. Batı medeniyeti, Dünya medeniyet tarihinin yokedlimesine zemin hazırladı, göz yumdu. Gelişmiş medeniyetler, medeniyet tarihinin katili oldu.