Halk arasında ‘Belkıs Minaresi’ olarak da bilinen Ankara’nın simgelerinden Ulus’taki tarihi Jülian Sütunu’nun üstündeki leylek yuvası ortadan kayboldu. Roma İmparatoru Jülian’ın Ankara’ya ziyareti onuruna 362 yılında dikilen, 15 metre yüksekliğindeki Jülian Sütunu ile bütünleşen leylek yuvası, uzun yıllar varlığını sürdürdü. Hürriyet'ten Sedat Cenikli'nin haberine göre, Başkent’teki leyleklere yuva olan sütun, 1934 yılında Ulus Meydanı Taşhan’ın yanındaki yerinden kaldırılarak, Ankara Valiliği önündeki yerine taşındı. Yuva, tarihi sütunun hem taşınması hem de 2001 yılındaki restorasyonu sırasında özenle korundu. Jülian Sütunu ile birlikte yıllarca Ankara’yı simgeleyen posta pulları ile kartpostallarda yer alan leylek yuvası, yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekti. Ancak, Ankara’daki beslenme alanları daralan leylekler, artık Jülian Sütunu’nda konaklamıyor. Üreme ve göç için besinlere sahip olan yaşam alanları azalan leylekler, kent merkezinden uzak farklı yerlerde konaklamaya başladı. Leylek yuvasını görüp, fotoğraflamak için Ulus’a gidenler, sütunun üzerini boş görünce şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Ankara Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin akıbeti hakkında bilgi vermediği yuvaya ne olduğunu kimse bilmiyor.
Betonlaşma ile popülasyon azaldı
Ankara’daki yoğun yapılaşma nedeniyle leyleklerin beslenme alanlarının daraldığına dikkat çeken Kuş Gözlemcisi Fikret Can, şöyle konuştu: “Trabzon ve Artvin hariç Türkiye’nin her yerinde leylekler ürüyor. Ankara ise en yoğun oldukları bölgelerimizden. Ancak son dönemde genel bir sıkıntı var. 4 yavrusu olan bir leylek ailesini ele alırsak, bir leylek her gün yuvaya 3 kilogram et götürmek zorunda. Göçe yetişmeleri için hızlı beslenmeleri şart. Beslenme için yuva etrafındaki 500 metrelik alanı kullanırlar. Ankara’da yapılaşma ile birlikte bu alanlar kayboldu. Betonlaşmayı göz önünde bulundurursak Ulus’taki bir leylek nerede balık, kurbağa, yılan, yengeç ya da fare bulacak. Beslenme alanları git gide azalıyor. Leylekler, kendi topraklarına çok sadıklar. Yuvalarıyla birkaç sene idare edebilirler ama yemek bulamazlarsa yuvayı terk edebiliyorlar. Ankara’da leylekler için sadece Mogan ve Eymir göllerinde hayat kaldı. O mesafeye gitmeleri de çok zor. Besin sıkıntısının dışındaki etkenlerden biri de yine betonlaşmaya bağlı olarak hayvanlar için riskli olan elektrik kabloları. Elektrik çarpmasından dolayı eşlerden biri ölürse, diğer eş yuvayı terk edebilir. Ankara’da, leylek popülasyonu bu yüzden azalmış olabilir.”
Yaşam alanları tahrip edildi
Tarihi Jülian Sütunu’nun bir benzerini, üstündeki leylek yuvası ile birlikte Yenimahalle’de yaptırdıkları Ankara Konağı’nın girişine yerleştiren Ankara Kulübü Derneği’nin Başkanı Mehmet Özaslan da, tarihi sütunun üzerindeki leylek yuvasının kaybolmasını, leylek popülasyonundaki düşüşten kaynaklandığını kaydetti. Özaslan, şu ifadeleri kullandı: “Jülian Sütunu, leylek yuvasından ayrı düşünülemez. O güzelim hayvana ait yuva, anıt ile birlikte kuşaklardır Ankara’nın sembolü durumundaydı. Biz de ‘Yaptırdığımız anıtın üzerine yapay yuva ve leylek figürü yerleştirmek yerine oraya bir yuva koyalım, gelsin leylekler yaşasın’ dedik. Ama leylekler aramızdan ayrıldı. Onlar için en önemli beslenme alanı Atatürk Orman Çiftliği havzasıydı. Sulak ve bataklık bir alandı. Beslenmeleri için gerekli hayvanlar yetişiyordu. Maalesef oraların katledilmesi ve mezbelelik hale getirilmesi leyleklerin yaşam alanlarını daralttı. Leylekleri kaybettik. Daha da vahimi, bu durumun şehri yönetenlerin umrunda olmaması.”