UNESCO'nun, İstanbul'da üç imparatorluğa ev sahipliği yapan tarihi yarımadanın iyileştirme çalışmaları için verdiği süre dolmak üzere.
Dünya Kültür Mirası'ndan çıkarılması gündeme gelen tarihi yarımadadaki çalışmalar sürüyor. Ancak tarihi yarımada içindeki eski evlerin birçoğu hala onarılmış değil.
Üç bin yıllık tarihiyle, her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği mekanda hala yıkık binalar, kaçak katlar, bozuk yollar hüküm sürüyor.
Çekül Vakfı Başkanı Metin Sözen, yerel yönetimler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ortak bir proje geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Sözen, tarihi yarımada için milli bir mücadelenin şart olduğunu söylüyor.
“İstanbul, tarihi yarımadada yaşayanların bilincine ve birikimine bırakıldığı zaman yanlış olur” diyen Sözen, görüşlerini şu şekilde açıklıyor:
“Tarihi yarımada içinde yaşayanın değil ki, dünyanın, herkesin ve benim. Yani bütün bir uygarlığın... Dünya miras listesinde üzerimize düşeni yapamadık. Tarihi yarımadanınn toprağını bildiğimiz gibi kullanmak için çırpındık. Oysa bu büyük bir özellik içeren her noktasının, her parselin bütünle ilişkisinin önemli olduğu bir konu. Her küçük yapının bir diğer yapıyla nasıl bir tarih içinde bugüne kadar akarak bir yaşam zenginliği getirdiğini biraz gözardı ettik.”
"Ortak politika üretilemedi"
UNESCO'nun, tarihi yarımadanın Dünya Kültür Mirası'ndan çıkarılabileceği uyarısı çalışmaları bir süre hızlandırsa da, yerel yönetimler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı henüz bu konuda ortak bir politika üretemedi.
Sözen, bu konuda “yerel yönetim ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ilgiliyse Çevre Bakanlığı ortak paydada buluşturan bir sistematiği oluşturamadı... Çok aktörlü, çok katılımlı ancak tek elden ve birlikte yönetilecek bir sistematiği oluşturmamız lazım” diyor.
Bir Dünya Kültür Mirası olan tarihi yarımada, maddi ve teknik destekten çok, tarihsel duyarlılıkla yeniden ayağa kalkmayı bekliyor. Tarihi yarımada konusunda gelinen noktanın önemli bir dönüşümü içerdiğini belirten Sözen, parti ve din ayrımı gibi ayrımlara gitmeden bu konuya eğilinmesini istiyor.
“İstanbul yanlışı yakalayan hemşerisini arıyor. Salt bir yasal düzenleme ile kağıt üstünde bir planlama değil” şeklinde görüşlerini özetleyen Sözen hareketi başlatan birkaç insan varsa hiçbir kentin ölmeyeceğini savunuyor.